Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar! 🔮💜
NOT: YETERLİ BEĞENİ VE OKUNMA SAYISI GELMEDEN BÖLÜM GÜNCELLEMİYORUM.
33.Bölüm
Kışın geldiğini haber veren soğuk hava keskindi. Gökte toplanan pamuksu bulutlar, geceyi bile aydınlatıyor dağlardan gelen kesif rüzgar gri saçlarımın uçuşmasına neden oluyordu. Yünlü kazağıma iyice sarınırken, nefesim bir buhar olarak göğe karıştı.
"Sırada hangi dersin var?"
Yemekhaneden ayrıldığımızda soğuktan dolayı kızarmaya başlayan burnumu hafifçe çektim. Az önce yaşanan olaylardan sonra, kendimi kurşun yemiş bir asker kadar acı dolu hissediyordum.
"Tılsım dersim var."
Gail tatmin dolu bir sesle, "Güzel!" dedi. "Ders programımın seninle aynı olması için Bayan Carmen'e bir saat boyunca yalvardım. Çabamın sonuçsuz kalmamasına sevindim."
"Keşke okulunu benim için değiştirmeseydin." dediğimde Gail ile ders binasına doğru yürümeye başlamıştık.
"Neden ki?" dedi Gail.
"Birden bire arkadaş çevren değişti. Hocaları bile kanıksayabilirsin." dediğimde Gail aptalca konuşuyormuşum gibi bakıyordu.
"Öncelikle sevgili kız kardeşim, ben okulu seven inek tiplerden biri değilimdir. Yani isterse bütün hocalar gökten melek olarak insin benim için değişen bir şey olmaz. Okul iğrençtir, nokta!"
"Peki!"
"Daha sonra kardeşler, arkadaşlardan önce gelir. Sen buradayken ben başka okulda olamazdım."
"Beni daha tanımıyorsun ki!.. Belki de tanıdıkça benden nefret edeceksin."
Omuz silkti. "Bütün kardeşler az buçuk birbirinden nefret eder. Ama bu aralarındaki bağın gücünü değiştirmez."
Gülümsediğimde bugün gördüğüm muameleye rağmen içimi sıcacık eden birinin olması çok iyiydi. "Teşekkür ederim, Gail. Sen iyi birisin."
💜💜💜
Yatakhaneye döndüğümde baş ağrısıyla gelen büyük bir yorgunluk bütün bedenimi ele geçirmiş durumdaydı. Bay Alaunus'un verdiği iksirden kaynaklı olsa gerek, o zamandan beri kendimi çok da iyi hissetmiyordum.
Hele bir de boş yatakhaneyi gördüğümde, yere yığılmama ramak kalmıştı. Bonney ve April, kendilerine ait odalardan bütün eşyaları toplamış odanın renkli hali kasvetli bir boşlukla yer değiştirmişti.
April'e ait olan yatağın üzerindeki vişne çürüğü nevresim gitmiş, Bonney'nin kitapları tarihe karışmıştı. Tozlu bir boşluk pencereyi kirletirken kendimi hiç olmadığım kadar terk edilmiş ve yalnız görüyordum.
Ağlamaya yakın bir suratla kendi odama geçtiğimde, Glory her zamanki gibi pencerenin önünde sessizce dikiliyordu. Beni gördüğünde arkasını döndü ve alaylı bir sesle konuştu. "Hayalet görmüş gibisin!.. Ne bu hal?"
Ters ters baktım. "Evet, hayalet gördüm." Glory espri yapmışım gibi yüksek sesle kıkırdarken kendi yatağıma bir patates çuvalı gibi yığıldım. Hala April ve Bonney'nin bana arkasını çevirmesini kabullenemiyordum.
Onları tanıyalı daha iki ay olmuştu ancak ben ilk gün geldiğimde bana nazik davranan kızların, bu denli taraf değişmeleri karşısında resmen şoka uğramıştım.
"Cidden ne bu hal?" diye sordu Glory. "Yoksa yakışıklı çocuk seni terk mi etti?"
Ağlamaklı bir tonla, "April ve Bonney odalarını değiştirdiler." diye yanıt verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyüler Kraliçesi (Bitti)
FantastikUnutulmuş bir diyardan yazılan masallarla büyümüştüm. Tanrıların lanetlediği, uğursuz kimselerin kol gezdiği o yer aslında benim evimdi. Ancak yalnız olmadığımı da biliyordum. Aldığım her nefeste, gördüğüm her yerde sadece onunla olacaktım.