Arabayı durdurduğumda Emir ile birbirimize bakıyorduk. İkimizde hem çok heyecanlıydık hem de olacaklardan korkuyorduk. Emir'e en büyük içtenliğimle baktım. Ona söyleyeceklerim vardı.
"İçerde ne olursa olsun sakinliğimizi korumalıyız. Kendimizi kaybedersek onların eline koz vermiş oluruz. Yapabilecek misin?" Emir gülümsedi.
"Senin için yapılamayacak bir şey var mıdır bu dünyada?" Derin bir iç çektim.
"Sana çok sinirliydim. Aslında hala sinirliyim ama bugün benim için yaptığın çekim ve benim için bütün ispatlarını toplayıp gelmen beni gerçekten mutlu etti. Ama keşke beni ilk gördüğün zamanlar anlatsaydın her şeyi." Sıkıntılı bir nefes verdi.
"Haklısın söylemeliydim fakat insan korkuyor be Defne. Kaybetmekten, ellerimin arasından birilerinin seni çekip almasından ya da senin gitmenden... Belki de sana bir şey olmasından... Bilemiyorum... Tek bildiğim korktuğum." dediğinde onu anlamıştım. Haklıydı çünkü ben gergin biriydim. Belki de söylemiş olsaydı yine de ona kızıp gidecektim. O da zaten bundan korkmuştu.
Emir'in ellerini tuttum. Bakabildiğimin çok daha fazlası ile gözlerinin içine bakıyordum.
"Sen bana dürüst olursan ben seni bırakmam. Sözüm söz. Defne sözü." Gözleri dolu dolu olmuştu. O gözlerde sevgi vardı, aşk vardı, hasret vardı ama yalan yoktu. Bu da bana yetiyordu.
"Sana hep dürüst olacağım. Emir sözü." Gözyaşları akıp giderken vermişti bu sözü bana. Ben de ellerimle gözyaşlarını tek tek sildim. Çünkü sevgi emek isterdi ve ben o emeği verecektim. Gerekirse ömrüm boyunca onun gözyaşlarını silecektim.
Tam arabadan inmeye karar vermiştik ki Emir'i durdurdum. Emir neden durduğumuzu anlamamıştı.
"Seni Jüpiter kadar seviyorum." dediğimde neden bu cümleyi kurduğumu anlamıştı. Çünkü Jüpiter'in en büyük gezegen olduğunu çocukluğumdan beri biliyordum. Her ne kadar çocukluğumuzu tam hatırlamıyor olsam da bu cümleyi hatırlıyordum. Emir için bu cümleyi çocukken çok fazla kullanmıştım. O da gözlerimin içine baktı.
"Ben de seni Jüpiter kadar seviyorum Defnem." Alnımı onun alnıyla birleştirirken ikimizde birbirimizin yanaklarını seviyorduk. Ve ben Emir'i hatırladıkça onu daha çok seviyordum.
...
Eve girdiğimizde sofra hazırdı fakat Tolga gelmediği için kimse sofraya oturmuyordu. Hepimiz salonda oturmuş misafir bekliyorduk. Ben de bu bekleme esnasında babama sözleşmeyi imzalatmıştım ve dosyayı teslim etmiştim. Tek yapılacak şey basımdı artık.
Kapı çaldığında da beklenen misafirin geldiğini biliyorduk. Ayşe hanım kapıyı açtığında Tolga'nın annesi ile geldiğini gördük. Babam ayağa kalktığında hepimiz ayağa kalktık. Her ne kadar onların gelmesi beni huzursuz etse de bunu belli etmemeliydim. En azından ablamın mutluluğu için sakin kalmalıydım. Tolga hemen konuya girdi.
"Babam biraz rahatsız olduğu için gelemedi ama çok selam söyledi." Babam gülümsedi.
"Düşünmeniz bile değerli. Buyurun sofraya geçelim." dediğinde babamın gözlerindeki olmayan samimiyeti görebiliyordum. Ablam hepimizi buna zorlamıştı.
Babam sofranın başına geçerken annem onun sağ yanına, ablam annemin, Tolga ablamın yanına oturmuştu. Tolga'nın annesi Handan hanımda masanın diğer ucuna oturmuştu. Ben ise babamın sol yanındaydım. Emir de dolayısıyla benim yanımdaydı.
Sofradaki herkes birbirini süzerken Ayşe hanım mercimek çorbalarımızı teker teker önümüze koymaya başladı. Her şey çok normal gidiyordu. Ta ki Handan hanım konuşana kadar.
"Aile yemeği yiyeceğiz sanmıştım." Evet bunu Emir'e bakarak söylemişti. Dayanamadım ve babamdan önce söze girdim.
"Zaten aile yemeği. Eğer Emir'in aileden olmadığını düşünüyorsanız hata yapıyorsunuz demektir." dediğimde Emir gülmemek için kendini tutuyordu. Hiç kimse kusura bakmasın iki kıytırık insan yüzünden Emir'i kimseye yedirmezdim. Babam niyetimi çok iyi bildiği için bana kızamıyordu da.
"Defne için Emir aileden biri. Emir'e yapılmış bir saygısızlığı hem aileme hem de kendime yapılmış sayarım. Rica ediyorum bu konuyu kapatın. Yoksa ben geceyi kapatmak zorunda kalırım." Babamın söylediği tehdit benim bile ağzımı açık bırakmıştı. Emir bile şaşırmış olmalı ki minnet dolu bakışlarla babama bakıyordu. Ablam bile şaşkın, annem ise bu durumdan mutlu gözüküyordu. Handan ve Tolga utançtan kendilerini çorba tabaklarına gömmüş bir şey yokmuş gibi davranıyorlardı.
Artık dünyanın en sakin insanıydım çünkü babam Emir'e sahip çıkmıştı. Emir' e sahip çıkması demek çocukluğuma, sevgime ve en önemlisi bana sahip çıkması demekti. Ve ben bundan razıydım. Artık bu aptal insanların ne gibi şeyler konuşacağı umurumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Defne
Teen FictionDefne kendi kurduğu reklam şirketinin patronudur. Evinin ikinci ve son çocuğu olan Defne ablasının kıskançlık dolu hislerinin etkisinde büyümüş ve başarılı bir çocuk olduğu için rekabet duygusuna alışık bir kadındır. Defne şirketini geliştirmek içi...