13

252 30 7
                                    

Masmavi gözleri adeta bir mücevher gibiydi. Kırlaşmaya başlamış kısacık saçlarının üstünde gösterişsiz bir taç bulunuyordu. Sadece kralın giyeceği kırmızı kadife pelerin geniş omuzlarından dökülüyordu. Daha genç duruyor olsa da uzun sakalının çevrelediği keskin çehresi derin çizgilerin esiri olmuştu ama hala kudretli ve ihtişamlıydı.

Reanna şaşkınlıkla ona bakakaldığını fark edince hemen kendini toplayıp reverans yaptı. Şuan izinsiz kralın bahçesindeydi ve en kötü tarafı kendisine yakalanmıştı. Ne bahane uyduracağını bile bilmiyordu. Reanna saatler gibi gelen kısa süreden sonra emri duydu. Yavaşça doğrulurken hala kralın yüzüne bakamıyor eğik başı çimenlerin göz alıcı yeşilinden kalkmıyordu.

"Sen de kimsin?" gür sesi kulaklarında tekrar yankılanırken kızgın olup olmadığını anlamaya çalıştı.

"Kızıl Ay ordusu 1.Bölük Üsteğmen Reanna Majesteleri." Dedi gür bir sesle ardından hazır ola geçip selam durdu.

"Burada ne işi var öyleyse" dedi bu sefer merakla. Sinirlenmediğini bilakis ilgisini çektiğini düşündü Reanna.

"Sör Adrian'ın yaveriyim efendim. Sarayın dışında beklerken bu ihtişamlı ağacı gördüm ve yanına gelmek istedim." Dedi dürüst bir sesle. Kralın kısık gözleri Reanna'yı süzdü. Reanna istemsizce yutkundu. Kralın bu yabancı bakışlarına alışık değildi ve ister istemez babasının sevgisini kaybeden bir kız çocuğu gibi kalbi kederle doldu. Sonra hemen kendini en azından yaşıyor olmasıyla teselli etti.

Kral ağaca yürüyerek büyük elini gövdesine yasladı. Her bir kalın parmağını süsleyen yakut, zümrüt yüzükler koyu renkte parladı. Kralın ne kadar inançlı bir insan olduğunu biliyordu. Hatta söylediği bu ayeti ondan öğrenmişti.

"Düşmanlarımın önünde sofra kurarsın,

Başıma yağ sürersin,

Kasem taşıyor,

Ömrüm boyunca yalnız iyilik ve sevgi izleyecek beni." Diyerek sakin bir sesle devam etti kral. Sonra Reanna'ya dönerek meraklı bir sesle konuştu.

"Bu ayetler sana ne anlam ifade ediyor?" Reanna şaşkınlıkla krala baktı bir kez daha. Neden böyle bir soru yönelttiğini anlayamamıştı. Ona keskin bir uyarı vereceğini ve çekilmesini emredeceğini düşünmüştü. Şimdi ise kendini istemediği bir sohbetin ortasında her an bulabilirdi. Sonra aslında bunun büyük bir fırsat olduğunu fark etti. Sonuçta krala yakın olmak istiyordu ve şuan bu değerli zamanı lehine çevirmek için kullanabilirdi. Tereddüt etmeden tek düze bir sesle konuştu.

"Tanrının büyük zorluklarla sınanan insanlarına yardım ettiğini söyler. Kendilerini güvende hissetmesini sağlar, düşmanlarına karşı korur ve insanı bereketiyle ödüllendirir. Ayrıca tereyağ sinekleri uzaklaştırmak için kullanılan bir yöntemdir ve burada Tanrı'nın kötülükleri def ettiğini söylemektedir."

Kral onu son kelimesine kadar büyük bir ilgiyle dinledi. Gözlerinde yine o ilginç parıltı belirmişti. Tek kaşını kaldırmış ve dudakları hafifçe kıvrılmıştı. İşte istediği oluyordu Reanna'nın. Kralın ilgisini çekebilmişti ama bu kolay olandı. Asıl görevi bu ilgiyi söndürmeden sürekli harlamaktı.

"Doğru" dedi kral gür bir sesle. " Ama bunlar başkasının sözleri. Ben senin fikirlerini merak ediyorum." Reanna şaşırarak eğdiği kafasını kaldırma gafletinde bulundu. Krala direkt bakmak ağır ceza almanıza neden olabilirdi. Saygısızlık tıpkı oğlu gibi tahammül edemediği şeylerin başında geliyordu. Kralın ifadesine bakamadan tekrar başını eğdi.

"Aklından okuduğunu fazla belli ettin. Düşünmenin bilinçsizliğini duraksamasını göremedim. Şimdi söyle bana senin için ne ifade ediyor?" Dedi kral bir kez daha sert bir sesle. Reanna baskıyla yerin dibine gireceğini hissetti. Uzun zamandır karşısında bu kadar ter döktüğü biri olmamıştı ve şimdi telaşlansa da bir yandan zihninin pususunun dağıldığını hissedebiliyordu.

SEÇKİN KRALİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin