Yankı... onu
Bir ses yankılanıyordu etrafta. Tanıdık bir ses.
Gözlerimi araladığımda bütün vücudum uyuşmaya başladı. Etrafa baktığım sırada net bir şekilde göremiyordum. Önümde bir yüz vardı önce tanıdık gelse bile bir türlü çıkaramıyordum. Buraya neden geldiğime ve neden burada olduğuma dair en ufak fikrim yoktu.
-Ne oldu sana iyi misin? Hadi kalk hastaneye gidelim eğer istemezsen hastane yerine gidebileceğimiz başka yerlerde var.
Ayağa kalkmam için yardım ettiğinde başım dönmeye başladı ve bir iki adım geriye gidince aceleyle düşmemi engelleyerek kolumdan tuttu. Teşekkür etmem gerekse bile bu adamı tanımıyordum. Bu yüzden geri çekildim ama bu sefer ayağım bi taşa takılınca yere düştüm. Görüşüm hala bulanık, başım ağrıyor ve doğru düzgün yürüyemiyordum bile. Hiç bir şey hatırlayamamak beni sinir ediyordu. Neden hatırlamıyordum ki?
Elini uzatan adama bakınca yardım etmesine izin vermeden kendim kalktım yerden. Nihayet net görmeye başlamıştım ama başım ağrıyor ve hala bir şey hatırlamıyordum. En son kendi evimde, kendi yatağımda uyuyordum ve bir anda kendimi burada buldum. Babamla dolaştığımız, eğlendiğimiz ve köpeğimi de getirdiğim yerdeydim. Buraya ara sıra gelir vakit geçirirdik. Bazı günler küçük bir kulübede kalır geceleri orada geçirirdik. Ta ki öldüğü güne kadar ona verdiğim haplarla. Bu tamamen benim suçum çünkü ben verdim ona, daha dikkatli olmalıydım eminim ki biri o ilaçları başka bir şeyle değiştirmişti ama kim ve neden? Babamın bir polis olması onun düşmanlarınında fazla olduğu anlamına geliyordu nihayetinde.
-Hadi inat yapmayı bırak.
Onu takmadım. Umursamadım. Tepede duran güneş o kadar parlıyordu ki gözümü kısmak zorunda kalıyordum. Sanki beni cezalandırıyormuş gibi, bu kış gününde ekstra sıcak ve parlak olmuştu.
Onu umursamadığımı gören adam kendinden emin bir şekilde bana yaklaşıp vücudumu kavradıktan sonra beni kucağına aldı. Hiç karşılaşmamış olmamıza rağmen hem korkuyordum doğal olarak, hem de bundan keyif alıyordum, neden? Tamamen karmaşık duygular içerisindeydim.
Böyle bir anda dejavu yaşadığıma inanamıyorum. Aynı yerde, aynı şekilde. Tıpatıp aynı şeyler.
-Beni bırak yoksa..
-Yoksa ne?Az önceki cümlem tamamen panikle söylenmiş olsa da şimdi ki söyleyeceğim şeyi tam olarak korksun diye soğuk, sert ve kayıtsızca demiştim. Herhalde benim daha kim olduğumdan haberi bile yoktur. Beni bırakmazsa yakın zamanda bunu öğrenmiş olur.
-Yoksa senin bir daha asla dışarı yüzü görmene müsaade etmem. Herhalde daha beni tanımıyorsun. Eğer istersem senin bütün hayatını araştırıp en az 20 yıl hapiste kalmanı sağlarım. Ayrıca şu anda yaptığın şeyi saymıyorum bile. Taciz mi desem yoksa adam kaçırma mı?
-Çok konuşuyorsun.
-Ne kadar konuşacağım konusunda yorum yapma hakkın olduğunu kim söyledi?!Derin bir nefes alınca yürümeye başladı. Kurtulmaya, inmeye ya da en azından düşmeye çabalıyordum ama olmuyordu beni o kadar sıkı tutmuyordu ama kendimi kurtaramıyordum bu adamdan. Güneş yüzüme vurduğu için gözlerim kamaşıyordu, aynı zamanda onun beyaz tenine yansıyordu. Bu sayede onun yakışıklı yüzünün farkına varmıştım. Çene yapısı, elmacık kemikleri o kadar mükemmel ki ama bu benim kurtulmama bir fayda sağlamıyordu. Sadece dikkatimi dağıtıyordu.
-Daha önce de böyle olmuştu bu yüzden boşuna uğraşıyorsun.
-Daha önce mi? Beni tanıyor musun? Seni ilk defa görüyorum.Kafam karışmıştı. Nasıl yani, az önce yaşadığım şey bir dejavu değil miydi? Ama ben hiç tanımıyordum ve hiç görmemiştim. Bu nasıl olabilir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
katil kim
Gizem / GerilimRüyalar ve gerçek dünya birbiriyle ilişkili midir? İşte bir kız bunu anlamaya başlar ve korkuyu, dehşeti, aşkı ve ihaneti bir arada yaşar. Ölümlerin önlenmesi gerek ama nasıl? Birinin yaşaması için başka birinin ölmesi gerek.