5. Bölüm 🔪

202 11 68
                                    

Nefesimin tıkandığını hissettim. Daha dün görüşmüştük ve ölmüştü, daha çocuktu ama ölmüştü. Öldürülmüştü.

Bu kadarı çok acımasızcaydı. 16-17 yaşlarında bir çocuğu sırf bize bilgi verdi diye öldürmek çok acımasızcaydı.

Elimi saçlarımdan geçirdim ve nefes almaya çalıştım. Nefesim daralıyor, gözlerim yanıyordu.

"Efsun?"

Sertçe yutkundum. Cevap veremiyordum, o çocuk bizim yüzümüzden ölmüştü.

Pamir derin bir nefes verdi.

"Efsun sana daha en başında söylemiştim, bize yolumuzda ışık yakacaktı ve arkamızda kalan bir ışık olarak söndürülmeye mahkumdu."

Gözlerim nemlenmeye başlamıştı. Ellerim titriyordu. Bana meydan okuyan gözlerindeki ışığı bizzat ben görmüştüm. O ışığı nasıl söndürürlerdi?

"Geliyorum." dedim zorlukla. Pamir ile bu konuyu tartışacak halim yoktu.

Telefonu kapatıp hazırlandım ve hızla emniyete doğru yol aldım.

Nasıl bir pislik masum bir çocuğu öldürüp üstüne bir de oyun oynar gibi not bırakırdı?

Merdivenlerden nasıl çıktığımı hatırlamıyordum bile. Bizimkilerin yanına girer girmez derin bir nefes verdim.

Herkes Doruk'un başına toplanmıştı. Deniz ve Bekir hemen yanında duruyor, Ateş de önünde diz çökmüştü. Doruk elleriyle kulaklarını kapatmıştı, yüzü kıpkırmızıydı. Titriyordu.

Çantamı rastgele bir sandalyeye atıp hızla Doruk'un önünde diz çöktüm ve yüzünü ellerimin arasına aldım.

"Doruk! Doruk iyi misin?"

Gözlerimin diğerlerinin üzerinde gezindi, Deniz de başıyla kapıyı gösterdi ve önden ilerlerdi. Peşimden gittim.

"Deniz ne oluyor Doruk neden bu halde?"

Sesim titriyordu. Şu dünyada bana destek çıkan sayılı insanlardan biriydi ve ona zarar gelmesinden nefret ediyordum.

Deniz elini saçlarından geçirdi ve derin bir nefes verdi. Yeşil bakışları gözlerime sabitlendiğinde ona sorarcasına bakıyordum.

"Çocuğun ölümüne şahit olmuş. Önceki cinayetin işlendiği yere gözlem yapmaya gitmiş ve çocuğun öldürüldüğünü görmüş. Saldırganın peşinden ateş ettiğini söyledi ama isabet ettirememiş. Zaten karanlıkmış. Çocuğun ölümünü görünce etkilenmiş herhalde." Kafasını iki yana salladı. "Bu nahiflikle nasıl polis oldu anlamadım zaten, neyse."

Deniz'e ölümcül bakışlar gönderirken başını sorgularcasına iki yana salladı.

"Ne var?"

Gözlerimi devirdim.

"Şu durumda bile insanlara laf edebiliyorsun."

Gözlerini kıstı.

"İnsanlara laf etmiyorum, Efsun. Doğruları söylüyorum. Bu kadar nahifse polis olmamalıydı."

Başımı iki yana sallayıp Doruk'un yanına gidecekken kolumdan tuttu ve sertçe kendine çekti.

"Sen beni kötü bir insan sanıyorsun ama değilim Efsun. Kişiliğine uygun olmayan meslekleri seçen insanlarla uğraşmayı sevmiyorum sadece."

Kolumu ondan kurtardım ve birkaç saniye yüzüne baktım. "Doruk da ben de kişiliğimize uygun olmayan meslekleri seçtik sana göre, peki." Başımı yavaşça ileri geri salladım. "Bekir ile de fazla uğraşmıyorsun, peki ya Ateş?"

Kanlı SokaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin