Daha fazla yıkanmadan duramadığım için çok da düşünmek istemeyerek yumruğumu kaldırıp kapıya vurdum bir kaç kez. Sessizlik hala devam ederken içimi bir anda bir korku kapladı. Bu sessizliğin fırtına öncesi sessizlik olmasını istemiyordum.
Kapı birden açıldığında karşımda onu bulmuştum, buna şaşırmadım. Sanki işi olmadığı her zaman ya odamdaydı ya da kapımın önünde. Benden bir türlü kopamıyordu.
''Ne var?'' dedi. Sinirli çıkan sesinden hala bile sakinleşemediğini gördüğümde ona derdimi anlatmak şimdi o kadar da kolay gelmiyordu, ama beni banyoya götürmesi lazımdı. Mecburdu. Ortak alana beni götürmediği için ortak banyoyu da kullanamıyordum bu yüzden duş almak istediğim de, eskiden yaptığım gibi kapıyı açarak hemşirelerin ne derdimin olabileceğine dair seçenekler sunmasına, ve verdiği seçenekler arasında ihtiyacım olanı bulduğumda başımı sallamam gerekiyordu, ama karşımda ki bu adamın beni görmeye tahammülü yok gibiydi.İfadesizce suratına bakınca, ''Yaa sabır,'' dedi kapıdaki elini sıkmaya başlarken sakin olmaya çalışıyordu. ''Ne istiyorsun Sıraç?''
Ona hak veriyordum, kapıyı çalıp hiçbir şey demeden insanın suratına bakan birinin derdini anlamaya çalışmak oldukça güçtü.
Etrafını kısaca kolaçan ettikten sonra, ''Ne istiyorsun lan?'' dedi dişlerinin arasından konuşarak.''Tuvalete mi gitmen gerekiyor?'' dedi ama bunu öyle bir sinirle söylemişti ki, sanki buna hakkım yokmuş gibi. Sinirden göğsünün inip kalktığını görüyordum.
''Aç mısın?'' diyerek tısladı. Üzerime eğildi. ''Duş mu alacaksın?'' dediği sırada başımı salladım. Sonunda. ''iyi.'' diyerek başını salladıktan sonra çenesiyle olduğum yeri gösterdi. ''Geri çekil şimdi'' sorgulamadan bir adım geri gittim ama anında kapıyı suratıma çarpınca şokla kapıya bakakaldım. Nasıl yani? Nasıl?
Kaşlarımı çatarak tekrar kapıya vurdum hiç beklemeden, ama bu sefer daha sert bir şekilde. Kapıyı açmadan o da uyarır gibi kapıyı vurdu. Biraz daha hırsla vurmaya başladığımda muhtemelen biri duyup ne olduğunu soracak diye kapıyı açtı.
''Bana bak lan,'' dedi sadece bedeninin yarısını kapıdan çıkararak. ''Hemen şimdi sesini kesmezsen yatağına bağlarım seni.''
Bu beni ürkütmemişti bile, yumruğumu kaldırıp kapının açık olmasına aldırmadan kapıya vurmaya başlarken o da kaşlarını çatarak, ''kes şunu,'' dedi sinirle bağırarak. Vurmaya devam ettim. ''Kes lan!''
Hala vurduğumu görünce kapıdan ayrılıp içeriye girdikten sonra kapıyı kapattı. Bana bir zarar verecek korkusuyla geri çekildim. ''Bana bak lan, eğer ben kes diyorsam sesini kes. Tüm banyolar şuanda dolu, nasıl bir kargaşa yaşandığını sen biliyorsun bu günlerde. O yüzden bitmesini bekle ve yatağına dön.''
O zaman sırada bekler, sıram gelince de banyoya girerdim ya da bir önceki yaptığı gibi beni içeriye sokup başkasının kabinine aldırabilirdi.
''Anladıysan başını salla.'' Hiç bir şey yapmadım.''Başını sallasana lan,'' suratına beklentiyle bakmaya devam edince eliyle gözlerini avuşturdu sakinleşmek için.'' Eğer bir kaç dakika beklemezsen seni Baran'la aynı yere tıkarım.'' dedi son kozunu kullanarak.
Kısa bir düşünmenin ardından hala ona bakmaya devam ettim.''Lanet olsun,'' kolumdan tutarak beni yürütmeye başladığında zafer benimdi. Kolumdan tutmasını ne kadar istemesem de düşüncelerimi önemsediğini düşünmüyordum.
Beni kapıdan çıkardıktan sonra kısaca bana bakıp kafasında bir şeyi tarttıktan sonra kolumu bırakmadan ortak kullandığımız banyonun tersi yönüne yürümeye başladı. Kolumu bir defa çekerek bana dönmesini istedim ama o da aynı şekilde elimden sıkıca tutarak bir defa kendine çekti.