Karanlık ve kasvetli bir gece, eski bir malikane etrafında dolaşan sis bulutlarıyla kaplanmıştı. Rüzgar ürpertici bir şekilde eserken, malikanenin giriş kapısının önünde duran bir grup cesur korku araştırmacısı vardı.
Grup, malikanenin hikayesini duymuş ve bu lanetli mekanda paranormal aktiviteleri incelemek için bir araya gelmişti. Gözlerinde endişe ve merak karışımı olan bu cesur insanlar, içeri adım atmaya hazırlanıyordu.
Kapı yavaşça açıldı ve karanlık koridorlardan bir ürperti dalgası yayıldı. Ayak sesleri yankılandı ve merdivenlerden çıkan bir varlık belirdi. Korku araştırmacıları, bu görüntü karşısında ürperdi.
Varlık, donuk gözleri ve soluk cildiyle tüyler ürpertici bir şekilde gülmeye başladı. Onun karanlık varlığı, ormanda kaybolan ruhların acı dolu çığlıklarıyla doldu. Grup, bu korkunç varlığın karşısında çaresizdi.
Derin bir sessizlik aniden yırtıldı ve malikanenin tavanından inen asılı cesetlerle dolu bir oda ortaya çıktı. Grup üyeleri dehşet içinde geri çekildi. Korku araştırmacıları, hayatta kalmak için mücadele ederken, oda birdenbire kırmızı bir ışıkla aydınlandı.
Işıkla birlikte, kan izleriyle boyanmış duvarlarda yazılmış esrarengiz semboller belirdi. Bu semboller, karanlık bir ritüelin işaretiydi ve ortam daha da dehşet verici bir hal aldı. Grup, malikanenin içinde hapsolan karanlık güçlerle karşı karşıya olduğunu anladı.
Birdenbire, duvarlardan sızan bir gölge, grup üyelerinin etrafını sardı. Gölgelerin içinden çıkan korkunç yaratıklar, kana susamış gözleri ve iğrenç kahkahalarıyla insanları kovalamaya başladı. Grup, hayatta kalmak için birlikte savaşmak zorundaydı.
Koridorlar boyunca koşan grup üyeleri, karanlık odaların, dolambaçlı koridorların ve kapalı geçitlerin labirentinde çırpındı. Her adımda, korku ve ölümle yüzleşiyorlardı
