Minho'nun aldığı iznin bitmesiyle karakola tekrar dönmüştü. Uzun bir süredir aklında olan fikri, bugün tekrar eşine danışacaktı. Araları düzelmiş iken bu fırsatı değerlendirmeliydi.
Yeni boyatmış olduğu turuncu saçlarının alnına dökülen kısımlarını düzeltti. Bacaklarına tamamen yapışmış olan deri siyah pantalonunu çekiştirdi. Eşi Jisung kesinlikle onun deri pantalon giymiş olmasına kızacaktı.
"Minho, gelmişsin." Karakolun girişindeki sekreter yerinde oturan kısa saç kesimine, karamel rengine sahip olan Tzuyu oturduğu yerden kalktı.
Minho, şeffaf korumalığın arkasına geçerek, kendisine sevimli bir şekilde gülümseyen kadına sarıldı. Minho'nun staj dönemlerinde, Tzuyu ona çok yardımcı olmuştu. Güzel bir arkadaşlıkları vardı.
"Biraz daha iyisin değil mi?" Minho'da onun gibi gülümseyerek başını olumlu anlamda salladı.
Minho, Tzuyu'nin işine engle olmamak için veda ederek eşinin ofisine doğru yöneldi. Ancak arkadan beline sarılan kollarla korkuyla sıçramıştı yerinden.
"Hoşgeldin!" Yeonjun neşeli bir biçimde sarıldı Minho'ya.
"Nefes alamıyorum Yeon!" Minho kıkırdayarak arkasını döndü ve sarılmasına karşılık verdi. Minho karakolda fazlasıyla sevilirdi.
"Bak sana ne getirdim Yeonjun." Soobin yüzündeki sinir gülümsemesiyle elindeki dosyayı Yeonjun'a vermişti.
"Teşekkür ederim arkadaşım." Arkadaşım kelimesini bastırarak, sahte gülümsemesiyle söylemişti.
Soobin, Yeonjun'u sinir etmeyi severdi. Yeonjun'da onun kendini sinir etmesine, sinir olurdu.
Minho eşinin ofisinin kapısının önüne geldiğinde kapıyı tıklatmadan içeri girdi. Karşılaştığı görüntü karşısında yumruklarını sıktı. Kaşları çatılırken yalandan öksürdü.
Jisung masasının dönen sandalyesinde otururken, stajyer kız masanın üzerine eğilmiş - Jisung'a gereksiz bir şekilde yakındı- bazı belgeler hakkında soru soruyordu.
"Böldüm sanırım." Minho samimiyetten uzak gülümseyerek masanın önündeki sandalyelerden birisine bacak bacak üstüne atarak oturdu.
Normalde Minho'nun iş yerinde asla yapmayacağı hareketlerdi. Fakat stajyer kızı hiç mi hiç sevmiyordu. Geldiğinden beri Jisung'a gereğinden fazla yakın davranıyordu.
Stajyer kız uzun kızıl saçlarını boynunun diğer tarafına attı ve içinden göz devirdi. O da Minho'ya bayılmazdı.
"Geri kalanı Jake'e sorabilirsin. Çıkabilirsin." Jisung, Minho'nun saçlarını fark etmemişti. Gerçi gözlerini kızdan ayırabilseydi fark ederdi...
"Ama ben sizden daha iyi anlıyorum efendim. Siz anlatsanız olmaz mı?" Kız tiz sesiyle konuştu.
"Ola-" Jisung'un sözü ortalarına, masaya sertçe konulan dosya ile yarım kalmıştı.
"İncelenmesi gereken önemli belgeler var. Bay Han." Jisung kendisine hitap ettiği isimle, şimdi sıçtım anlamında sesli yutkundu. Minho sinirlendiği zaman ona böyle hitap ederdi.
"T-tabi, inceleyelim." İlişkilerinde baskın taraf Jisung olsa da, Minho'dan korkardı. Jisung soğuk terler akıtır iken boynundaki kravatı gevşetti.
"Jake seninle güzel bir şekilde ilgilenecektir tatlım. Şimdi izninle Bay Han ile dosya inceleyeceğiz. Görüşmemek üzere." Minho tekrar samimi olmayan bir gülümseme vererek el sallamıştı. Kız da aynı karşılığı vererek odadan çıktı.
Minho kızın çıkmasıyla gözlerini devirdi ve ağzında birşeyler geveledi.
"Öncelikle benim-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5- STAR
Random"Bir son dakika haberi ile karşınızdayız. Evlerinizden çıkmamanız, güvence altında olduğunuzdan emin olunuz. Onlar geri döndü. Evet, yanlış duymadınız. Tehlike tekrar kapımızda. Şah damarımızdan bile daha yakın o kişilerin hastaneden kaçtığı haberin...