Yorum. Yapın. Amına. Koyayım.
..."Gülme sakın!"
Dudaklarımı birbirine bastırarak verdiği talimata uymaya çalıştım zar zor ama elimde değildi, sinirlendiğinde bazen dünyanın görüp görebileceği en korkutucu yarattığına benzerken bazen de domates gibi kızarması beni bir hayli güldürüyordu.
"Dua et kafanı ordan oraya vurmuyorum ders al diye," hala sinirle söylenmeye devam ediyordu. Odama doğru gidiyorduk ve o kocaman adımlar atmasına rağmen tam arkasından gelen beni unutmuyor, kolumdan tutup sürüklemeye başlıyordu.
Adımımızı attığımız her yeri bastırıyorduk ve Ali bunu görüp daha çok koduruyordu sinirden saçma bir şekilde. Uzun koridordan geçerken bazı sağlık görevlileri ve kapısının önünde dikilen hastalar bize dikkat kesiliyor, şöyle bir göz attıktan sonra gülmeye başlıyorlardı. Ali'nin bir bakışıyla bazıları kendisini düzeltse de bazıları umursamıyordu.
"Bizi soktuğun hale bak!"
"Ya üzerime kusan sensin be!"
Sonunda beni de deli etmişti. Hem üzerime kusmuş hem de şuanda yaşadığımız korkunç anı tek başıma yaşamama sebep olmuş olacaktı. Ali'nin şu öfkeden yerinde duramayan ifadesine her baktığımda yaptığımla daha da çok gururlanıyordum.Yürümeye devam etse de başını bana çevirmişti. "Kusturan da sensin hatırlatırım."
"Pişman olduğum şeyi yüzüme vurup durmasan?" İki kaşı da havalanırken tekrar bana döndüğünde ona aldırmayıp adımlarımı hızlandırdım. Kıyafetlerimin ne halde olduğuna bakamıyordum bile. Kendi odama ulaştıktan sonra banyoya girer temizlenirdim.
"Senin bir dilin açıldı, bir açıldı." Ardından çenesini sıkarken muhtemelen gözüm korksun diye başını sallarken, "haberin olsun, gözümden kaçmıyor." Diye bilgilendirdi beni.
Gözlerimi devirdikten sonra onu ciddiye almadığımı gösteren bir şey kaçıracaktım ağzımdan ama odama yaklaştığımı gördüğümde çenemi kapattım, durdursun istemiyordum.
Ama odaya girdiğim anda o da benimle beraber girdiğinde adımlarımı durdurup ona bir bakış atmak gibi bir hataya düştün çünkü tam arkamda olduğu için bana çarpmıştı bedenini.
Yüzüm tiksintiyle buruştu.
"Ne diye duruyorsun?" Diye kızdı ama onun neden geldiğini sorgulayan bakışlarımı ona dikmiş durumdaydım.
Yüzüme baktı uzun uzun ama cevap vermediğimi gördüğünde yanımdan geçti sonra dönüp kolumdan tutarak peşinden sürükledi beni.
Beni banyoya soktuğunda anlamaz gözlerle ona baktım.
"Benimle banyo yapmayı özledin mi?" Diye sorarken sırıtıyordu da aynı zamanda.
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Sığar mıyız ya buraya?"
Kendi kendine konuşuyordu.
Üstündekini tek hareketle çıkarıp kenara attıktan sonra banyodan çıkıp benim dolabımdan bir havlu getirdi. Asacak bir yer olmadığı için kapıyı kapattıktan sonra kapı koluna astı.
"Hadi," dedi kabini göstererek. "Hızlıca yıkanıp gitmem lazım, işlerim var."
"Sen yıkan ben senden sonra girerim." Dedikten sonra gidecek gibi oldum ancak kolumu tuttuğu için durmak zorunda kalmıştım.
"Bir dakika bekle,"
Sıkılgan bakışlarım ona dönmüştü.
"Bir sorun mu var?" Ardından flörtoz bir şekilde gözlerini kırptı. "Yine bana kaldırmaktan mi korkuyorsun?"