Yine koşuşturduğum günlerdeyim. Bulduğum açıklıklarda da anca yazabildim 😅Sabırla beklediğiniz için teşekkürler. Seviliyorsunuz 🤩
Keyifli okumalar...
Alastair karşısındaki bu genç kederli yüzü izledi bir süre. Kızıl saçların çevrelediği güzel yüzünde bir hüzün, gittikçe koyulaşan kahve gözlerinde ise fırtına hâkimdi. İlk defa karşısında maskesinin düştüğünü görüyordu ve bu onu şaşırttığı kadar sarıp sarmala isteğini de arttırıyordu.
Kararlılıkla kavrulan sözlerinin ciddiyetinin farkındaydı elbette. Ama aklını bir türlü tek kişiydiniz sözünden alamıyordu. Özel hissettirdiği kadar kendini suçluda hissettiriyordu istemsizce. Sanki onu bir başına bırakmış gibi sitemli bir sesle söylemişti tüm bunları. Anlaşılmaz ve sert bir insan olduğunu biliyordu Alastair. Onu her gördüğünde içinde uyandırdığı o diken diken hissi ona da yansıtarak sevimsiz yanını göstermişti. Ama onu düşünmek bile elinde olmadan duygularını dışa vurmasına neden oluyor, kafasını karıştırıyordu. Bu durum onu çıldırtıyordu çünkü aklının keskin sınırları içinde doğruya hükmediyordu. Ama onu gördüğü ilk seferden itibaren kafasını karıştırmış ve bir şeyleri gözden kaçırıyormuş hissine kapılmıştı. Oysa ki Alastair kontrolü dışında gelişen şeylerden nefret ederdi. Neyse ki hisleri bir kez daha onu yanıltmamış istemsizce çekildiği bu genç kadına olan bağını ortaya çıkarmıştı.
Ona adım atma isteğine daha fazla göz yumamadı ve eli yumuşak tenini bulduğunda cesur tavrına içten içe şaşırdı. İznini almadan bir leydiye dokunmak büyük bir görgü hatasıydı ama kendine mani olamamıştı. Onu yatıştırmak ve dayanak olmak istiyordu. Güçlü, akıllı bir lider olduğunu biliyordu elbette. Hatta düke ağzının payını verecek kadar zeki olduğunu da. Ama yine de onu korumak istemekten kendini alamıyordu. Onu merak ediyor, çekiliyordu. Ağzından dökülenler saf bir dürüstlük içeriyordu. Ne derse desin ona güveneceğini göstermek istiyordu. Bocaladığını görebiliyor, şaşkınlıkla donakalan suratından gözlerini ayırmıyordu.
Reanna en sonunda gözlerini kaçırarak kendini geri çekti. "Fikrinizi değiştiren nedir?" kafasını kaldırıp tekrar gözlerine baktı. "Söyleyeceklerim tüm doğrularınızı alt üst etse bile inanacak mısınız? Hayatınız da hep var olacak şüpheyle yaşamaya hazır mısınız?" dedi oldukça sert bir sesle. Kendine öfkeliydi aslında. Bir an için Alastair'in gösterdiği merhamete düşecekti. Ruh yorgunluğunu dinlendirebileceği bir sığınak istemiş ve hiç ummadığı birinden ummadığı bir zaman da fırsat verilmişti ama kendine itiraf etmek istemese de korkuyordu.
"Sensin." Dedi Alastair tok kendinden emin bir sesle. "Fikrimi değiştiren ve senin deyiminle keskin normlarımı bile köşeye bıraktıran sensin." Derin bir nefes aldı. Yumuşak bir sesle konuşmaya devam etti. "Seni ilk gördüğümde bana öyle derin bir kederle bakıyordun ki merakıma engel olamadım. O gece burada da sanki bana bir şeyler söylemek istiyor gibiydin ama kaçmayı tercih ettin. Bu merakımı daha da alevlendirdi. Sonra seni araştırmaya başladım. Bu kimliğin hakkında pek bir şey yoktu ama diğer kimliğin kimdi? Senden şüpheleniyordum zaten ve bu konu da emin olmak istediğimden seni izlemesi için adamlarımı gönderdim, şifreli bir oyun oynadım ama sen bir şekilde hepsinden kurtulmayı başardın." Takdir dolu bir ifadeyle gülümsedi. "Gücünden ve zekândan etkilendiğimi itiraf etmeliyim" sonra gülümsemesi düz bir çizgi halini aldı ve kısık bir sesle devam etti. "Ama bir hata yaptın. Üst olarak kullandığın ev."
"Kraliçenin hayatı söz konusuydu." Dedi hata olduğunu kabul etmeyerek. Alastair tek kaşını kaldırdı. "İfşa olduğun takdirde sorgulanacağını biliyordun. Ama yine de buna göz yumdun öyle mi? Kraliçenin senin hayatından daha önemli olduğunu mu söylüyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇKİN KRALİÇE
Fiksi SejarahGözleri soluk beyaz tende ve rengini yitiren kızıl saçlarda dolandı. Zayıf bedeni göğsüne çekerken gözyaşları haykırışlarıyla karıştı ve geçtiği her yeri yaktı. İmparatorluğu huzurlu bir güne uyandırmış olsa da kendi sonsuz bir karanlığa ve acıya gö...