21

3.6K 293 231
                                    

Tuvaletten çıkıp doğrudan elimi yıkamak için lavaboya yöneldim. Musluğu açıp suyun akıp gitmesine izin verip suyu izledim bir süre sonra avucuma sıvı sabun sıkıp ellerimi yıkamaya koyuldum. Bir hemşir tuvaletlerin birinden çıktıktan sonra ters bir bakış atarak suyu açıp ellerini yıkamaya başladı. İşimi hızlandırıp ellerimi yıkadıktan sonra peçeteyle kurutup kapıya yöneldim hemen. 

Burayı kullanabilen her hangi bir sağlık görevlisi ile karşılaşmak beni geriyordu, ağızlarını bana bir şey demek için açıyorlardı ama anlamadığım bir şekilde Ali'ye karşı gelemedikleri için bir şey demeyip geri kapatıyorlardı. Onların banyo ve tuvaletlerini kullanmam Ali'nin sayesindeydi. O kullanacağımı ve bana karışmamaları gerektiğini söylemişti, bunu burada nasıl yapabilmişti hiç anlamıyordum sözünü bir şekilde insanlara geçirebiliyordu.

Çıktığımda yaslandığı duvardan ayrılarak onun yanına gitmemi bekledi. Yanına gittiğimde kolumdan tutarak dışarıya yönlendirdi. Bir nefes verip onu beni yönlendirmesine izin verdim.

Koridordan geçerken tanıdık bir yüz gözlerime ilişti, isteksizce kafamı o yöne çevirdim.
Baran sıktığı dişlerinin ardından gözünü kestirmiş bana bakıyordu, sanki yalnız kaldığım anda üzerime aç bir kurt gibi atılıp beni paramparça edecekti. 

Yanımdaki kişiye çevirdim bakışlarımı, rahat bir ifadeyle yürüyordu.
Ne kadar inkar etse de Baran'ın bana yaklaşmaması için her gittiği yere beni de götürdüğünü biliyordum. Attığım her adımda arkamdaydı, Ali gibi bir adamın beni korumaya çalışması beni bozguna uğratsa da yapmasına izin veriyordum.

''Talha ve Ayşe'ye bir şeyler gevelemişsin sanırım.'' dedi nereye baktığımı anlayarak.
''Ayşe içinde hiçbir şeyi tutamaz o yüzden her ne söylediysen Baran'ın kulağına gitmiş.''

Bir şey demedim. 

Sonra sustu. Ondan beklenilmeyecek kadar uzun süre hem de, nedense bunun için endişelendiğim için konuşsun diye doğrudan suratına baktım. Gözlerini önüne dikmiş, bir şey düşünüyordu.

''Bunu bir daha yapma.'' dedi. Ses tonu sertti. Neyden bahsettiğini anlamamıştım.
Bakışları bana çevrildiğinde söylediklerini anlamadığımı anladı.

''Böyle yaygara çıkarma, hele ki burada. Sonuçları senin için kötü olur.''

Bu durumda gülmemeliydim ama kendimi tutamamıştım bir türlü. Ne yapabilirlerdi ki, o ne yapardı mesela? Yabani otları mı koparttırırdı bana?

''Ulan,'' dedi yerinde durarak. Bir şey yapmadan önce etrafı izlemesini seyrettim sonra da beni dışarı çıkarmayı boş vererek bileğimden tutup kendi odama yönlendirince dehşetle baktım ona.
Ama sonra daha çok korktuğum bir şey oldu, beni odama götürmedi. Varlığını dahi bilmediğim sadece sağlık çalışanları için olan lavabonun duvar kenarındaki bir kapıyı açıp beni içeriye itti.

Başta bu karanlık odaya kapattıktan sonra kilitleyip kendisi gidecek diye düşündüm ama sonra kendisi de girince geriye doğru bir adım atmak gibi bir hataya düştüm çünkü ayağım direkt olarak boşluğa düştü. Saniye bile geçmeden ayağım tekrar yeri bulmuştu ama dengemi şaştığım için merdivenlerden geriye yuvarlanmadan önce, ağzımdan uzun bir ''ss'' harfi çıktı. Büyük ihtimalle, ''siktir'' diye bağırıverecektim ama ancak bu kadar olmuştu. 

Merdivenlerden hızlı bir şekilde yuvarlanmaya devam ederken başımı korumaya almak için ellerimi kaldırıp başıma sardım hızla, kafam hariç vücudumun her yeri merdivenin sivri uçlarına çarpıp sonunu görene kadar acı içinde kalmama sebep oluyordu.

Merdivenlerin sonuna gelmiş olmalıydım ki tahta kasalara büyü bir hızla çarpıp üzerime düşürdüm. Ellerim hala kafama sarılı şekilde olduğu için şanslıydım. 

Tahta kasa olduğunu Ali ışıkları açınca anladım. 
Acı içinde kıvranıp ne kadar yara aldığımı, neremi incittiğime bakmadan önce gözlerim merdivenlerin en tepesinde bana bakan Ali'yi gördü. Eli lambaları açmak için düğmelerin birinin üzerindeydi.

''Gerizekalı herif,'' diyerek merdivenleri sakince inmeye başladı.

''Sana sinirliydim ama şu zavallı halini gördükten sonra sinir minir kalmadı.''
Ellerini arkasında birleştirdi.

Öfkem içimde alevlenmeye başlarken o öfkemi körüklemeye devam etti söyledikleriyle. Tahta kasaları ittirerek içinden çıktım. Merdivenlerin tüm kiri üzerimdeydi şuan. Sinirle homurdanıp üzerimi silkelerken nerede olduğumuzu görmek için etrafıma baktım.

Diğer hastaların aksine hastaneyi keşfe çıkmamıştım hiç, bildiğim tek yer yemekhane ve bazı ortak alanlardı ama burayı diğerlerinin bile bildiğinden şüpheliydim. Başka bir boyutta gibiydim hastanenin iç dizaynından tamamen farklı bir yerdi burası. Kasvetli bir havası katlanılmaz bir korkusu vardı. Terk edilmiş havasından mıdır nedir, buraya pek kimse uğramamış gibi görünüyordu. Tahtadan bir masa ve ve iki sandalye vardı. Sandalyelerden biri yere düşmüştü ve kimse kaldırmaya tenezzül bile etmemişti, daha yakından bakmaya gerek duyulmadan masa ve sandalyelerin üzerine örülmüş örümcek ağlarını görebiliyordunuz.

HASTA~ GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin