28. Bölüm

3 0 0
                                    

15.06.2024 09.15 (Emir'in anlatımıyla)

Defne kendini daha iyi hissettiği için doktorumuzla konuşmuştuk ve o da taburcu işlemlerimizi tamamlamıştı. 

Ayşe ise iki gün önce akşam vakti uyanmıştı ve polisler tarafından ifadesi alınmıştı. Hastaneden kaçmaması için ise yattığı hastane yatağına kelepçelenmişti. Tuvalete bile yanında bir polisle gidip geliyordu. Onu kelepçeli halde görmüş ve zerre kadar üzülmemiştim. Hayatta olduğu için katil olmadığıma seviniyordum. Tabi bir de bir kız çocuğu annesiz kalmadığı için. 

Tabi bir de bir hafta sonra görülecek bir dava vardı. Biz katılmayacaktık fakat avukatımız orada olacaktı. Ayşe adam kaçırma ve silahla yaralamadan yargılanacaktı. Kardeşim İnci ise yardım ve yataklıktan yargılanacaktı. Annem ve babam gider miydi bilmiyorum fakat ben gitmek istemiyordum. 

"Emir ilk önce karakola mı gitsek?" Anlam veremiyordum. Hastaneden çıktığı gün karakola gitmesinin hiçbir mantığı yoktu. 

"Neden?" 

"İnci için..." 

"Bence bu mantıklı bir karar değil Defne." 

"O senin kardeşin Emir. Ondan nefret edemezsin." Yüzümü başka yöne çevirdim. Defne'nin yüzüne baktıkça ona inanıp yapmamam gerektiğini düşündüğüm şeyleri yapıyordum. 

"Bence ilk önce senin ailenin yanına gitmeliyiz. İnci ile sonra da yüzleşebilirsin. Hem yorulmaman gerekiyor. Daha yeni taburcu oluyorsun." Defne gülümsedi.

"Benimle konuşurken yüzüme bak lütfen." dediğinde yaptığım şeyin çocukça olduğunu fark ettim ve Defne'nin yüzüne baktım. Onun gözlerinin içine bakarken nasıl hayır diyebilirdim ki?

"Tamam gideceğiz fakat kendini kötü hissettiğin an seni eve götürürüm."

"Anlaştık." dediğinde yarışı kazanmış ufak bir çocuk şımarıklığı ile güldü. Onun bu halleri ile ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. 

                                                                        ... 

15.06.2024 10.05 (Defne'nin anlatımıyla)

Karakola geldiğimizde birkaç ufak prosedürden sonra İnci'ye ulaşabilmiştik. İnci o kadar yorgundu ki bizim geldiğimizi bile fark etmemişti. Zaten nezarethanede bir tek o vardı. 

"İnci." dediğimde İnci gözlerine inanamaz bir şekilde bana bakıyordu. Anlaşılan kimse buraya gelmediği için benim iyi olduğumu öğrenememişti bile. 

"Defne, iyi misin?" Gerçekten bana bunu sorabilmesi mide bulandırıcıydı. Onun yüzünden bebeğimi kaybetmiştim. Evet Emir'e ondan nefret etmemesini söylemiştim çünkü onlar kardeşti ama bu benim için geçerli değildi. 

Emir'in yardımıyla İnci'nin önüne kadar gittim fakat yüzünü görmek beni mutlu etmiyordu. 

"Kızımı kaybettim." dediğimde anlamaz gözlerle bana bakıyordu.

"Anlamadım." Bu tepkiyi bekliyordum.

"Senin yüzünden kızımı, evladımı kaybettim! Hamileydim lan ben! Sen beni Ayşe'nin önüne yem gibi attığında ben hamileydim!" İnci'nin gözlerinden akan yaşlar zerre kadar umurumda değildi. Onun yüzünden bir bebek daha dünyaya gelmeden hayata veda etmişti. Elbette ki cezasını çekecekti. 

"Selim'in bir kardeşi olacaktı, Emir'in ise bir kızı..." dediğimde artık ben de ağlıyordum. 

"Sen bir bebek katilisin!" İnci gözlerimin önünde yere yığılırken artık içim rahattı. Onun mahvolması işime gelirdi. 

"Sana ne kendi hakkımı ne de bebeğimin hakkını helal etmiyorum. Girdiğin o delikte boğulman dileğimle!" dediğimde artık işim bitmişti. Emir ise tek kelime etmemişti. Konuşmak bile gelmemişti içinden. Onu anlayabiliyordum. 

Emir'in yardımıyla karakoldan çıktığımızda Emir beni arabanın sol koltuğuna oturtturdu ve şoför koltuğuna geçti. 

Yine de arabayı çalıştırmadan beni bekledi. En sonunda beklenen an gelmişti ve ben hüngür hüngür ağlamıştım. Emir ise yaramdan dolayı sarılamıyordu ama elimi tutması bile acımı paylaştığının göstergesiydi. 

DefneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin