24

3.4K 285 208
                                    

Bana bir saat gibi gelen ancak muhtemelen sadece bir dakika geçmiş olan bu zamanda kararsızlıkla önüme uzatılan peçeteye bakıyordum. Bana yalvarmıştı, başkasına yazmamam için yalvarmıştı ama şimdi, önceki günlerde Baran'a neden öfkelendiğimi sorgulayan Asaf'a neler olduğunu anlatmalıydım. Bu konu önemliydi. Öyle değil miydi?

Asaf, Berat'ı korurdu, sadece Baran'dan da değil herkesten koruyabilirdi. O yüzden Ali'nin yemekhane de olmadığı zamanı fırsat bilerek kalemi elime alıp yangından mal kaçırır gibi yazmaya başladım.

Konuyu uzun uzun yazmak isterdim ancak sadece bir kaç cümleyi hızlı bir şekilde yazarak Asaf'ın önüne itekledim.

''Bu ne hız lan?''
Asaf eline peçeteyi aldığında biraz daha aşağıda tutması için elinden tutup karnına kadar getirdikten sonra okumasını işaret ettim. Asaf garip garip baksa da bir şey demedi.

''Çok çirkin bir yazın varmış dilsiz, çivi yazısı mübarek.''
Elimle dürtükleyip okumasını işaret edince kafayı sıyırdığımı düşünerek güldü ancak ben gayet ciddiydim. Okuduğu anda Asaf'ın hazmetmesine izin vermeyerek doğrudan çöpe atacaktım peçeteyi.

Asaf yazıya kafasını çevirdiği anda daha ilk kelimesini okumuştu ki biri hızla onun elinden yakaladı. İkimizin de kafası aniden ona döndü.

Baran gevşek gevşek gülerek kağıdı bize doğru salladı. ''Ne okuyonuz?'' diye gülerken Asaf yumruklarını sıktı.

''Getir lan onu hemen. İlkokul şakalarının sırası mı?''

Baran ciddiye bile almadan ağzındaki yemeği çiğnerken bir masanın üstüne geçerek oturdu.

''Dur be patron. Ben okuyayım veririm sana.'' Gözlerini bana çevirince yüzündeki gevşek gülümseme silinir gibi oldu. ''Bizim dilsizin ne yazdığını senin kadar bende merak ediyorum.''

''Lan çabuk oku, geri getir.''
Asaf'a bakarak kaşlarımı çatınca, bir şey olmaz manasında yaptığı kafa işaretiyle yerime sindim.

Baran'ın yazıyı okurken sertleşen yüz hatlarından yazdığım şeyden hiç memnun olmadığı aşikardı. Yine de bir şekilde yüzünü bir gülümseme kondurmaya çalıştı.

''Bak sen şuna,'' dedi bana bakarak gülmeye başlarken. Asaf'ın ne olduğunu sorgulayan gözlerine bakarak beni işaret etti.

''Bizim dilsiz eşcinselmiş.'' deyince buranın bir yemekhane olmasına rağmen bir anda etraf sus pus oldu. Çatal bıçak, insanların adım sesi, konuşma sesleri bir anda durdu. Sessizce şoklarını yaşayan tüm kafalar bize dönmüştü. Etrafıma bakarak tüm deli yüzlerin beni incelediğini gördüğümde kafamı Asaf'a çevirdim. Büyük bir şokla bana bakıyordu.

Baran gülüşünü bastırarak elindeki peçeteyi sıktığı yumruğunun içine gömdü. ''Hem de o oğlancı atan kalbinde ben varmışım! Bana aşıkmış lan!'' Bir kaç kişi Baran'ın bana bunu demesiyle gülmeye başlarken diğerleri hala sessizdi.

Baran ayağa kalkarak tam karşıma geçince omuz silkti. ''Üzgünüm dilsiz ama aşkına karşılık veremeyeceğim.'' Notu çıkararak okunmasından korkar bir halde un ufak edip fırlattı. kafamın üstünden aşağı düşmeye başlayan peçetelerin varlığı beni hiç olmadığım kadar kirli hissettirmişti. Eğilip kulağıma yaklaştı. ''Ama sen yine de şansını dene, olur mu?''

Yanımdan geçip gittiğinde Asaf yüzünde büyük bir öfkeyle yumruğunu masaya vurarak ayağa kalktı. ''Dönün lan önünüze! Topunuzun belasını sikerim şimdi.'' Bedenini çevirdi. ''Sizi de sikerim!'' dedi muhtemelen sağlık çalışanlarına. Yerine geri oturduğunda ne bana bakıyor ne de benimle konuşuyordu.

HASTA~ GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin