Merhaba arkadaşlar,
Çıtır mı çıtır, taze mi taze yeni hikayemden herkesi sevgiyle kucaklıyorum. Bilenler bilir ki fantastik yazma aşkım çok büyüktür. Bu kitapta da maceradan maceraya koşacak, diyardan diyara atlayacağız.
Sizden istediğim hikaye bölümlerini okuduktan sonra beğenmeniz, yorumlara eleştiri ve fikirlerinizi sıralamanız. Her okuyucum benim için altın değerindedir.
Başlama tarihinizi buraya bırakabilirsiniz. 🖋
İyi okumalar 💜🔮
NOT: İZİNSİZ REKLAM YAPAN KİŞİLERİN YORUMUNU SİLİYORUM.
1.Bölüm
Mutfağın içini sıcacık yapan şöminenin çıtırtısı, beni mutlu eden ufak şeylerdendi. Sebzeleri doğrarken üzerinde kaynayan büyük siyah kazanın içinden gelen nefis kokular, büyükannemin maharetini gösterir; teyzem Dina'nın sevgisini katarak yaptığı hamur işleri küçük restoranımızın, lezzetli tatlarından bazılarını oluştururdu.
Her akşam pişirdiğimiz balıkları ve etleri insanlara sunmak, hayattaki en sevdiğim şeydi. Yaptığım turtaların insanların yüzünde ufak tebessüme sebep olmak, yarattığım yeni yemeklerle koca koca adamları şaşkınlığa uğratmak bana inanılmaz zevk veriyor, her gün bu işi yaptığım için Tanrılara sevgilerimi yollardım.
O gün sarımsakları ezerken de aklımdan aynı düşünceleri geçiriyordum. Uzak ülkelerden birinden duyduğum aromaları tariflerden deneyecek, müşterilerimize baharatlarla pişmiş ördekli pilav yedirecektim.
Eğer tarif tutarsa, yemeği iyi bir fiyattan müşteriye sunabilir; yemeğe kendi adımı bile verebilirdim.
Küçük bir mırıltıyla öğrendiğim bir şarkıya eşlik ederken hem sarımsaklarımı eziyor, hem de sosun pişip pişmediğini anlamak için ocaktaki tavaya bakıyordum.
İşime öyle dalmıştım ki teyzem Dina'nın, "Bu akşam restoran epey kalabalık!" dediğini dahi zor işitebildim. "Bu akşam en kazançlı günümüz olursa, şaşırmam."
Büyükannem kırışıklıklarını daha da derinleştiren bir gülümsemeyle, "Hepsi Siena'nın marifeti!" dedi. "Yaptığı her yemek fazlasıyla ses getiriyor. Bu işlere doğuştan bir becerisi var."
Mahcup bir ifadeyle gülümsediğimde, "Abartıyorsun büyükanne." diye cevap verdim. "Ben yokken de burası çok iyi bir restorandı. Büyükbabam burayı ilk kez açtığında, bir sandalye bile boş kalmaz, sokakta kuyruk olurmuş. Bunu bana sen anlatmıştın. Unuttun mu?"
Büyükannem ateşin üzerindeki büyük çorba kazanını karıştırırken bir yönünü bana ve elinde boş tabaklarla bekleyen teyzeme çevirmişti. Üzerinde görmeye alışık olduğum kahverengi elbisesi, onun üzerinde de yemeklerin lekeleriyle süslenmiş beyaz önlüğü duruyordu. Önlüğün tek tarafına astığı bezini ise yemekleri ocaktan almak için kullanırdı.
"Söylediğim şeyler elbette doğru. Büyükbaban bu şehrin gördüğü en iyi aşçılardan biriydi. Başkentte, saray mutfağında eğitim aldığı için yaptığı yemekleri buradaki kişilerin yemekleriyle kıyaslanamazdı."
"Bak, sana söylemiştim. Büyükbabamdan beri bu restoran, şehrin en beğenilen yerleri arasında diye..."
Teyzem başını iki yana salladığında, "Hayır, Siena." diye itiraz etti. "Babam gerçekten iyi bir aşçıydı fakat sen onun ününün de önüne geçmeye başladın. Seninle aynı tarifleri yapmamıza rağmen, mısır çorban bile çok daha lezzetli oluyor."
"Beni utandırıyorsunuz." dediğimde hazırlamış olduğum sosa, ezdiğim sarımsakları ekliyordum.
Teyzem ve büyükannem kıkırdamakla yetinirken, teyzem büyükannemin tabaklara bölüştürdüğü çorbaları tepsiye dizdi ve servis etmek için mutfaktan ayrıldı. Ördeğin piştiği fırına yöneldiğimde yemeğimi servis etmek için ben de hazırdım. Üzerini sosa buladıktan sonra pilavla servis edecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyüler Kraliçesi (Bitti)
FantasiaUnutulmuş bir diyardan yazılan masallarla büyümüştüm. Tanrıların lanetlediği, uğursuz kimselerin kol gezdiği o yer aslında benim evimdi. Ancak yalnız olmadığımı da biliyordum. Aldığım her nefeste, gördüğüm her yerde sadece onunla olacaktım.