*3 Hafta Önce*
Jeongin içinde yanan alevlerle, perişan olmuş bir şekilde Minho'nun göğsünde ağlıyordu. Kaybı büyüktü. Abisi yerine koyduğu insan ölmüştü. Özür dilerim diyerek seslice, hıçkırarak ağlıyordu.
Başının yukarı doğru hareket etmesiyle kaşlarını çatarak yaslandığı göğüsten ayrıldı. Minho'nun inip kalkan göğsüne inanmazcasına baktı.
"Lino..." Göz yaşlarını elinin tersiyle hızlıca sildi. Minho'nun kalbinin olduğu yere kulağını dayadı. Kalbi atıyordu, yaşıyordu.
"Yaşıyorsun!" Sevinçle kahkaha attı. Minho gözlerini açmamıştı ancak göğsü düzenli bir şekilde inip kalkıyordu.
Minho'nun bacaklarının altından elini geçirdi, diğer eliyle de sırtından destek vererek kucağına aldı. Kollarında küçük kalmış bedeni kapıdan çıkardı. Depodan çıkacakken dışarıdaki adamlar takıldı gözüne.
Adamlar Minho'yu gördükleri an öldürebilirlerdi. Minho'nun bu depoda olduğunu babasından biliyorlardı çünkü. Ölmesi gerektiği emri verilmişti bir kere. Kucağında baygın yatan bedenle mücadele edemeyeceğinden diğer taraftan, deponun arkasından çıktı.
Kucağındaki bedeni düşürmemeye çalışarak ağaçların arasına girdi. Yakınlarda ev bulabilme umuduyla ilerlemeye başladı.
Deponun olduğu kısımdan gelen patlama sesiyle endişelenerek arkasına baktı. "Lütfen sizlere birşey olmamış olsun." Gelen ıkınma sesiyle gözlerini kucağında ki bedene çevirdi.
Minho buruşturduğu yüzüyle, sıkıca yumduğu gözleriyle kıpırdandı. Bilinci yerinde olmasa da yaralarının acısına, bedeni tepki veriyordu.
"Az kaldı. Kurtaracağım seni." Bakışlarını Minho'ya çevirdi. Dağılmış ve terli saçlarından öptü. Yürümeye devam etti.
Şansına kısa süren yolculuğun sonunda karşısına çıkan kulübeye doğru ilerledi. Yağmur yağmaya başlamışken kulübenin arkasından elindeki baltası ile oduncu gömleği giyen yaşlı bir adam çıktı.
"Yardım edin! Abim, durumu iyi değil!" Jeongin yoğun yağmurdan dolayı kayganlaşmaya başlayan yer yüzünden Minho'yu düşürecek gibi olsa da hemen toparladı.
Yaşlı adam yağmurdan dolayı buharlaşan, ıslanan gözlüklerini çıkararak kot pantalonuna sildi. Gözlüğünü tekrar takarak Jeongin'e doğru ilerledi.
"Ne oldu ona!?" Toprağı delmek istercesine yağan yoğun yağmur damlalarından sesini duyurabilmek için bağırmak zorunda kaldı.
"Uzun hikaye! Lütfen, lütfen ona yardım edin!"
Yalvaran ses tonu, yağmurla karışan göz yaşları adamın irkilmesini sağladı. Emin olamasa da onları bu yağmurda -hele ki bu haldeyken- bırakmak istemedi. Güzel bir kişiliğe sahip olan bu adamın içi rahat etmezdi.
"Gelin içeri!" Yorulduğu için taşımakta zorlandığı, yüzünden belli olan Jeongin'den Minho'yu kendi kucağına aldı.
Jeongin adamın peşinden giderek kulübenin içine girdi. Adam çamurlu botlarından dolayı halısının kirlenmesini umursamadan Minho'yu hızlıca salondaki koltuğuna yatırdı.
"Üst katta merdivenlerin hemen karşısında odam var. Yatağın yanında küçük dolap var, onun içinde ilk yardım çantası olacaktı. Onu getir. Çabuk." Jeongin düzensiz nefesleri ile adamın dediğini yaparak üst kata çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5- STAR
Random"Bir son dakika haberi ile karşınızdayız. Evlerinizden çıkmamanız, güvence altında olduğunuzdan emin olunuz. Onlar geri döndü. Evet, yanlış duymadınız. Tehlike tekrar kapımızda. Şah damarımızdan bile daha yakın o kişilerin hastaneden kaçtığı haberin...