29.Bölüm 💜 Unutulmuş

7.5K 805 80
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar! 🔮💜

NOT: YENİ BÖLÜMÜ YETERLİ BEĞENİ VE OKUNMA SAYISI OLMADAN YAYINLAMIYORUM.

29.Bölüm

Kaiden'ın ailesinin evi, üç katı bulunan bahçeli bir evdi. Aheron'un çam ormanlarından birinin içerisine inşa edilmiş olan evin avlusu su, fışkırtan bir melek heykeline açılıyor, heykelin ardına sere serpe uzanmış koyu çimler ise taş duvarların ardındaki kadife renkli ormanla bütünleşiyordu.

Kaiden konsey toplantıları için evden dışarı adımını attığında, Edna ve Gail ile vakit geçirmek, sanki kendi ailemle vakit geçirmek gibiydi.

Bana evin çevresinde, uzaklara doğru uzanan ormanı gezdirmişler, Aheron şehrinin büyüleyici manzarasına kadar her yeri göstermişlerdi. Erebus'un orman yağmurlarıyla kaplı dağlık arazisinin yanında Aheron'un kuru çayırları bana biraz olsun evimi hatırlatıyordu. 

Ancak kendi evimden görünen deniz manzarasını, Gölge Diyarının önemli şehirlerinde bulmak mümkün değildi. İki kıtanın her bir tarafını saran devasa okyanusa rağmen, büyücü ve cadılar denizden olabildiğince uzak durmaya özen gösteriyorlardı.

İblis dünyasından gelen yaratıklara karşı korktukları için şehirler, kıyıdan kilometrelerce uzaklıktaki arazilere kurulmuştu. Bu yüzden burada herhangi bir deniz manzarasıyla karşılaşmak, pek olası değildi.

Bütün gün Gail ve  Edna ile vakit geçirdiğim için kafam biraz olsun dağılabilmişti. Nicoletta konusunu bir kenara bırakmış, bu huzur dolu aile ortamını kucaklamaya başlamıştım. Fakat saat geç olmaya başladığında, uyuma vakti bile yavaş yavaş geçerken Kaiden henüz eve dönmediği için buruk hissetmeye başlamıştım.

Uyumadan evvel onu birazcık görmek istiyor, en azından iyi uykular dilemek istiyordum. Fakat sabahın ilk ışıklarından öğlen vaktine dönmeye başladığımızda artık bekleyemeyecek kadar bitkin düşmüştüm.

Edna çoktan uyuduğu için Gail'e iyi uykular dileyerek, bana verdikleri odaya çıkmıştım. Üstümdeki çıkarıp geceliğimi giydiğimde bugünün kehanet görüsü için son gün olduğunu hatırlamıştım.

Dudaklarımı ısırarak çantamdan orta boylardaki not defterimi çıkardım ve komodinin üzerindeki boş yere bıraktım. Derin nefesler alarak, göreceğim kehanetin güzel şeyler getirmesini isterken aynı zamanda heyecanlı hissediyordum.

Kim bilir belki büyük bir aşçı olduğumu görecek ya da kendimi evleneceğim adamın kollarında bulacaktım. Belki kehanet ikisini birden kapsayacak hem mutlu bir evliliğe kavuşmanın, hem de başarılı bir kariyerin izlerini bulacaktım.

Yorganın altına girdiğimde et yemeyi de hayal ediyordum. Son bir aydır ağzıma tavuk bile koymadığım için, et yemeklerini fena halde özlemiştim. Eğer bir gün yeniden kehanet diyetine gireceksem, aradan en az bir beş yıl geçmesi gerekecekti.

💜💜💜

Görebildiğim her yer alabildiğine çöldü. Kızıl, sarı kumların oradan oraya savrulduğu; dağların, tepelerin bile sıcak kumlardan meydana geldiği büyük bir çöl... En tepeye kadar çıkmış kızgın güneş, etraf yeterince sıcak değilmiş gibi havayı daha da kavurucu bir hale getiriyor, herhangi bir su birikintisi görmek için gözlerimle etrafı ümitsizce tarıyordum.

Dudaklarımda çatlaklar meydana gelmişti. Sıcak havadan olsa gerek dudaklarım tamamen kurumuş, başımı korumak için açık kahverengi bir şal takmıştım.

Yürüdüğümde havalanan uzun elbisemin şalımla aynı renk olan uçları kumlara dokunuyor ter bedenimden buharlaşarak havaya karışıyor gibiydi.

Büyüler Kraliçesi (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin