12. Bölüm 🔪

150 7 82
                                    

Bilgisayara yumruk atmamak kendimi zor tutuyordum. Birbirine kenetlediğim dişlerimi ağrımaya başlamıştı.

Doruk ise berbat durumdaydı, bağırıp çağırmıyordu ama içinde çığlıklar atıyordu sanki. Zangır zangır titriyordu ve kimse bir şey yapmıyordu.

''Ufacık bir çocuk ne gibi bir suç işlemiş olabilir? Ayrıca katil dünü nereden biliyor?'' dedim sessizliği bozarak.

''Hırsızlık yapmış.'' dedi Bekir bakışlarını titreyen Doruk'tan ayıramazken. ''Durumları çok kötüymüş, her gün ekmek çalıyormuş. Başka şeyler de çalmaya başlayınca arananlar listesine girmiş.''

''Kaç yaşında? Cezai ehliyeti var mı?''

Başını aşağı yukarı salladı. ''On beşi doldurur doldurmaz arama emri çıkartıldı.''

Elimi sinirle saçlarımdan geçirdim. Bu haksızlıktı. Bir şey demek için dudaklarımı araladığımda Doruk'un bakışları bana döndü. ''Sen miydin?''

Kaşlarımı çattım. ''Kim ben miydim?''

''Aptala yatma Deniz.'' sesi uzun zaman sonra alaydan uzaktı. ''Dün gece sadece üçümüz vardık, o aşağılık bunu nasıl bilebilir?''

Gözlerimde inanamaz bir ifade oluştu. ''Doruk...'' kaşlarımı çattım ''benden mi şüpheleniyorsun?''

Doruk ifadesizce gözlerime bakmaya devam etti. Dün uzun zaman sonra birilerine Poyraz Yazıcı'yı anlatmıştım ve onu anladıklarını düşünmüştüm. Dün gece Poyraz'a sarılmalarına izin vermiştim, onlara kendimi açmıştım ve kardeşim olarak görmüştüm. Şimdi ise benden şüpheleniyorlardı.

''Neden ben?'' diyebildim sadece. ''Bekir de oradaydı ama ondan bir an bile şüphelenmedin, neden ben?''

Ateş alayla güldü. ''Bekir'den şüphelenmek mi? Benim burada en güvendiğim insan, senin aksine.''

Yine bana iğnelerini batırmaya çalışıyordu, şu durumda bile. Hem böyle ağır bir iftiranın altında kalmak hem de kimsenin bana güvenmemesi canımı yakıyordu. Yine de Ateş'i duymazdan geldim.

''Neden Doruk? Dün gece size geçmişimi açtım, kendi geçmişimdeki yaralara rağmen sizin geçmişinizin yaralarını sarmaya çalıştım. Neden?''

''Sana güvenmiyorum.'' dedi net bir sesle, Doruk ilk defa böylesine acımasızca bakıyordu. ''Sarhoş olmasam sana hiçbir şeyimi anlatmazdım. Eğer karşımda Deniz değil, Poyraz olarak oturuyor olsan sana güvenirdim ama senin de dediğin gibi onu öldürdün.'' alayla güldü ''Zaten içindeki çocuğu öldüren bir adamdan nasıl merhamet beklenir ki?''

Söylediği her bir kelime kalbime ok gibi saplanırken alayla güldüm. ''Geçmişimi yüzüme vuracağını bilsem ben de anlatmazdım emin ol.'' aşağılarcasına baktım ''En azından abimi ben öldürmedim, benim yüzümden ölmedi. Senin kardeşinin aksine.''

Doruk ayağa kalkıp bana bir hamle yapacağı sırada Bekir onu zor tutuyordu. Doruk işaret parmağını bana kaldırdı, gözleri kıpkırmızıydı. ''Sen güvenilmez herifin tekisin! Değil katile geçmişimizi anlatıp bir örgüt üyesi olmak, katil bile olabilirsin!'' söylediği son cümle ile kan beynime sıçrarken öfkemi kontrol edemedim ve Doruk'un yüzüne sert bir tokat indirdim.

Ben de dahil hepimiz donakalmıştık çünkü ne yaptığımın yeni farkına varıyordum.

Ne cüretle bunu söyleyebilirdi? Katili bulmak için sürekli çalıştığımı, her kurbanında öfkelendiğimi, sorgularda kendimi kontrol edemeyecek kadar bu davayı önemsediğimi biliyordu. Nasıl beni böyle bir şeyle suçlardı?

''Deniz!''

Ateş'in uyarıcı sesiyle kendime geldim ve Doruk'a ondan iğrenir gibi bakıp emniyeti hızlı adımlarla terk ettim.

Kanlı SokaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin