Birinin bana yaptığı ufak dokunuşlarla açtım gözlerimi sabaha. Tam olarak uyandığımda o kişinin Emir olduğunu anladım. İlk defa kendi evim dışında bir yerde uyandığım için irkildim ilk başta fakat sonra alıştım. Duvardaki saate baktığımda ise saatin altı olduğunu gördüm.
"Aslında seni uyandırmayı hiç istemezdim hem çok da güzel uyuyordun fakat baban seni merak etmiştir. Zaten dün geceden de kızgındır sana. O yüzden kendini affettirmen gerekir diye düşündüm." dediğinde ilk ona baktım daha sonra uyuduğum koltuğun yanındaki bir diğer koltuğa baktım. Bir battaniye ve yastık daha vardı. Neydi bu şimdi? O da mı benle aynı odada uyumuştu?
"Sen niye burada uyudun?" dediğimde gülüşünü saklamıyordu.
"Aslında kendi odamdaydım fakat uyku tutmayınca buraya geldim. Tabi senin olduğun bir yerde uyurken bile olsa nefes alıp vermek güzeldi." dediğinde nutkum tutuldu. Bir an ne diyeceğimi gerçekten bilemedim. Bildiğim tek bir şey vardı Emir'in o ela gözlerinde tek bir samimiyetsizlik yoktu. Bana karşı ne hissediyorsa masumdu.
"Her neyse. Sana kahvaltı hazırladım. Ben içerde üstümü değiştirirken yemeğini ye seni evine bırakayım. İstersen dün gece için babandan da özür dileyeyim. Sonuçta kızını alıp götürdüm. Ne dese haklı." dediğinde gülümsemekle yetindim.
Sonra önümdeki masaya kurduğu kahvaltı sofrasına baktım. Taze sıkılmış portakal suyu, bir adet sandviç ve zeytin vardı. Çok acıkmıştım. Sandviçi alıp yemeğe başladım. Portakal suyumu içtim. Karnımı doyurmam uzun sürmedi. Lavaboya gidip ellerimi yıkadıktan sonra çıkmak için hazırdım.
Çok geçmeden Emirde odasından çıktı. Lacivert bir pantolon beyaz düz bir tshirt ve mavi ceketiyle göz kamaştırıyordu. Her zamankinden çok daha yakışıklıydı bugün.
"Çıkıyor muyuz Defne?" dediğinde yutkundum. Kendimi topladım ve "çıkıyoruz" deyip kapıyı açtım. O da arkamdan geldi ve birlikte asansöre bindik.
Rezidanstan çıkmamız çok uzun sürmemişti. Emir arabasını önüme çekti ve birlikte yola koyulduk. Aklım babama nasıl hesap vereceğimdeydi. Telefonda çok uzatmamıştı ama bana çok kızdığı belliydi.
...
Çok geçmeden evimin önüne gelmiştik. Emir arabayı evin bahçesine yerleştirince duraksadım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Nedense fazla gerilmiştim.
Gerginliğimi anlamış olacak ki Emir de beni izliyordu. Ben ise derin derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışıyordum.
Tam o sırada Emir elini titreyen ellerimin üzerine koydu. Neden bilmiyorum ama bu hareketi ben de güven uyandırmıştı.
"Biliyorum ilk defa ailenden ayrı bir evde kaldın ve ilk defa ailenin yanına bir erkekle geliyorsun ama lütfen sakin ol." Başımı olumlu anlamda salladım ve elimi yavaşça çektim. Daha sonra birlikte eve doğru yürüdük ve kapıyı çaldım.
Kapıyı hizmetlimiz Ayşe hanım açtı. Emir ve ben de eve giriş yaptık. Babam annem ve ablam kahvaltı yapıyorlardı fakat babam ablama öfkeli bakışlar savuruyordu. Ablamın parmağındaki yüzükte hala duruyordu. Anlaşılan dün gece kavga etmişlerdi fakat ablamı kararından döndürememişlerdi.
"Günaydın." dememle birlikte herkes bize bakmaya başladı. Özellikle babam şaşkınlık içerisindeydi.
"Günaydın kızım." dediğinde hani bir kız arkadaşının yanındaydın der gibi sorgulayıcı bakışlar atıyordu.
Annem de olabildiğince sıcak bir gülümseme ile "günaydın kızım" dedi.
Hiç vakit kaybetmeden Emir araya girdi.
"Merhaba. Adım Emir Demirhan. Öncelikle kahvaltı vaktinizde sizi böyle rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat size kızınızı getirdim. Ayrıca dün için de özür dilerim çünkü kızınızı benimle gelmesi için ben ikna ettim. Tahmin edersiniz ki dün partide ben de vardım ve magazinciler de oraya gelince Defneyi o kalabalıkta bırakmak istemedim. Kusuruma bakmayın lütfen." dediğinde babam bu konuşmadan hoşnut olmuş olacak ki gülümsedi. Emir'in kötü bir niyetinin olmadığının farkındaydı ve belli ki bu onu rahatlatmıştı ama yine de tanımadığı biriyle gittiğim için bana kırgındı.
"Özrünü kabul ediyorum Emir tabi bir daha olmaması şartıyla fakat aklıma takılan bir şey var. Adın, soyadın bana hiç yabancı gelmedi. Seni bir yerlerden tanıyor olabilir miyim?" Emir babamın bu cümlesini bekliyormuş gibi hemen konuya girdi.
"Ben çocukken sizinle aynı mahalledeydik. Defne ile oyun arkadaşıydık. Maalesef arkadaşlığımız fazla sürmemişti çünkü siz taşınma kararı almıştınız. Daha sonra da görüşme imkanımız olmadı." dediğinde gerçekten üzgündü.
Babam Emir'i hala tam olarak hatırlayamasa da dürüstlüğünden emindi.
"Oturmaz mısın Emir?" Emir babamın bu teklifi karşısında şaşkındı ama mutluydu da. Bunu gözlerinde görebilmek mümkündü.
İzin ister gibi bana baktığında olumlu anlamda başımı salladım. O da bu izinden dolayı bana gülümseyerek tepki verdi.
Babamın sol yanındaki sandalyeyi çekti ve oturmama yardımcı oldu. Sonra da benim yanıma oturdu. İlk başta çekingendi fakat sonra o da bize uyum sağladı. Tabi ablam kıskançlık dolu bakışlarını üzerimizde gezdiriyordu ama dün geceki skandaldan dolayı tek kelime edemiyordu. Annem ise gözleriyle Emir'i süzüyor, bir ona bir bana bakıyordu. Sanırım yakışıp yakışmadığımızı kontrol ediyordu. Babam ise bana gururla bakıyordu. Sanırım herkes Emir'in bana olan hislerini anlamıştı fakat ben hala onu hatırlamadığım için onunla bir şey yaşayıp yaşamamak konusunda karasızdım.
...
Aradan dakikalar geçti. Ablam odasına çekildi. Annem ve ben babamı izliyorduk. Babam ise çoktan Emir'in koyu sohbetine dalmış keyifle gülüyordu. Emir babama tüm ailesini ve ne iş yaptıklarını anlatıyordu. Baya iyi anlaşmışlardı.
Her ne kadar birbirlerine bu kadar çabuk alışmış olmaları şaşırtmış olsa da onları böyle görmek beni de mutlu etmişti. En azından babam onun evinde kaldığım için bana kızmamış ve anlayış göstermişti. Tabi bir de etkilendiğim adamın böylesine bize yakın olması heyecan vericiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Defne
Teen FictionDefne kendi kurduğu reklam şirketinin patronudur. Evinin ikinci ve son çocuğu olan Defne ablasının kıskançlık dolu hislerinin etkisinde büyümüş ve başarılı bir çocuk olduğu için rekabet duygusuna alışık bir kadındır. Defne şirketini geliştirmek içi...