Maledictus libır

29 7 37
                                    

Artık eve gelmiştik ama bir türlü aklımdan çıkaramadığım o kıza ne olduğunu ya da nereye gittiğini çok merak ediyordum. O kız öldüğü zaman ailesine ne olcaktı. Kızın iyi olup olmadığını öğrenmek için telefonu elime alacaktım ki annem durdurdu beni.

—O kızı arayacaksın değil mi?
—İyi olup olmadığını öğrenmem lazım.
—Ee arayınca ne diyeceksin peki, sen öleceksin ama ölüp ölmediğini öğrenmek için mi aradım diyeceksin.

Aslında annem doğruyu söylüyordu. Ona öyle söyleyemezdim ama iş bahanesiyle arayabilirdim onu.

—Ona şirkette yeni bir iş vermem gerekiyordu onun için arayabilirim. Böylece iyi olduğunu anlarım.
—Ona iş mi verdin kızım, zaten ölecek. Neden böyle bir şey yaptın?
—En azından ölmeden önce biraz mutlu olmasını istedim Suna.

Kızın hasta annesi okuyan kardeşi ve baş belası bir babası var ölmeden önce biraz mutlu olması onunda hakkı şimdi muhtemelen eve yakaladığı fırsatı mutlu bir heyecanla annesine ve kardeşine anlatacaktı. Küçük kardeşi eminim çok mutlu olacaktır.

—Kızım anlamıyorsun onlara daha büyük bir acı verdin şimdi ne olacak bi düşünsene kız daha fazla para kazanabileceğinin sevinciyle eve gidip olanları anlatacak ama yarın ölüp gidecek ve annesine kardeşine anlattığı onca şey onca umut hepsi boşa gidecek. Onlar ise hayal kırıklığına uğrayacak.

Böyle deyince düşüncelerim dağıldı sadece kıza değil hasta yatakta yatan ve iyileşeceğini zanneden annenin okumak için yeniden umutları doğan kardeşinin, ailenin sonu gelecek. Aslı'nın ölmesiyle beraber sadece Aslı değil sevinçleri, umutları, mutlulukları beraberinde ölüp gidicek.
Annem tekrar konuşmaya devam etti;

—Seni anlıyorum kızım ama rüyanda gördüğün herkese yardım edemezsin belkide ettiğin yardımlar onlar için birer kötülük olabilir.

Anladığım tek bir şey vardı artık kimseye yardım etmeyeceğim ama buna engel olabilir miydim? Herkes gözümün önünde teker teker ölürken bunu başarabilir miydim? Bunun acısını kaldırabilir miydim?

—Yapmaya çalışıcam Suna
—Yapmaya çalışma kızım bunu yap kimseye yardım edemezsin.

Gözlerimi devirip onun yanından ayrıldım. Merdivenlerden çıkarak doğruca odama gittim valizlerimin dolaba yerleştirildiğini gördüm. Cansu'nun yaptığına eminim bununla uğraşmak zorunda kalmadığım için rahatlayıp gidip yatağın önündeki siyah koltuğa oturdum. Tam gözlerimi kapatıp biraz dinlenecektim ki kitabında valizimin içinde olduğunu hatırladım. Acaba Cansu görmüş olabilir miydi? Ya görmüşse? Bunun endişesiyle hemen gidip valizimi açtım kitap yoktu.
O olmadan hiç bir bilgiye sahip olamazdım onun sayesinde bu lanetle ilgili daha fazla şey öğrenebilirdim. Ama kitap yoktu kaybolmuştu hiçbir yerde yoktu. Bir hışımla kalkıp hızlı hızlı çekmecelerime baktım, banyoya, gardrobuma bile girip baktım yoktu. En son yatağın altına baktım ama oradada yoktu.

Hemen Cansu'nun odasına gittim ama Cansu odasında yoktu. Merdivenden aşağı inip mutfağa gittiğimde  masada oturmuş çikolata yiyordu. Her zaman yaptığı gibi her ısırığının tadını çıkara çıkara yiyordu. Çikolatadan haz alıyor aynı zamanda dudaklarını ısırıyordu. Daha fazla vakit kaybetmeden yanındaki sandalyeye oturdum. Cansu bana ne oldu der gibi bir bakış attı.

—Cansu valizimdeki kıyafetleri gardrobuma sen yerleştirdin değil mi?
—Evet ama neden böyle bir soru sordun ki yoksa yanlış mı yerleştirdim?
—Hayır ama bir kitap vardı onu hiç görmedin mi?
—Şu eski kitabımı diyorsun? Biraz garip bir kitaptı.
—Evet işte nereye koydun onu.
—Yatağın baş ucundaki komodine koydum oraya baktın mı?
—Evet her yere baktım ama yoktu onu oraya koyduğundan emin misin?
—Eminin. İstersen gidip tekrar bakalım.
—Ben baktım zaten hiç bir yerde yoktu.
—Senin eşyaları aramakta ne kadar kötü olduğunu ikimizde biliyoruz Ahu.

katil kimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin