Arabanın radyosundaki şarkının eşliğinde davayı düşünüyordum.
İnsanların canını bir oyunun parçası olarak görmeleri beni öfkelendirmişti. Düşünürken elimi istemsizce yumruk yapmış olmalıyım ki Pamir arada bir ellerime bakıyordu.
''Ne düşünüyorsun?'' dedi en sonunda. Hava iyice karardığı için arabanın farları yanmaya başladı.
''Davayı.'' dedim kucağımdaki ellerime bakarak.
''Ben de.'' dedi dürüstçe ve iç çekti. ''Eminim Deniz ve Ateş de aynı durumdadır ama İstanbul'a dönene kadar düşünmeyelim. Hatta...'' dedi ve radyodaki müziğin sesini iyice açtı. Güldüğümde arabanın camları da açıldı.
''Biraz keyfimize bakmayalım mı?'' dedi gülerek. Müzikten dolayı birbirimizi duyamadığımız için bağırıyorduk.
''Delisiniz siz savcım.'' dedim gülerek.
''En az sizin kadar komiserim.'' dedi ve göz kırptı. Dudaklarımda istemsizce bir tebessüm oluştu.
Camdan biraz sarktım ve yüzüme çarpan soğuk havaya kendimi teslim ettim. İyi geliyordu.
Pamir gülerek bir bana bir yola bakarken içeri girdim ve camı kapattım.
''Üşüdün mü?'' dedi. Sesi müzikten zar zor duyuluyordu.
Başımı ileri geri salladım. ''Biraz.''
Ayağını gazdan çekmedi fakat biraz yavaşladık ve üzerindeki kabanı çıkarıp omzuma yerleştirdi. Parfümü burnuma dolarken yanaklarım nedensizce kan topluyordu.
Birkaç saniye o şekilde kaldı ve gülümseyerek geri çekildi. Sertçe yutkundum.
Arabayı biraz daha hızlandırdığında o da yanındaki camı kapattı. Sadece üzerindeki siyah kazakla kalmıştı.
''Sen üşümeyecek misin?'' sesim düşündüğümden daha endişeli çıkmıştı. Dudakları iki yana kıvrıldı.
''Savcılar üşümez. Bilmiyor muydun?'' sesini zar zor duyduğumda müziği biraz kıstı.
Başımı gülerek iki yana salladım. ''Bilmiyordum.''
''Artık biliyorsun.'' dedi gülümseyerek. Ben de gülümsedim.
...
Saat kaç olmuştu ve neredeydik bilmiyordum ama yüzüme vuran sokak lambasının ışığıyla uyandım.
Gözlerimi kırpıştırıp etrafa bakındığımda sürücü koltuğunda bana gülümsüyordu. Biraz doğrulduğumda omzumdaki kaban düştü.
Kabanı almak üzere eğilmişken ''Ceylan'ı buraya aldırmışlar. Ateş ile Deniz de geldi. Sabah olmak üzere.''
Kaşlarımı kaldırdım. ''Ne zaman geldik.''
Kolundaki saate bakıp ela gözlerini kıstı. ''İki buçuk saat olmuş yaklaşık.''
Şaşkınlıkla gözlerimi açtım. ''Beni neden uyandırmadın?''
''Çok güzel uyuyordun, kıyamadım.'' dedi ve bakışlarını yere indirdi.
Sırf beni uyandırmaya kıyamadığı için iki buçuk saattir arabada uyanmamı mı bekliyordu?
Ela gözleri beni buldu ve birkaç saniye gözlerimde takılı kaldı, sonra bakışları tekrar aşağı indi. Tepkimi ölçmeye çalışıyor gibiydi.
Koluna dokunduğumda ela bakışları tekrar bana döndü ve gülümsedim. O da rahatlamış bir ifadeyle gülümsedi.
''Hadi inelim.'' dediğimde arabadan indi ve ben yanımdaki kapıyı açmak üzereyken benden önce davranarak kapıyı açtı. Ela gözleri adeta parlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Sokaklar
Action"Yıllardır polis teşkilatı olarak peşindeydik. Her işlediği suçta, her kurbanında, medyaya onun yüzünden yansıyan her haberde bir nefes kadar yakınındaydık. Bir şeytan gibi içimize sızmıştı. Bu profesyonel suçlunun kendime en yakın gördüğüm insanlar...