Orada duralı iki dakikayı geçmemişken koridordan penisi ile oynayan biri girmişti. Tamamen çıplak olması gözlerimi oracıkta çıkarıp bu görüntüyü görmemek için uzağa atma isteği uyandırdı. Gözlerimin kanadığını, ona bu görüntüyü gösterdiğim için benden nefret ettiğinden emindim.
İğrençti. Tam anlamıyla iğrençti.Bir süre gördüğüm bu görüntüden dolayı donup kalmıştım ama adamın umurunda değil gibiydi, eliyle kendine dokunuyordu ve etrafına bakmıyordu. Zaten kimse onun ne yaptığını sorgulamazdı. O deliydi. Bu kelime her şeyi açıklamaya yeterdi, tüm saçmalıkları...
insanlara göre delilerden her şey beklenirdi.Başka koridorlarda kahkaha sesleri kulağıma geldi.
Herkes deliler hastanesinde olduğumu hatırlatmak istercesine farklı, tuhaf sesler çıkarıyordu.
Sarışın bir kız çığlık atarak yanımdan geçip giderken hafif sakallı başka bir adam kendisiyle konuşarak yanımdan geçiyordu. Ama yanımdan geçince fark ettim ki kafasını yana dönmüş, sanki yanında başka biri varmış gibi konuşuyordu.
"Hayır Cafer, yanılıyorsun," dedi. Ellerini bir şeyi ona açıklıyormuş gibi ileri doğru uzatmış, parmaklarının ucunu birbiriyle kenetlemişti.
Ardından yaşlı bir adamın sesini duydum. Burada değildi, muhtemelen kendi odasında o kadar yüksek sesle konuşuyordu ki, sesi bize kadar ulaşabiliyordu.
"Ben peygamberim! Neden bana inanmıyorsunuz!"
Birinin ona güldüğünü işittim.
Buna daha fazla katlanamayacaktım.
Ayağa kalktığım sırada kapı kilitli mi diye emin olmak için kapı kolunu tutup çektim ama kilitliydi. Aksi beklenemezdi zaten. Tüm insanlar hayatımı cehenneme çevirmek için uğraşıyormuş gibiydi, hayatıma bakınca bundan emin de oluyordum.Omuzlarım hayal kırıklığı içinde çöktü.
Dışarıya doğru yürümeye başladım ama bir şeyin bana çarpmasıyla anında kendimi yerde bulmuştum.
Refleksle kafamı korumak için yüzümü kolumla kapattım ve aynı saniye kendimi yerde buldum.
"Ona zarar veremezsin!"
"Veririm de tokatlarım da,"
Bedenimi hafifçe yerden kaldırdım, kafamı yan tarafa çevirdim.
İki kişi kavga ediyordu ve buraya kadar gelmişlerdi, ben düşüncelerime daldığım için kendimi dış dünya kapatmıştım, bu yüzden ne zaman geldiklerini bilmiyordum.İçinden biri bana çarpmıştı ve benimle birlikte yere düşmüştü, ama hızlı toparlandı. Sinirle kafasını kaldırdı ve hala oturur haldeyken henüz görüş açımda olmayan birine tekme savurdu.
Vurduğu kişiden bir inleme koptu.
Doğruldum ve kafam hala karışık iken diğer adama baktım.Az önce yanımdan geçen kişiydi. Hayali arkadaşıyla derin bir sohbette olan kişi.
Kendine geldi ve kendini yerdeki adamın üzerine attı. Yerde yuvarlanırken kavgayı ayırıp ayırmamak arasında kalmıştım ama sonra onları kendi halinde bırakmanın daha iyi olacağına karar verdim.
Fark ettiğim diğer şeyde görevlilerin ve bir kaç sağlık görevlisinin zaten kavgayı gördüğüydü. İzliyorlardı ama her hangi bir şey yapmıyorlardı.
Sakince kavgalarının bitmesini bekliyor gibilerdi.
Ayağa kalktığım sırada birbirini düşürmeye çalışan iki kişi yüzünden bir türlü kalkamadım çünkü her an bana çarpabilirlerdi. Kavgalarının kesilmesini bekledim bende.
Bir süre boğuştular ama ikisi de birbirlerini yere düşürdüklerinde görevliler onlara doğru yürüdü ve ikisini de yerden kaldırdı.
Nihayet dedim içimden
Ama sonra bir görevli beni kaldırmak için koluma dokununca şaşırarak ona baktım.
Hiç bir şey demeden beni kaldırdı.Kolumu çekmeye çalıştım ama beni onlarla beraber hücreye doğru götürmeye başladıklarında daha çok direndim ama nafileydi.
Biri arkasına dönüp bana baktı.
Şizofren olan kişiydi.
O da beni görmeyi beklemiyordu ama o benim aksime itiraz etti.
"O kavgada değildi ki," dedi. Görevli ona sadece hızlanmasını söyledi. Diğer adam da aynı şekilde, "onun bir suçu yok dostum, her şey bu geri kafalının yüzünden," demişti.
Şizofren olan, "geri kafalı değilim ben!" Dedi, sonra o adamı yakalamak için elini uzattı ama görevliler kavga etmesinler diye onları birbirinden uzak tutuyordu, bu yüzden eli yetişmedi.
"Kesin artık," dedi görevli hiç de kibar olmayan bir sesle.
Başımı eğdim.
Haksızlığa alışmıştım ve sesini onlara duyursanda kendi düşüncelerine uyacak kadar ulaşılmaz olduklarını da biliyordum.