Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar! 🔮💜
16.Bölüm
"Garip olacak ama senden bir iyilik istemeye geldim." Gözlerini kıstığı için alaycı mı bakıyordu yoksa beni dinlemek mi istiyordu, emin olamıyordum. Ben ikinci seçeneğin olmasını umut ederek konuşmamı sürdürdüm. "Sana Jay'den bahsetmiştim. Sadece birkaç haftadır tanımama rağmen, kalbimde kıpırtılar oluşuyor. Fakat bugün aslında onun benim için aynı şeyi hissetmeyebileceğini fark ettim."
Derin bir nefes aldığımda, "Jay'in bana aşık olması için yardım edebilir misin?" diye sordum.
Kedinin bakışlarında gariplik vardı. Sanki bu dediğimin ne kadar delice olduğunu idrak etmemi, anlamak istiyordu. Birkaç saniye suskunluğun ardından ses çıkarmayınca, "Bir şey söylemeyecek misin?" diye sordum.
Ancak o öylece bakmaya devam ediyordu. Bir heykele dönüşmüş, hislerini kaybetmiş gibiydi. Kulaklarım uğulduyor, aslında neden böyle bir şey yaptığımı da bilmiyordum. Hafif bir baş dönmesi hissettiğimde birinin, birilerinin; "Siena!" diye seslendiğini işittim.
Seslenen kişinin Kaiden olup olmadığını anlamak isterken görüntü yavaş yavaş soldu ve ben sudan çıkmış bir balık gibi uykudan uyandım.
Terler içerisinde kaldığım yetmiyormuş gibi, bir de yatakhanenin salonunda uyuyakalmıştım. April başımda sabırsızca dikilirken, "Sen iyi misin?" diye sordu.
Başımı belli belirsiz sallarken, kuruyan dudaklarımı ıslatmak için hafifçe yaladım. "İyiyim, April." Güneş gözüme vurduğu için göz kapaklarımı tam olarak açamıyor, nefesimi ise gördüğüm rüyadan dolayı bir türlü düzene sokamıyordum.
Neden böyle bir rüya görmüştüm, anlamak imkansızdı. "Sen neden bu saatte ayaktasın?"
Neredeyse dört saat sonra dersler başlayacaktı ve April henüz uyumamış görünüyordu. April giydiği siyah botları çıkarırken, "Bütün gün işteydim." diye söylendi. "Yatmaya yeni gidiyorum."
"Umarım akşamki derse geç kalmazsın."
Başını salladığında, "Beni boş ver de sen neden burada uyuyakaldın? Yine her yerin tutulacak." dedi.
Göğsümdeki kalın kitabı kaldırdığımda, "Kitaplıkta seçtiğim bir kitabı uyurken uyuyakalmışım." diye cevap verdim.
"Eğer, sorun yine Glory ise onu uzaklaştırabilirim. Seni rahatsız etmez."
Omuz silktim. Glory'nin odada yaptığı tek şey, bütün gün pencereden dışarıyı izlemekti. Onun dışında ne cümle kuruyor, ne de başka bir şey yapıyordu. Bana dokunmadığı sürece, o pencerede yüzler yıl oturabilirdi.
"Hayır, Glory ile aramız iyi." Ayaklandığımda çıkardığım terlikleri geri giydim. Bir duş almak için banyoya yürüdüğümde, "Ben banyoya giriyorum." dedim.
"Tamam, ben de yatmaya gidiyorum."
"İyi uykular!"
"Teşekkür ederim. Sana da iyi uykular, Siena!"
Banyonun sarımtırak fayanslarıyla burun buruna geldiğimde, kapıyı arkamdan kilitledim. Terden dolayı ıslanan geceliğini çıkarırken, rüyamın saçmalığını düşünüyordum.
Birincisi, ben Jay'den sadece hoşlanıyordum. Bu, Kaiden'den yardım isteyebileceğim kadar büyük bir aşka evirilmemişti. İkincisi konu her ne olursa olsun, Kaiden'dan asla yardım istemezdim. Burnu kibirle kaplanmış o sinir bozucu büyücüden, ölüyor olsam su dahi istemezdim.
Cam kabine girdiğimde musluğu sıcak su tarafına çevirdiğimde, o kara kedinin dengemi bozduğunu düşünüyordum.
💜💜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyüler Kraliçesi (Bitti)
FantasiaUnutulmuş bir diyardan yazılan masallarla büyümüştüm. Tanrıların lanetlediği, uğursuz kimselerin kol gezdiği o yer aslında benim evimdi. Ancak yalnız olmadığımı da biliyordum. Aldığım her nefeste, gördüğüm her yerde sadece onunla olacaktım.