Deniz
Ağzımdan kısık bir küfür savurduğumda emniyete girmek için adım attım ancak içimden bir ses beni durdurdu. Daha az önce dediklerimden sonra emniyete hiçbir şey olmamış gibi giremezdim.
Ama söz konusu davaydı, kararsızdım.
Yine gururuma yenik düştüm ve emniyetten çıkıp hapishaneye gitmeye karar verdim ve arabama binip son süratle sürmeye başladım.
Arabanın hızını arttırdığımda dişlerimi sıktığımı yeni fark etmiştim. Ateş'in üstüne bir de şu örgüt lideri iyice canımı sıkmıştı.
Ellerim direksiyonu sıkıca kavradığında sınırı aştığımı fark ettim ayağımı yavaşça gazdan çektim.
Arabayı hapishanenin önünde durdurduğumda önünün kalabalık olduğunu gördüm. Gözlerimi açıp kapadım ve nefesimi vererek arabadan indim.
Hapishanenin önündeki askerler kalabalığı durdurmaya çalışırken insanlara çarpa çarpa öne geçtim ve askerlere polis kimliğimi gösterdim.
İçerisi tam bir cehennemdi. Hapishanedeki insanlar bağırıyor ve bazıları Ceylan'ın hak ettiğini, bazılarıysa örgüte kurban gittiği için üzüldüklerini haykırıyorlardı.
Kafamı çevirdiğimde Ceylan'ın siyah poşet içindeki cesedini gördüm ve içimin cız ettiğimi hissettim.
Kanlar içindeydi ve kalbinden tek bir bıçakla öldürülmüştü.
Daha önce çok ceset görmüştüm, üstelik şu an bir suçlunun cesedine bakıyordum. Öyleyse neden kötü hissediyordum?
''Vicdan azabı.''
Arkamdan bir ses duyduğumda dalgınlığıma geldiği için belimdeki silahı arkamdaki kişiye doğru kaldırdım.
''Sakin ol komiserim.'' dedi arkamdaki Yasmin ellerini kaldırarak.
Rahatlayarak nefes verdim ve silahı belime geri yerleştirip cesedi izlemeye devam ettim. Üzerindeki mavi gömlek kana bulanmıştı.
''Sorguda üzerine gittiğini duymuştum, bu yüzden vicdan azabı çekiyorsun.'' dedi Yasmin tam yanımda durarak. O da benimle birlikte cesedi izliyordu.
Sertçe yutkundum. ''Belki.'' dedim. ''Bu arada savcım, ne zamandan beri psikolojiyle ilgileniyorsunuz?''
Dudağının bir kenarı yukarı kıvrıldı. ''Savcım denmesinden hoşlanmam bu bir, ayrıca hem kendini suçlu hissedip hem de bunu fark eden insanlara ne zamandan beri laf sokuyorsunuz komiserim?''
Alayla gülümseyip başımı iki yana salladım. ''Komiserim denmesinden hoşlanmam savcım.'' dedim onu taklit ederek. Gözlerini devirdi.
''Peki komiserim.'' O da beni taklit ettiğinde alayla güldüm.
Belki de Yasmin haklıydı. Sorguda üzerine gittiğim için vicdan azabı çekiyordum ama ne yapabilirdim? O bir suçluydu ve onu konuşturmak için üzerine gitmem gerekiyordu. Sadece...önümde ölüsü dururken insanın kendini suçlu hissetmesi elinde değildi.
Bu örgüt herkesi harcıyordu. Kendi üyelerini bile. Üyelerini korumak yerine gözlerini bile kırpmadan onları harcıyordu. Ve o an emin oldum, örgüt üyelerinin hiçbir suçu yoktu. Onlar sadece adalet adı altında kandırılıyorlardı. Her şey örgüt lideri ile bağlantılıydı. Tüm emirleri örgüt lideri veriyordu.
Mesele ise kim olduğuydu.
Bizi birbirimizden şüphelendirecek kadar planlı ve tehlikeliydi her şey, öyleyse kimdi bu?
Düşünmek bile bana kafayı yedirirken Yasmin omzuma dokundu. Yine elim belimdeki silaha gittiğinde ''E yuh artık, vur beni istersen komiserim rahatlarsın.'' dedi gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Sokaklar
Action"Yıllardır polis teşkilatı olarak peşindeydik. Her işlediği suçta, her kurbanında, medyaya onun yüzünden yansıyan her haberde bir nefes kadar yakınındaydık. Bir şeytan gibi içimize sızmıştı. Bu profesyonel suçlunun kendime en yakın gördüğüm insanlar...