Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar! 🔮💜
NOT: YETERLİ BEĞENİ VE OKUNMA SAYISI GELMEDEN BÖLÜM YAYINLAMIYORUM.
26.Bölüm
Okula döndüğümde Kaiden teklifimi reddettiği için biraz buruk hissediyordum. Dedikoduların aksine, onunla arkadaş olduğumu insanlara göstermek istemiştim. Geçen gün Nicoletta geldiğinde yaptığım densizliği telafi edebilecektim. En azından o gün şölene gitmek için iyi bir nedenim olacaktı.
Dolaptan geçen gün Edna ile beraber seçtiğim kıyafeti çıkardım. Ay Şölenine yakın bir zamanda aldığım için çok fazla seçeneğim olmamış, ben de korsan kadın olarak gelmeye karar vermiştim.
Başıma eskitilmiş, kahverengi bir şapka geçirmiştim. Şapkanın yeşil ve kırmızı tüyleri, tam orta noktasında ise beyaz bir kuru kafa figürü işlenmişti. Beyaz içliğimin üzerine, kırmızı ve siyahtan oluşan güzel bir elbise geçirmiş, ayaklarıma uzun çizmeler giymiştim. Gözüme ise tek gözümü kapatan korsan bandı takmıştım. Ancak ilerleyen saatlerde çıkaracağımdan emindim.
Nemlendirdiğim saçlarımı omzumun tek tarafına bırakacak şekilde örmüş, elbisemle uyumlu kırmızı bir ruj sürmüştüm. Bugün diğer günlerin aksine gotik bir çekiciliğim vardı.
Hazırlanma sürecim bittiğinde Ay Şöleninin yapıldığı bahçeye yetişebilmek için adımlarımı hızlandırmıştım. April'ın kuaförüne bile Kaiden'a gittiğim için geç kalmış, neyse ki Bayan Edna saçımı April'ın kuaförü yerine yapıvermişti.
April beni bulduğu yerde öldürecekti. Ancak Edna ile vakit geçirmek, tanımadığım bir kuaförde olmaktan kat ve kat daha iyiydi.
Ay Şöleninin yapıldığı yere, buğulu, beyaz ışıkların kapladığı yol sayesinde gidilebiliyordu. Her bir yarım metrede asılı olan küre şeklindeki toplardan yansıyan bu ışıklarda, sanki başka bir döneme geçiliyormuş gibi bir his yaratıyordu.
Çizmelerimin tıkırtısına, şölene yetişmeye çalışan diğer kimselerin sesi karışıyordu. Uzun kulaklı bir elften, sivri dişli vampire kadar çeşitli kılığa bürünmüş kişileri dikkatle incelerken, çoğu kişinin kolunda bir de kavalyesinin olması dikkat çekiyordu.
Eğer bu diyarda yeni olmasaydım, dert edebileceğim bir mesele olabilirdi. Fakat tanıdığım kişiler bir elin parmağını geçmediği için çok umursayamıyordum. Onun yerine yeni şeyleri keşfeden bir çocuğun heyecanıyla etrafı inceliyordum.
Yüksek müzik gürültüsüyle yaklaştıkça, on kişinin rahatça geçebileceği kemerli kapıyı seçebildim. Kemerin etrafına mor çiçekli sarmaşıklar dolanmış, Bayan Carmen ile Bayan Brook gelen kişileri ejderha kostümleriyle karşılıyordu.
"Hoş geldin, Siena!" dedi Bayan Carmen. "Umarım yılın mucizevi olaylarla geçer."
"Hoş buldum. Teşekkür ederim iyi niyetleriniz için..."
Bayan Brook ile de selamlaştıktan sonra kendimi müziğin kollarına bırakarak, dev aydınlatmaların sardığı bahçeye geçtim. Çeşitli kıyafetlerle boy gösteren kişiler etrafın rengarenk görünmesine neden oluyordu.
Gerçek cadı kukuletası kullanarak kendi kişiliğine bürünenler, simsiyah göz makyajlarıyla ürpertici duran kuru kafalar, prenses tacı takarak bugün diğerlerinden daha asil hisseden o güzel kızlar...
Grubumu bulmamı sağlayan April'ın devasa kraliçe arı kostümü olmuştu. Sarı ve siyah şeritlerle yapılmış elbisesi, başına taktığı sarı tacıyla April şüphesiz muhteşem görünüyordu. Eline siyah bir asa almış, dudağını da tıpkı asası gibi siyaha boyamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyüler Kraliçesi (Bitti)
FantasiUnutulmuş bir diyardan yazılan masallarla büyümüştüm. Tanrıların lanetlediği, uğursuz kimselerin kol gezdiği o yer aslında benim evimdi. Ancak yalnız olmadığımı da biliyordum. Aldığım her nefeste, gördüğüm her yerde sadece onunla olacaktım.