Gece/Alexander'ınEvi+18
Kapının kenarına yaslanarak ağırlığımın birazını oraya verdiğim esnada beyaz duvara yansıyan ışığı izlemeye devam ettim. Alexander'ın evindeki film odasının girişindeydim. Bu odaya daha önce yalnızken birkaç kere gelmişliğim vardı ama burada ilk defa birini dizi veya film izlerken izleyecektim.
Yan yana dörter koltuk hâlinde art arda dizili toplam on iki koltuk vardı odada. Hepsi son derece konforlu ve rahattı. Aslında ışığın yansıdığı duvarın üstünde de projeksiyonun perdesi bulunuyordu ama Alexander çekmeye üşenmiş olacaktı ki indirmemişti. Belki de tek nedeni beyaz duvarla perdenin bir nevi aynı görevi görmesiydi.
Siyah -yere kadar olan- güneşliğe kısa bir bakış atarken kapıya daha çok yaslandım. Bir şeyler izlemek için ortam yeterince uygun hâle getirilmişti. Geriye sadece Alexander'ın izleyeceği şeyi açması kalıyordu.
Omuzlarım düşerken "Ne izleyeceği açık değil mi?" diye mırıldandım. Kafamı kapıya yaslayarak içime derin bir nefes aldım. "Beni izleyecek."
Bir müddet daha diziyi başlatmasını bekledim ve en sonunda başlattı. Tam Diego'nun anlattığı gibi, ilk sahne hunharca dans eden insanlarla başlıyordu. Yerimde doğrulup koltuklara yürüdüm. Alexander'ın tam arkasında kalan koltuğun yanına oturduğum sırada ekranda Deha'nın okuldaki arkadaşları belirdi. Kamera her açı değiştirdiğinde odanın rengi değişiyordu.
Arkamı koltuğa yaslamaktansa koltuğun ucuna oturup kollarımı önümdeki koltuğun üstünde birleştirdim. "İyi dizidir." 'iyi bir seçim yapmışsın' der gibi konuştuğumda başını salladı.
Birkaç saniye sustuk. O arada Deha'nın ekrana çıkacağını bildiğim için o tarafa bakmadım.
"Geçen ki öpücük." ekranda akan görüntüden bağımsız bir konu açtığında alnımı kollarıma yasladım, "İçtiğin için miydi yoksa sadece bir gecelik bir şey mi istedin?" diye sordu. Böyle açıkça konuşmayı beklemediğim için kafamı kaldırıp yan profilini izledim. Bugün gözlüğünü takmıştı. Bütün ciddiyetiyle karşıya bakıyordu. Yüzündeki o ifadenin sebebi, görüş açısında olan şeyden kaynaklı değildi, kafasının içindeki soru işaretlerinden kaynaklanıyordu.
Dudaklarımı usulca yaladım, "Sence tek gecelik mi istiyordum?" dediğim an, odaya yansıyan ışık tek renkte durdu, sahneyi durdurduğunu anlayınca yutkundum.
"Küçük olduğunu düşünmüştüm." dedi.
O gece beni itmesinin şu ana kadar kafamda iki ihtimali vardı. Biri abimin arkadaşı diye vicdan azabı çektiğiydi. İkincisi ırkçı olduğu için istemediğiydi.
İkisinden de farklı bir şey söylediğinde elimi yavaşça kaldırıp omzuna götürdüm. Gömleğinin üstünden ona dokunduğum gibi bana baktı. "Belli ki yeterince büyümüşsün." dedi, destekler nitelikte başımı salladım. "Bana aklındakinden bahset." ikimiz için olan planımı sorduğunu anladım.
"Sadece kafa dağıtmak için istiyorum."
"Duygu yok?" diye beklentiyle sorduğunda 'evet' der gibi gözlerimi kapatıp açtım. "Bundan kimsenin haberi olmayacak?" koymak istediği kuralları sorar tarzda söylemeye devam ettiğinde bunu da onayladım. İş adamıydı sonuçta. Onun için her şey net olmalıydı. "Bir sözleşme hazırlattırsam imzalar mısın?" dediğinde bunu tuhaf karşılamadım. Aksine, istediğim şeye hazırlıksız şekilde ulaşmanın verdiği sersemlikle buna da başımı salladım.
Önüne dönerken "O zaman kalk." dedi. Bir anda nasıl bu noktaya geldiğimizi anlayamadığım için duraksadım. Sonra vazgeçmesin diye hemen kalktım. Koltukların oradan geçip yanına gittim. Dibindeki koltuğa oturacakken durmamı işaret etti. "Karşıma gel," bunu da yaptım, "Eğil ve fermuarımı çöz." demesiyle yutkundum.