Twenty Five/ "Bu sefer tuttum elini."

183 30 29
                                    

"Aynı anda." Seungmin silahındaki mermileri kontrol etti. "3,2 ve 1. Saldırın."

Saklandığı kayalığın arkasından gövdesini çıkartıp hedef aldığı bir güvenliğin ensesine bir el ateş etti. Güvenlikle sorumlu adamlar nerden bilmediği kurşunla savunma pozisyonuna geçip kayalıklara doğru ateş etmeye başladılar.

Felix, Hyunjin'den önce davranıp kayalığın arkasından çıkarak başka bir, bahçeye daha yakın olan kayalığın arkasından giderken bir güvenlik görevlisi adamın alnına tam on ikiden bıçak fırlattı.

Adam alnından fışkıran kanlar ile yeri boylamıştı. Diğerlerinin dikkati bununla dağılırken Hyunjin fırsat bilerek bıçağını yanlamasına -adeta frizbi gibi- atarak 3 adamında boyunlarına gelmesini sağladı. Ardından eğilerek Felix'in yanına gitti.

Hyunjin bu işte ustalaşmıştı artık. Bıçakları onun bebekleri gibiydi. Pratik yapmasına gerek yoktu. Doğuştan gelen bir yetenek gibiydi.

"Kaldı üç. Aramızda paylaşsak mı ki?" Hyunjin arkadaşına dönüp yan bir sırıtış attı.

Felix onu onaylayıp, polislerin teklif ettiği silahı tamamen zevkten red ettikleri için yanlarına aldıkları bıçaklardan küçük olanı çıkarttı. Hyunjin ile aynı anda kayalıkların arkasından çıktılar.

Küçük bıçağı bir adamın diz kapağına attı. Hyunjin hızlıca aynı adamın göğsüne bıçağını fırlattı. Saniyelerle yarışıyormuş gibi hızlıydı hareketleri. Geriye kalan adamlar, sonunda hedeflerinin ortaya çıkmasıyla silahlarını oraya doğrulttular.

Felix onlardan hızlı davranıp bir adamın silah tutan koluna orta boylarda bıçak fırlattı. Hyunjin diğer adamı halledecek iken, ondan önce davranan Jisung iki adamı da şakaklarından vurmuştu.

"Rica ederim." Silahın namlusunu çekerek bitmiş olan kurşunların yere düşmesini sağladı.

"Teşekkür ettim mi ki?" Hyunjin alayla hahlayarak Jisung ve Chan'ın olduğu kısma baktı.

"O kadar kibar mısın ki?" Hyunjin, Jisung'un sorusuna karşı orta parmağını kaldırdı. Bu Chan'ın kahkaha atmasına neden olmuştu. Hyunjin yine modundaydı.

Seungmin'e, kulaklığından gelen kahkaha tanıdık gelirken kaşlarını çattı. Kendine, kayalığa ateş edilen kurşun sesleriyle geldi. Sesli bir nefes verip yerinden çıktı ve seri bir şekilde, geriye kalan iki adamada ateş etti ve etkisiz hâle getirdi.

##############

"Görüyor musun denek 00? Senin için gelmişler. Ah ne kadarda dokunaklı."

Minho'nun babası camdan izlediği görüntüye karşı sahte göz yaşlarını siliyormuş gibi yaptı. Kahkaha atarak camın önünden ayrıldı.

Ancak Minho onun dediklerini duymuyordu bile. Zar zor açık tuttuğu gözleri ve kulağındaki çınlama ile nefes almaya çalışıyordu. Burnundan akan kanlar çenesinden boynuna kadar akmıştı.

Tabi kanayan yer tek burnu değildi. Aynı zamanda babasının pense ile çıkarttığı tırnaklarının etlerinden akan kanlar ve vücuduna kızgın bıçakla açılan yara izlerinden de geliyordu. Babası onu kaçtığı(!) için ağır bir şekilde cezalandırmıştı.

"Hadi onlara bir sürpriz yapalım." Telefonundan bir numaraya girdi, çaldırdı. "Hepsini öldürün." Aramayı sonlandırıp oğlunun yanına gitti. Yanağından uzunca öptü. Minho 'yapma' diyemeyecek kadar kendinden geçmişti.

#######################

"Sığınağa girebilirsiniz-"

"Şey... Bir sorunumuz var." Changbin'in kulaklıktan söylediği cümleyi kimse anlamamıştı.

5- STARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin