İmza

24 10 16
                                    

Ama yine de imza atacak mıydım, atmayacak mıydım? Çok kararsızım.

—Sanırım zaten tanışmıştık.
—Evet kötü bir tanışma olmuştu sanırım.

Sonra Cem oradan Alp'e seslendi. Sesinde bi alay vardı.

—Alp, o sarsılmaz güvenine ne oldu.

Alp Cem'e imalı bir şekilde bakıp sonrada bana dönüp kendini resmi bir şekilde tanıttı.

—Bende Alp Karahan sizinle tanıştığıma memnun oldum.

Sinsi bir şekilde sırıtıp şöyle dedim.

—Bende tanıştığıma memnun oldum.

Cem şöyle söyledi;

—O zaman toplantıya başlayalım.

Sanırım Cem kendine güvenmeye başlamıştı. Sonuçta Alp'ten nefret ettiğimi biliyordu. Neyse bir yerden başlamak lazımdı bende toplantıya şöyle başladım.

— Sanırım buraya neden toplandığımızı biliyorsunuzdur.
—Evet!

Dedi Alp ama yüksek sesle ne gerek vardı ki? Şu an ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum.
Lafına şöyle devam etti.

—Buraya toplanma amacımızı sadece biz değil sizde biliyorsunuz.
—Yani
—Yanisi bu toplantının çok önemli olduğunu da biliyorsunuz.
—Evet biliyorum.

Dedim, ama neden böyle konuşuyordu?

—Madem bu toplantının bu kadar önemli olduğunu biliyorsunuz o zaman neden bu kadar geç kaldınız?

Yine mi? Gerçekten mi? Şimdi ne alakası vardı böyle yaparak sadece kendini riske atıyordu. Her şey benim imzama bağlı olmasına rağmen amacı neydi acaba?

—Alp bey yüzünüze tekrar aynı güven yerleşmiş aramızdaki münasebeti biliyorsunuz malum, ve buna rağmen beni kışkırtmaya devam ediyorsunuz.

Cem'e baktım o sadece pişkin pişkin gülüyordu.

—Biliyor musunuz? Ben kararımı verdim sözleşme yenilenecek imzayı atıcam.

Dedim ve Cem'den evrakları aldım. Hala atmakla atamamak arasındaydım.
Alp'e kaygılı bir şekilde baktım. Oda bana kendinden emin bir bir şekilde baktı ama neden? Hiç bir şey söylemiyordu? Kim bilir aklından neler geçiyor?
Kafamı hızlı bir şekilde iki yana sallayıp belgelere baktım okuyormuş gibi yaptım ama aslında okumuyordum. Hala düşünüyordum ve sonunda imzayı attım. İmzayı atar atmaz bir ses duydum bu ses Alp'ın sesiydi.

—Madem imzayı attınız o zaman geç kalma nedeninizi öğrenebilir miyim?

Tam cevap verecektim ki Cem sözümü kesti.

—Ne gerek var Alp kaybettin işte 2 yıl sonra şansını tekrar denersin.
—Cem neden bu kadar sinirlendin?

Diye sordum ona.

—Böyle sorularla seni meşgul ediyor o yüzden.
—Bırakta buna Ahu karar versin değil mi Ahu? Hem bence devamını bilmek istersin.

Bana bakarak konuştu bende ona baktım sonra Cem'e baktım Alp'ın ne yapmaya çalıştığını merak ediyordum doğrusu, o yüzden her ne yapmaya çalışıyorsa bunu yapmasına izin verdim ve şöyle konuştum.

—Alp doğru söylüyor Cem, bırakta buna ben karar vereyim.

Dedim, ve tekrar Alp'e baktım ve şöyle dedim.

—Devam et.
—Buraya neden geç geldiğinizi biliyorum.
—Nasıl yani anlayamadım?
—Şöyle evinizde bir ceset bulunduğunu biliyorum.
—Nerden biliyorsunuz?

Cem'e bakarak gülümsemeye başladı. Neden Cem'e bakıyordu? Yoksa ona Cem'mi söylemişti?

—Yoksa Cem'mi size söyledi.
—Evet

İnanamıyorum, Cem nasıl söyler tamda ona biraz ısınmaya başlarken benim özel hayatımı nasıl anlatır. Ona olan bakış açım artık çok değişti.
Eskiden sadece birbirimize gıcık olur ve laf sokardık ama yine de birbirimize az da olsa güvenirdik ve neredeyse her şeyimizi bilirdik ama artık onunla eskisi gibi olamayız.

—Cem duyduklarım doğru mu?
—Ahu önce bi dinle istersen?

Sandalyeden hızla kalktım ve sesimi biraz yükseltim.

—Nasıl söylersin? Sana inanamıyorum gerçekten.
—İmza atmamı çok istiyordun  değil mi? Al işte attım ama...

Masaya yaklaştım önce Alp'e baktım sandalyede oturmuş öylece bizi izliyordu. Nasıl öyle sakin olabiliyordu? Sonuçta kaybetmişti.
Sonrada Cem'e baktım benim ne yapacağımı merakla izliyordu.
Masadaki evrakları alıp yırttım.

—Ahu çok fazla tepki vermiyor musun?
—Fazla tepki mi veriyorum? Sabah uyandığımda yatağımın yanında bir ölü vardı Cem, bir ölü vardı.

Artık bağırarak konuşmaya başlamıştım.

—Ve polisler benden şüpheleniyorlar. Üstelik sadece polis değil Cansu bile benim katil olduğumu düşündü. İnanabiliyor musun?

—Seni anlıyorum özür dilerim tamam mı? Hadi sakinleş biraz.

Alp'e dönüp şöyle dedim;

—Ve sen neden imzayı atmadan önce her şeyi söylemedin.
—Çünkü başıma dert olacaktın. Önümde  hep bir engel.
—Demek beni rakip olarak görüyorsun.
—Artık değil.

Ona anlamsız bir şekilde bakış attım, ve oda lafına şöyle devam etti;

—Resmî bir belgeyi yok etmek suçtur.

Hiç kımıldamadım bile sadece ona baktım. Ellerimi yumruk yapıp sıktım. Hiç bir şey demedim. Arkamı dönüp gidecekken"Hepinizden nefret ediyorum" dedim. Cem arkadan bana seslendi;

—Seni şikayet etmeyeceğim Ahu böyle davranmana gerek yok.
—Ama ben edebilirim.

Dedi Alp, ona döndüm ve şöyle dedim;

—Git nereye şikayet ediyorsan et umrumda değil.

Telefonum çaldı, arayan Cansu'ydu telefonu açtım.
Efendim Cansu... uzatma söyle hadi... annem mi...?

katil kimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin