11.06.2024 23.35
(Emir'in anlatımıyla)
Yirmi dört saatlik tehlikenin geçmesine üç saat kadar bir zaman kalmıştı. Şu an için kötü bir durum yoktu fakat bu olmayacağı anlamına gelmiyordu. Ayrıyeten tehlike geçse bile uyanamayabilirdi. Bunları ben değil maalesef ki doktorumuz söylemişti.
Öte yandan öğle vakitlerinde tek bir kişiyi içeri alabileceklerini söylemişlerdi. Her ne kadar herkes benim girmemi önerse de ben perişan halde gördüğüm Canan hanımın girmesinden yanaydım.
Canan hanım içeri girdiğinde kızının yanaklarını sevmiş, ellerini tutmuş ona yanında olduğumuzu hissettirmişti. Zaten bir insana en çok annesinin sevgisi iyi gelirdi.
Can'ın durumu ise iyiydi. Kurşun hayati bir organa denk gelmediği için şanslıydı. Zaten gün içinde gerek uyanmadan önce gerekse uyandıktan sonra onu bir çok kez ziyaret etmiştim.
Babam ise Can'ın iyi olduğunu gördükten sonra daha fazla perişan olmaması için Selim'i eve götürmüştü. Hastane ortamı Selim'e iyi gelmemişti. Belki de annesinin bu halde olduğunu hissediyordu ve bu yüzden huysuzlanıyordu.
Annem bir Can'ın bir Defne'nin odasına gidip geliyordu. Her ne kadar ilk başlarda onu benimseyememiş olsa da onun bu hali için üzülüyordu. Hele ki buna öz kızının sebebiyet verdiğini bildiği için belli ki vicdanı sızlıyordu ve haksız da değildi.
İnci polislere teslim olmayı kendi istemişti. Yaptığı şeyin sorumluluğunu alması güzeldi fakat keşke baştan dürüst olsaydı ve iş buralara kadar gelmeseydi.
Ben ise kardeşimin yanına onu savunması için bir avukat gönderdim fakat kendim gitmedim çünkü hala içimde bir yerlerde onu affedemiyordum ve Defne uyanmadan onu affetmeyeceğimi biliyordum.
Defne'nin babasına ise olanlardan sonra tansiyonu oynadığı için hemşireler eşliğinde normal bir odada serum takılmıştı. Canan hanım arada bir yanına gidiyor elinden geldiğince ona destek olmak için çabalıyordu.
12.06.2024 02.30
Defne'nin doktor kontrolü yapılmıştı ve tehlikeli süreç geçmişti Fakat Defne uyanmıyordu. Doktor ağrı kesiciler haricinde verilen ilaçların kesildiğini ve Defne'nin kendini hazır hissettiğinde uyanacağını söyledi. Tabi bu cümlelerin içinde uyanamama ihtimali hakkında bir cümlede vardı ama bilerek duymazlıktan gelmiştim. Benim Defnem uyanırdı. Beni, evladını geride bırakmazdı.
Öte yandan öğle vakitlerinde düzenli olarak bir kişinin içeriye girebileceğini söylemişlerdi. Bugün için ortak bir karar ile benim girmemin doğru olacağını düşünmüştük. Defne'yi cam aynadan değil de yanından görebileceğim için heyecanlıydım. Eşimi, kalbimi çok özlemiştim. Onun beni duyacağını biliyordum ve onunla konuşmak için sabırsızlanıyordum.
12. 06. 2024 13.00
Üzerime tıbbi kıyafetlerimi giymiş ve Defne'nin yanına gelmiştim. İlk başta yanına yaklaşmaya çekinmiştim fakat sonra yanında bulunan sandalyeye oturmuştum. Ona istemeden de olsa zarar vermekten çok korkuyordum.
Elini tuttuğumda ise bana karşılık verebilmesi için canımı bile verebileceğimin farkındaydım.
"Defnem..." ağlamamaya çalışıyordum çünkü hissedeceğinden korkuyordum.
"Ben buradayım, yanındayım. Esasında hepimiz buradayız. Sen uyanıncaya kadar hiçbirimiz buradan ayrılmayacağız. Hepimiz seni bekliyoruz bir tanem."
Kendimi toparladım daha doğrusu çabaladım.
"Selim iyi bir tanem. Ben de senin yokluğunda ne kadar iyi olabilirsem o kadar iyiyim." durdum. Sonra devam ettim.
"Çocukken seninle yıldızları izlemiştik. İkimizde kendimize birer yıldız seçmiştik. Ben fark etmeden seninle aynı yıldızı seçmiştim. Sonra sen de aynı yıldızı seçince başka bir yıldızı gösterip seni kandırmıştım. Hislerimi anlaman o zamanlar korkutucu gelmişti ama biz aynı yıldızı seçmiştik esasında. Demek istediğim biz seninle o yıldızız bir tanem. Aynı yıldızın birer parçasıyız. Farklı olduğumuzu hiç düşünmedim zaten. Eğer şimdi sen gidersen ben yıldızımın bir parçasını kaybetmiş olacağım." gözümden akan bir damla yaşa engel olamamıştım.
"Sana yalvarıyorum Defne... Yalvarıyorum beni bırakma. Selimimiz annesiz kalmasın. Beni aşksız bırakma. Ne olur."
Hemşire odaya geldiğinde zamanımın dolduğunu anladım. Çıkmak için ayağa kalktığımda Defne'nin elimi sıkıca tuttuğunu fark ettim. Hemşire bile ne olduğunu anlayamazken Defne gözlerini açmıştı.
"Defne'm" Ben şoka girerken bir yandan da hemşirenin işini yapması için kenara çekilmiştim. Defne kendine gelmişti. Belki de konuşmalarım işe yaramıştı bilmiyorum ama en nihayetinde o kendine gelmişti.
Biliyordum. O benimle aynı yıldızın bir parçasıydı ve beni bırakmazdı. Biz eksilemezdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Defne
Teen FictionDefne kendi kurduğu reklam şirketinin patronudur. Evinin ikinci ve son çocuğu olan Defne ablasının kıskançlık dolu hislerinin etkisinde büyümüş ve başarılı bir çocuk olduğu için rekabet duygusuna alışık bir kadındır. Defne şirketini geliştirmek içi...