-Nerede peki o pislik?!
-Aslında o kişi tam olarak bu evde.Kim olduğunu düşünmeye dahi gerek yok. Şaşırmamıştım, artık ondan her şeyi bekliyordum. Gerçi şaşırmamış olmam üzülmeme engel değildi. 'Onu öldürmek için bir sebep daha.' Ne kadar uğraşsamda yollarım hep arkadaşım, eski dostum ve ailemde bitiyordu. Bu karanlık yol, soğuk ve yalnız yol hep Cansu'ya çıkıyordu. Duyduklarım karşısında yüzümde en ufak bir mimik kıpırtısı göstermeden arabaya binmekten vazgeçip evin yolunu tuttum ama annem izin vermeyip beni kolumdan tuttu.
-Sana güveniyorum dedim bu kadar mı yani?!
-Ama babamın katili bunca zaman oymuş. Nasıl oturmamı ve sakin kalmamı beklersin?!
-Senden zaten oturmanı beklemiyorum. Senden beklediğim şey onu öldürmen.İşte tüm benliğimle bana ters düşen o cümle... O kelime... Yıllar boyu ailem olarak benimsedeğim kişiyi, bana en zor zamanlarımda büyük bir samimiyetle destek çıkmış kişiyi öldürmek. Aslında gördüğüm, sandığım o samimiyetten daha fazlası vardı. Peki fazla olan o şey iyi mi yoksa kötü mü?
Hayır hayatımda böyle şüphelere yer yok, olamamalı da zaten.
-Onu öylece öldüreyim mi yani bunumu bekliyorsun? Benim katil olmamı mı istiyorsun?
Zaten ilk rüyadan beri insanların ölümüne benim sebep olup olmadığımı sürekli düşünüp duruyorum. Sırf bu yüzden içim içimi yiyordu. Şimdi gidip Cansu'yu öldürsem gerçekten buna sebep olan kişi olurdum. Hem katil olursam sadece kendimden bir parçayı eksiltmiş olmam, aynı zamanda geleceğimi ve kariyerimi mahvetmiş olurum. Hapse girmek, sabıkalı olmak benim için tamamen kâbustan başka bir şey değildi.
-Senin katil olmanı istemiyorum ama buna mecbursun eğer öldürmeyeceksen rüyalara ve insanların ölümüne katlanman gerek. Ayrıca Alp'ten ayrı kalabilecek misin?
-Başka bir yolu olmalı?
-Yok. Başka bir yol yok. Bunu yapmak zorundasın.
-Hayır anne ben kimseyi öldürmeyeceğim. Eğer beni hala seviyorsan başka bir yol bul!.Sonrada arabanın sol tarafına geçip kapıyı açtım, içine oturup kapımı sert bir şekilde kapattım ve gaza bastım. Yan aynalardan anneme baktığımda eve girmişti bile nasıl bu kadar hızlı girdiğini düşünüp cevap olarak başka bir yol bulmak için acele ettiğini buldum.
Gaza bastıkça basıyordum araba gittikçe hızlanıyordu öyle ki yolda geçen kediye çarpacaktım neredeyse. Âni bir fren yapıp çarpmaktan son anda kurtuldum. Kafam o kadar karışık ki ne düşündüğümü bilmiyordum. Adeta bir savaş içindeydim.
Tekrar ilerleyip yola koyulmaya başladım. Karanlık bir yola, zaten hep karanlık bir yolda değilmiyim. Bu sefer eskisi gibi hızlanmadım ama sanırım babam gibi bende zayıflamaya başlıyordum.
Telefonum çaldığında almak için yan tarafa biraz uzandım ve sonunda almayı başarınca cevap verdim.
-Efendim.
-Bugün şirkete daha önce anlaştığımız ortak gelecek.Arayan kişi Cem'di. İçim biraz rahatlasada asla aydınlık olmayacaktı. Hep karanlık bir dünyada hapis biri olarak kalacaktım. Eminim Cem'in bahsettiği şu önemli ortak benim rüyamda gördüğüm kişiydi. Çünkü onun hakkında bildiğim tek şey Emrah Karabağ olan ismi ve soyismiydi. Belki bu sefer, diye geçirdim içimden, bu sefer ölmez dedim. Ama yanılıyordum oda diğerleri gibi karanlığa hapsolacaktı.
-Anladım
-Sen iyi misin?
-Sana ne! Sürekli iyi misin diye soracakmısın bana? Zaten iyi olmasam anlıyorsun sormanın ne manası var. Sen en iyisi, ben iyi olmadığım veya sinirli olduğum zamanlar bana ne iyi misin de, ne de hakkımda soru sor.
-Birileri ters tarafından kalkmış. Anlaşıldı soru yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
katil kim
Mystery / ThrillerRüyalar ve gerçek dünya birbiriyle ilişkili midir? İşte bir kız bunu anlamaya başlar ve korkuyu, dehşeti, aşkı ve ihaneti bir arada yaşar. Ölümlerin önlenmesi gerek ama nasıl? Birinin yaşaması için başka birinin ölmesi gerek.