10. Bölüm

6 0 0
                                    

02.01.2023

Sabah erkenden kalktım ve giysi dolabımın yanına gittim. Üzerimdekileri çıkarttım ve mavi saten gömleğim ile siyah pantolonumu giydim. Odamdan çıkıp merdivenlere yöneldim. Kahvaltı masası hazırdı fakat masada ablam yoktu. Bu hem iyi hem de kötü bir şeydi. 

Bende her zaman ki yerime oturdum ve annem ile babama günaydın dedim. Annem de aynı şekilde günaydın dedi fakat babam dalgın olduğu için cevap vermedi. Elimi babamın elinin üzerine koydum ve konuşmaya başladım.

"Babacığım bir sorun mu var?" Babam masaya oturduğumu ellerimi hissedince anlamıştı. Sıkıntılı bir nefes verdi. 

"Nasıl sıkıntı olmasın Defne? Ablan para için her şeyi yapabilecek bir adamla evleniyor. Ben ise alacağım tepki ve ablanın üzülmesinden korkuyor olmam yüzünden adamı şirketten bile kovamıyorum. Bir yanım bu nikahın olmaması gerektiğini düşünürken bir yanımda Sanem'in mutluluğu için susmamı söylüyor." dedi. Sonra devam etti.

"İşin kötü tarafı ise bu Tolga denen adamı ailemize ben musibet ettim. Şimdi ise ne yapacağımı bilmiyorum. Kızımı bir bataklığın içinden çekip alamıyorum." Babamı anlıyordum fakat ablam bu kadar inatçı iken biz ne yapabilirdik ki? 

"Baba evet o adamın ailemize bu kadar yakın olmasının sebebi maalesef ki sensin ama bu karar senin kararın değil ablamın kararı. Maalesef onu durdurmaya gücümüz yetmez. Onun gözünü hırs bürümüşken elden ne gelir ki? Lütfen sıkma canını babacığım. Elbet yanlışından dönecektir."  

"Ya dönmek için geç kalırsa?" dediğinde haklı olduğunu biliyordum ama cevap veremiyordum. 

"Defne.." dedi babam. Gözlerinde kararsızlık vardı. Bir şey söylemekle söylememek arasında gidip geliyordu.

"Ablanla bir de sen mi konuşsan?" dediğinde konuyu açtığıma pişman olmuştum. 

Allah benim belamı her defasında veriyordu.

"Beni dinleyeceğini mi düşünüyorsun baba? Zaten bana inat evlenmek istemiyor mu bu kız? Beni neden dinlesin?" Bence sonuna kadar haklıyım bu konuda. 

"Kızım siz kardeşsiniz. Kavga edersiniz ama eninde sonunda barışırsınız. Lütfen konuş ablanla." dediğinde anneme baktım. O da konuşmam konusunda istekliydi. Lanet olsun ki babamı da annemi de kıramazdım. 

"Olur konuşurum. " dedim ve sıkıntılı bir nefes verdim.

"Nerede şu an?" dediğimde annem odasında olduğunu söyleyince başımı salladım.

Merdivenlerden çıkarken kendime lanetler yağdırıyordum. Nerden girdim ki bu işe. 

Merdivenlerden çıktıktan sonra kendi odamın tam tersi istikamette ilerledim. Ne kadar zıt ilişkisi olan kardeşler olduğumuz buradan bile anlaşılıyordu bence. 

Odasının kapısına geldiğimde derin bir nefes aldım ve kapısını çaldım. Gel sesini duyduğumda artık hazırdım az sonra olacak konuşmaya. 

"Günaydın abla. Kahvaltıya gelmeyince merak ettim, bir bakmak istedim." dediğimde gülümsedi ama bu gülümseme masumane bir gülümseme değildi.

"Günaydın Defne. Evet kahvaltıya gelmedim çünkü bir haftadan az bir vaktim kaldı. Malum evleniyorum." Şeytan diyor yak ortalığı görsün gününü.

