28. Bölüm 🔪

155 7 107
                                    

Deniz

Zorlukla gözlerimi araladığımda lacivert perdemden içeri sızan güneş ışığı tam yeşil gözlerime vuruyordu. İç çekerek yorganı üzerimden attım ve sarsak adımlarla banyoya doğru ilerledim. Başım öylesine ağrıyordu ki günlerce uyusam ancak düzelecek gibiydi.

Yüzümü yıkayıp duşa girdim, sıcak suyun altında biraz olsun rahatlamayı bekledim fakat kaslarımın gevşemesinden başka bir işe yaramayınca hızlıca çıkıp giyindim. Dün gece buraya nasıl geldiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu fakat kesik kesik de olsa Efsun ile içtiğimizi anlayabiliyordum.

Telefonumdaki cevapsız aramalara baktığımda dün gece Yasmin'i aradığımı ve onun yaklaşık beş dakika sonra bana defalarca çağrı attığını gördüm. Kaşlarımı çatarak onu aradığımda uzun süre çalsa da çağrım yanıtsız kaldı.

Bir kere daha aradığımda odamın kapısının çalındığını işittim. Yerimde irkilirken elim belimdeki olmayan silaha gitti. Bazen polislikten uzaklaştırıldığımızı unutuyordum.

Elime kahve kupamı aldım ve yere atıp kırılmasını sağladım. Büyük cam kırıklarından birini alıp dikkatlice kapıya yürüdüm. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım ve kapının tam önündeki kişinin boğazına dayadım. 

Yasmin'in boğazına.

Yasmin kaşlarını kaldırmış bir şekilde bir bana bir boğazındaki cam parçasına bakarken hızla geri çekildim ve elimdeki cam parçasını yere attım.

''Kusura bakma, seni yabancı biri zannettim.'' dedim kısık sesle, sesimin kısıldığını o an fark ettim. Sahi, neden sesim kısılmıştı? 

''Belki yabancı biriyimdir ve sen beni hiç tanıyamamışsındır komiser, kim bilir?'' dedi başını omzuna yatırarak.

Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktığında birkaç saniye duraksadım. ''Belki de.'' dedim buz gibi bir ses tonuyla. ''Evimde ne işin var?''

Yasmin kapının menşetesine yaslandı ve kollarını önünde bağladı. ''Dün gece ayakta duramayacak kadar sarhoş olup üstüne beni arayınca seni evine mecburen ben getirdim. Yanında Efsun vardı ama ona da içirmişsin anlaşılan.'' iç çekti ''İki sarhoşla uğraşmak çok zordu.''

Kaşlarımı çattım. ''Seni aradıktan sonra sen de beni defalarca aramışsın, sana ne dedim ki?''

Duraksadı ve kaşlarını çattı. ''Hatırlamıyor musun?'' başımı olumsuz anlamda salladığımda ''Demek öyle,'' dedi ve yerinde doğruldu, ardından boğazını temizledi ve sesini kalınlaştırdı ''Sana aşığım lan,'' boğazını tekrar temizledi ve kendi ses tonuna döndü ''dedin.''

Yaklaşık on saniye donakaldığımda Yasmin'in beni uyarmasıyla kendime geldim. ''Hayır,'' dedim kekeleyerek. ''Yok öyle bir şey, değilim. Aşk mı? Güleyim bari. Ben öyle bir şey söylemem.'' diye açıkladım hızlıca.

Yasmin kızıl saçlarını omzundan geriye itekledi ve başını omzuna yatırdı. ''Ah komiser, ah. Seni bu halde göreceğimi söyleseler inanmazdım.''

Kaşlarımı çattım. ''Ne varmış benim halimde?'' dedim kekeleyerek. Konuştukça batıyordum, farkındaydım fakat altta kalamazdım.

Üzerime doğru yürüdü ve odaya girip kapıyı kapattı. Gri bakışları üzerimde gezerken bir-iki adım geriledim, yüzümdeki şaşkın ifade Yasmin'i eğlendirmişti.

''Ah komiser, ah.'' diye iç çekti ellerini omuzlarıma yerleştirirken. Nefeslerim hızlanmıştı fakat belli etmemek için elimden geleni yapıyordum. Omuzlarımı sıkıca tutarken yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Sertçe yutkunduğumda yüzlerimiz arasında bir karıştan daha az mesafe vardı. İnsanı titretecek kadar soğuk havanın içinde alnımdan ter damlaları süzülüyordu.

Kanlı SokaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin