Kendimi sakinleştirmek için derin derin nefesler alırken dişlerim istemsizce birbirine kenetlenmişti.
Pamir'in kendinden çok önemsediği kariyerini mahvetmişti, Pamir'in hayatı olan kariyerini mahvetmişti. Hem psikolojik hem de fiziksel olarak ikimize de yaralar açmıştı.
Bedelini ödeyecekti, ödetecektim.
''Efsun? Orada mısın?''
Öfkeyle nefesimi verdim ve telefonu geri kulağıma koydum. ''Bir planınız var mı?''
Ateş esefle iç çekti. ''Yok.''
''Peki bir plan yapmayı düşünüyor musunuz yoksa elimiz kolumuz bağlı bekleyecek miyiz?'' sesim yüksek çıkmıştı ve içimdeki öfke git gide harlanıyordu.
''Öfkeli olmanı anlıyorum ama dinle, bizden karşı bir hamle bekliyorlar. Sinirle hareket edip karşı bir hamle yapmamızı bekliyorlar ve eminim verecekleri karşılık yıpratıcı olacak. Hele ki sizin yaşamanız bile mucizeyken ekibimden birinin daha canını tehlikeye atmak istemiyorum. Beni anlıyorsun değil mi Efsun?''
İç çektim. ''Ne yapacağız peki karşılıksız mı bırakacağız? İkimizin de hayatıyla oynadı, Pamir'in kariyerini mahvetti. Yaptıkları yanına mı kalsın Ateş?'' sesim sert çıkmıştı.
''Pamir'in kariyeri mi?''
Gafil avlanmıştım ve kendimi aptal gibi hissediyordum. Pamir'in durumunu kimseyle paylaşmayacaktım, özellikle emniyetle.
Gözlerimi sıkıca kapattım ve nasıl bir açıklama yapacağımı düşündüm.
''Yani, her ikimizin de. Sonuçta dava ile ilgilenemiyoruz uzaktan. Özellikle Pamir.''
''Pamir...''
Kaşlarımı çattım ve olayı anlamamla kaşlarım düz çizgi halini aldı. Neden Pamir diye hitap ettiğimi sorguluyordu, Pamir'in kariyerinin neden mahvolduğunu değil.
Sözde aile gibiydik ama davanın savcısına bile verdikleri değer bu kadardı.
''Aranızda bir şey vardı öyle değil mi? Daha ilk günlerde anlamıştım ama savcı yalanlayınca-''
''Aramızda bir şey yok.'' dedim dişlerimin arasından tane tane.
''Niye öyle hitap ettin öyleyse?''
İçimdeki sönmeyen öfke topu bu sefer Ateş için büyürken telefonumu tutmayan elimle yumruğumu sıktım.
''Kendisi öyle istedi. Aynı ekiptesiniz ama kendisine 'savcım' diye hitap edilmesinden hoşlanmadığını bile bilmiyorsunuz. Ama her şeye rağmen biz bir aileyiz, değil mi komiserim?''
İçimde yanan öfke topu buz tuttuğunda telefonda birkaç saniye sessizlik oldu, ardından bir zafer gülümsemesi eşliğinde telefonu Ateş'in yüzüne kapadım.
İçimin soğumasına yardımcı olsa da asıl problem olan davayı çözmüyordu.
Esefle nefesimi verdiğimde sinirimi yatıştırmaya çalıştım ve git gide Deniz'e benzediğimi fark ettim. Daha Ceylan'ın sorgusunda sırf siniri yüzünden onu sorgudan atmışken şimdi ona benzediğimi görmek beni korkutuyordu.
Başımı iki yana salladım ve nasıl olduğunu merak ettiğim için Pamir'i aradım. Yaralarımdan dolayı ayağa kalkamıyordum bu yüzden her şeyi telefonla yapıyordum.
Telefon açıldığında arkadan birkaç ses kulağıma doldu, tahminimce hemşirelerdi.
''Pamir nasılsın?'' dedim neşeli bir ses tonuyla. Olan hiçbir kötü şeyi ona yansıtmak istemiyordum çünkü her şey onun için yeterince zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Sokaklar
Action"Yıllardır polis teşkilatı olarak peşindeydik. Her işlediği suçta, her kurbanında, medyaya onun yüzünden yansıyan her haberde bir nefes kadar yakınındaydık. Bir şeytan gibi içimize sızmıştı. Bu profesyonel suçlunun kendime en yakın gördüğüm insanlar...