"Aslında o konuyu da konuşmak iyi olacak ablacığım." dediğimde meraklı gözlerle bana bakıyordu. Ne diyeceğimi merak ediyordu. Ben de ilerleyip onun yatağına, yanına oturdum. 

"Abla, emin misin bu evliliği yapacağına?" dediğimde güldü. Ne var komik bir şey mi soruyorum burada? 

"Sen Tolgayı elinden aldım diye mi soruyorsun bu soruyu? Ne oldu zoruna mı gidiyor bu evlilik? Egon mu zedelendi vazgeçildiğin için?" Evet abla egom zedelendi. Psikopatım çünkü ben. Birazdan da üzerine atlayıp seni öldüreceğim! 

"Abla evdeki hiç kimse bu evliliği doğrulamıyor. Babam geç de olsa Tolga'nın gerçek yüzünü gördü. Bir sen göremiyorsun bu adamın yüzünü! Anla artık bu adam seninle sevdiği için değil bana olan intikamı için evleniyor!"

"Ne için evleniyorsa evleniyor! Ben Tolgayı seviyorum ve onunla evleneceğim!" derken sinirden elini kolunu nereye koyacağını bilmiyordu.

Ablamın sağ elini kavrayıp yatağın başlığına dayarken bir anda onun üstüne çullandım. Diğer elimle de sol elini tuttum. Öfkeyse öfke, nefretse nefret.

"Sen bu hayatta gördüğüm en aptal kadınsın ve bundan sonra ölsen de umurumda değilsin. Allah belanı versin! Senin de Tolganın da..."

                                                                                        ... 

Büyük bir hışımla evden çıkıp şirkete gelmiştim. Ne yaptığımı gerçekten bilmiyordum ama Allahtan kendimi odama atabilmiştim. Çok geçmeden Nihan odama geldi. 

"Defne hanım beş dakika sonra toplantı odasında olmanız bekleniyor. Hayri Bey sizi bekliyor."

"Tamam geliyorum Nihan." dedim ve masanın üzerindeki bir bardak suyu kafama diktim. Su gerçekten de zihin açan bir şeydi. 

Daha sonra odamdan çıktım ve kendimi toplantı odasında buldum. 

"Merhabalar Hayri bey."

"Merhabalar Defne hanım." 

Masamın başına oturdum ve  omuzlarımı dikleştirdim. Yüzüme sahici bir gülümseme yerleştirdim. 

"Bize kazançlı bir anlaşmayla geleceğinizi söylemiştiniz. Sizi dinliyorum Hayri bey." 

"Defne hanım biz sizinle bir dergi yayımlamayı düşünüyoruz. Evlilik organizasyonları ile ilgileniyoruz ve reklamımızı yapmanızı istiyoruz." dediğinde şaşırmıştım. 

"Yalnız biz basım işine bakmıyoruz. Onu babam ile görüşebilirsiniz tabi." 

"Ben de bunu teklif edecektim. Dergi sizin şirketinizin adıyla çıkacak ve basım işini babanız ile birlikte üstleneceksiniz. Reklamı yapılan organizasyon şirketi de biz olacağız. Hatta derginin kapağında gelinlik ve damatlık giyecek çift bile belli. Tabi bunun için de dört yüz bin lira teklif ediyoruz. Her iki şirket toplamda sekiz yüz bin lira kazanacak."

 Bu teklif oldukça iyi bir teklifti ve şirketimizin de bu paraya ihtiyacı vardı ve ben de kabul edecektim. Sözleşme hazırlansın maddeleri okuruz ve imzalarız. Herkes için hayırlı olsun." 

"Hayırlı olsun." dedikten sonra el sıkıştık ve ayrıldık.

Günüm kötü başlamasına rağmen karlı devam ediyordu ve bu benim için iyiye işaretti. 

Nihan yanıma gelince "odama geçiyorum ve rahatsız edilmek istemiyorum." dedikten sonra dinlenmek üzere odama geçtim. 

Her şeye rağmen çabalamaktan vazgeçmeyecektim. En azından kendim için... 

DefneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin