''Bu işimize yarar, kendini açık etmeye başladı bile.''Deniz'in hırsla bunları söylemesine karşın sanki bunu biz bulmuşuz gibi değil de katil önümüze sunmuş gibi hissediyordum.
Ateş ise hala şaşkındı. Bir süre gözleri ekranı taradı, ardından bize döndü.
''Hemen hasta ile görüşmemiz lazım. Yüzünü görmese bile en ufak bir detay yeterli olur bizim için. Ve neden ıskaladığını öğrenmiş oluruz.''
Herkes onaylarcasına başını sallarken söze atılıp atılmamak arasında kaldım. Ağzımı açıp bir şey diyeceğim sırada Ateş komutlar yağdırmaya başladı.
''Doruk ve Deniz. Siz gidip konuşun.''
Deniz iç çekti.
Anlamadığım bir şey vardı, ne zaman bir görev dağılımı olsa onun içinde mutlaka Deniz oluyordu ve Deniz hep itiraz ediyordu.
Ateş'in Deniz'e kendini geliştirmesi için bu kadar fırsat tanırken bana tanımamasına anlam veremiyordum. Deniz zekiydi, kabul ediyorum. Daha önce birçok davayı Deniz sayesinde çözmüştük hatta stajyerken bir zamanlar onun gibi hem zeki hem de başarılı bir polis olmayı istemiştim. Bir şekilde bende hayranlık uyandırıyordu. Hala başarılı ve zeki bir polis olduğunu düşünüyordum ama ona gelen fırsatları böyle geri tepmesi ve burnu havada tavrı yıllar içinde beni kendinden soğutmuştu.
Sürekli öne atılmak doğru olmayacağı için Ateş'e bir şey demedim fakat Deniz'e verilen görevlerin bana verilmesi için nelerimi vereceğimi tüm ekip çok iyi biliyordu. Ekibin en hırslısı olduğumu söylüyorlardı çoğu zaman. Nitekim Pamir de öyle düşünüyordu. Bana hırslı ve azimli olduğumu söylemişti ki bu, kendimi gerçekten başarılı bir polis gibi hissettirmişti.
''Deniz!''
Ateş'in bir anda bağırması ile bütün gözler ona çevrildi. Deniz'e doğru iyice yaklaşıp işaret parmağını kaldırarak konuşmaya başladı.
''Sana gereğinden fazla müsamaha gösteriyorum, kötüye kullanma. Gideceksiniz dediysem gideceksiniz!''
Deniz bir süre yeşil, şaşkın gözleriyle Ateş'in öfkeli yüzünü inceleyip başını ileri geri salladı.
''Güzel.''
Ateş de geriye çekilip yerine oturduğunda ortamın gerildiği hissediliyordu.
''Buz keseceğim şimdi, neydi o öyle.''
Doruk bana doğru fısıldayınca gülümsedim. Birkaç saniye sessizlikten sonra iyice kulağına eğildim.
''Ateş ve Deniz önceden tanışıyor mu? Yani karakol haricinde.''
Doruk omzunu kaldırıp indirdi.
''Balım ben de senden bir yıl kıdemliyim pek bir şey bilmiyorum, tek bildiğim ben geldiğimde de aralarındaki yüksek gerilim hissediliyordu. İkisinden veya müdür dışında bilen olduğunu sanmam.''
Bu beni daha da meraklandırmıştı. Yine de merakımı içime gömüp davaya odaklanmam gerekiyordu.
Doruk bana gülümseyerek yerinden kalktı ve hazırlanıp Deniz ile birlikte çıktılar. Deniz her zamanki gibi büyük adımlarıyla önden gidiyordu. En azından bu hareketi sadece bana yapmadığı için sevinmiştim.
Saatlerdir bakamadığım telefonuma baktım. Annem defalarca aramıştı. Şu dava geldiğinden beri aileme vakit ayıramamak beni üzüyordu.
Annem başından beri polis olmamı istemiyordu. Babam polisken bir operasyon sırasında şehit edildiği için hep içinde bizi kaybetme korkusu vardı. En azından abim gibi avukat olmamı istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Sokaklar
Action"Yıllardır polis teşkilatı olarak peşindeydik. Her işlediği suçta, her kurbanında, medyaya onun yüzünden yansıyan her haberde bir nefes kadar yakınındaydık. Bir şeytan gibi içimize sızmıştı. Bu profesyonel suçlunun kendime en yakın gördüğüm insanlar...