Keyifli okumalar...
Reanna tanıdık yüze tekrar bakarken acımasız bir ifadeyle insanları katlettiği doluştu zihnine. İster istemez geri adım attı yavaşça. Nefretin hala damarlarında dolandığını hissedebiliyordu. Katıksız bir öfkenin.
"Öldürdüğü o insanlar kimlerdi?" dedi gözlerini tekrar Alastair'e çevirerek. Alastair ise ellerini arkasında birleştirmiş dik duruyor dalgalanan yanağına bakılırsa dişlerini sıkıyordu. Gözleri portreye vahşi bir keskinlikle bakıyor kafasını inatçı bir gururla kaldırıyordu. Karşısında ki ölmüş biri olsa bile. En sonunda sakin bir sesle konuştu.
"Kıta keşfedilmeden önce burada yerli bir halk olan Asterialar yaşıyordu. Beyaz tenleri ve saçlarıyla güneşte ışıldadıkları söylenirdi. Ama kıtaya ayak basan yabancıların asıl şaşırdığı şey mana dedikleri vücudun enerji akışını kullanarak yapılan büyüydü. Bu halk bunda o kadar uzmanlaşmıştı ki basit işleri bile büyüyle halledebiliyorlardı." Sanki bir kitaptan okuyor gibi ezbere konuşuyordu. Hiçbir duygu göstermeksizin.
"Yabancılar buna sahip olmak istedi. Daha önce görülmemiş bu güce. Ama Asterialılar onlara ne kadar öğretirse öğretsin kimse onların yaptıklarının binde birini yapamıyordu. Kabullendiler böylece bu gücü kullanamayacaklarını. Zaman geçerken bu kıtaya yeni insanlarda ayak basmaya başladı. Artık hepsi bir arada yaşıyor dostça ittifakları yeni bir düzeni oluşturuyordu. Ama Asterialılar güçlerinin farkındaydı ve dostlarına zulmetmek istediler. Lakin kahraman Boris korudu halkını onlardan ve savaşı kazandı. Solorus kuruldu böylece ve kıtada ki tek mutlak güç oldu. " Durdu ve derin bir nefes aldı. "Kıtanın kısa tarihi bu en azından tarih kitaplarında yazan. Halkını korumak için düşmanlarını kılıçtan geçiren yüce kral. " dedi Alastair hafif bir alayla. Sonra bir şeyleri hatırlamaya çalışıyormuş gibi alnı kırıştı. Daha kısık bir sesle sözlerine devam etti.
"Yabancılar nankördü. Yabancılar doyumsuzdu. Yabancılar damarlarında olmayan o güce açtı. En sonunda içlerinden biri ses oldu bu kıskançlığa. Fitne çıkardı iki toplum arasında. Tehlikeli olduğunu söyledi Asterialıların, güçlerini onların üstünde kullanacaklarını. Örgütlendi tüm yabancılar azap ettiler Asterialılara.
Mavi gözlü lord yaktı yıktı kutsallarını esir etti onları. Kaçtı Asterialılar saklandılar onları açığa çıkaran solisten. Yetmedi ona kaçmaları yok etmek istiyordu onları. Salladı kanla kaplı kılıcı yok etti Asterialıları." Alastair kafasını çevirip Reanna'ya baktı ifadesiz bir yüzle.
"Dün gece dokunduğun kitapta yazıyordu tüm bunlar" dedi sakin bir sesle. Reanna ise kalbinin acıyla teklediğini hissediyordu. Ağlamak geliyordu içinden yine. Anlamlandıramadığı bir keder sarıp sarmalıyordu onu. Yutkundu boğazına oturan yumruyu yok etmek için. Yabancı tüm bu duygular onunla harmanlanıyordu. Sanki yabancı biri dolanıyordu damarlarında, kalbinde.
"Dün gece tekrar uğradım o kata. Seni bu denli etkileyen şeyi görmek istedim ama kitaba dokunduğumda hiçbir şey olmadı." Dedi sakin bir sesle ama gözleri merakla kısılmıştı. Sorgular bir ifadeyle Reanna'ya bakıyordu. Neden sadece onu etkilediğini merak ediyor olmalıydı. Cevabını bilmediği bir soruyla karşı karşıyaydı ve Alastair bilinmezlikten nefret ederdi.
"Peki ben neden..." onu hissediyorum diyecekken son anda vazgeçerek güçlükle yutkundu "etkilendim?" Sonra kafası karışık bir vaziyette Alastair'e baktı. Yüzündeki ifade ona da yansımıştı. Alastair ona doğru yürüyerek önünde durdu.
"İşte bu üsteğmen denklemin başka bir bilinmeyeni." Dedi sakin yatıştırıcı bir sesle. "ve bunu çözmek bize düşüyor" dedi kararlılıkla. Sözleriyle desteğini gösteriyor dokunmasa bile dayanak olduğunu hissettiriyordu. Kısa bir sessizlik oldu aralarında ve Reanna kalbinin yumuşadığını hissetti. Dile getiremediği kelimeler döküldü gözlerinden. Eğer ağzını açarsa kelimeler kırık gözyaşlarıyla dökülecekti çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇKİN KRALİÇE
Historical FictionGözleri soluk beyaz tende ve rengini yitiren kızıl saçlarda dolandı. Zayıf bedeni göğsüne çekerken gözyaşları haykırışlarıyla karıştı ve geçtiği her yeri yaktı. İmparatorluğu huzurlu bir güne uyandırmış olsa da kendi sonsuz bir karanlığa ve acıya gö...