Twenty Nine/ Umut

160 28 15
                                    

"Fotoğraf, fotoğrafını çek hemen." Jisung girdiği şoktan çıkarak Changbin'in kolunu çekiştirdi. Changbin masanın üzerine koydukları fotoğraf makinesiyle ekranı çekti.

"Bu nasıl olabilir?" Jisung elini saçlarından geçirip Changbin'e baktı.

"Bilmiyorum..." Ekrandan gözlerini çekemez iken düşünceleri de susmuyordu.

Jisung oturduğu sandalyeden hışımla kalkıp kontrol odasından çıktı. Changbin düşüncelerini savmak istercesine başını iki yana sallayarak arkadaşının peşinden çıktı.

"Seungmin'e haber verelim. Patlayan depoya ve çevresine detaylı inceleme yapacağız." Changbin, Jisung'u onayladı. Aklına gelen fikirle, hızlı adımlarla önden giden arkadaşına yetişti.

"Benim önce bir yere uğramam lazım."

"Peki ama fazla oyalanma. Onları bulmamız lazım."

Changbin arkadaşına veda ederek binadan çıktı. Motosikletine binerek kaskını takıp ön camını indirdi. Motorunu çalıştırarak aklındaki yere gitmeye başladı.

O sırada Jisung aşağı kata, Seungmin'in yanına inerek olanları anlatmıştı. Fakat beklediği tepki daha farklıydı. Çünkü Seungmin kaşlarını çatarak bakışlarını kaçırmıştı. Sonrasında da 'bulalım onları' diyerek binadan ayrılmıştı. İkili arabalarına binerek karakola yol almışlardı.

##################

Changbin geldiği ormanlık alanda, ağaçların arasında bulunan kulübenin önüne motorunu park etti. Kaskını çıkarıp direksiyona astı. Kulübeye doğru yürürken bastığı taşlı yoldan çıkan sesler vardı etrafta sadece.

Daha sonra buna arkadan gelen koşma sesi de eklendi. Changbin hızlıca belinden silahını çıkarıp arkasına dönerek silahını doğrulttu.

Tahmin ettiğinden tersi olarak beklediği gibi tehlikeli birşey değildi. Hatta fazlasıyla sevimli olan geniş gülümsemesiyle, açtığı kollarıyla kendisine koşan bir adet Felix'di bu kişi. Silahını beline yerleştirdi.

"Şekerlemem!" Sonunda yanına gelebildiği Changbin'in beline sıkıca sarıldı.

Dengesini koruyamayan Changbin geriye adımladı beline sarılan kollar ile. Yüzünde ufak bir tebessüm oluşurken sarılışına karşılık verdi. Felix bununla mutlu olurken daha sıkı sarılarak başını yan olacak şekilde Changbin'in göğsüne yasladı.

"Nerelerdeydin? Sana ihtiyacım vardı." Kollarını, kendine kıyasla yapılı bedenden çekmeden başını yasladığı yerden kaldırıp Changbin'e baktı.

Changbin,bir çocuğun gözlerini andıran Felix'in gözlerini ve yüzündeki yıldızları inceledi. "İkimizin de birbirimize ihtiyacı vardı." Tamam, bunu söylemeyi kendiside beklemiyordu.

İkisi de birbirine burukça gülümseyerek tekrar sarıldılar. Hissettikleri güzel duygularla, bu sarılmaya ihtiyaçlarını olduklarını anladılar.

Kapının pervazına yaslanmış, göğsünde birleştirdiği kollarıyla ikiliyi izleyen Hyunjin memnunca gülümsedi. Başını da kapının pervazına yasladı. Şimdi Jeongin burada olsaydı o da sıkıca sarılırdı ona. Gözlerinin dolduğunu hissederken yaslandığı yerden ayrılıp gözünü ovaladı.

Yüzünden silmediği gülümsemesiyle sarılan bedenlere ilerledi. Parçalı bulutlu olan hava yüzünden, diz kapaklarına ulaşan siyah şortundan dolayı açıkta kalan bacaklarının üşüdüğünü hissetmişti. Jeongin'e ait olan, kendisine bol gelen lacivert sweatshirtünün kollarını çekiştirdi.

"Hoş geldin."

Changbin, Hyunjin'in sesiyle Felix'den ayrıldı. Emin olamayarak çekingence Hyunjin'e yaklaştı. Hyunjin onun ne yapmaya çalıştığını anlamayarak kaşlarını hafifçe çattı.

5- STARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin