on üç

8.5K 420 57
                                    

Dört gün sonra / Deha'nın evi

"Sahnenin açılışını nasıl yapacağız?" diyen Betül'ü umursamadım, zaten bana demiyordu. Önümdeki deftere aklımdakileri yazmaya devam ederken hafifçe doğrulup sırtımı iyice yatak başlığına yasladım. Bacaklarımı kendime doğru biraz daha çektim ve defteri rahat ettirdim. "Direkt Deha'nın sırtını çekelim diyorum, hocam."

"Olmaz." Diego'nun belli ki başka planları vardı.

Dudaklarımı öttüre öttüre ıslatırken "Ne yapıyorsun?" diye bir ses duydum. Yatağın çöken tarafıyla oraya baktığımda Deha'yı gördüm.

Defteri işaret ederek "Linda'yı çözmeye çalışıyorum." dedim. Anlamış gibi başını salladı.

Daha fazla numara yapamayıp yazdıklarımla ilgili soru sormaya kalktığı sırada onu durdurdum. "Bak şimdi," üstümdeki örtüyü hafifçe çekip yatakta ona doğru döndüm. Bana bu sahnede mini bir etek giydirdikleri için kamera arkasında rahat etmek amaçlı kullanıyordum örtüyü. Gerçi şu dört gündür gözükmeyen yerim kalmamıştı ya neyse. Hatırladıklarımla içime sakin kalmak adına bir nefes alıp verdim. Kuş gibi hafiflerken defterimi Deha'ya uzattım.

"Linda'yla Deha'nın babası bildiğin gibi rakip. Linda ilişkilerinin başında kullanıldığını fark etmiyor. Fakat senaryo belli bir noktaya geldikten sonra babasından her dakika bilgi kaçırıp Deha'ya anlattığını görüyoruz. Niye?"

"Deha'nın azalan ilgisi geri gelsin diye?"

"Üstüne bastın." defterdeki sayfaları çevirerek çizdiğim karikatürlü çizimleri işaret ettim. "Şuna baksana, iki gün sonra böyle bir sahne çekeceğiz. Deha birden Linda'ya mesafe koymaya başlayacak. Diego'ya nedenini sordum "Deha, Linda'dan sıkılıyor işte." dedi. Linda, tam bu noktada Deha'yı takıntı haline getirmeye başlayacak."

Karakterlerle yakınlaşmamı desteklemediğini belirten bakışlar atan Deha'ya karşın omuzlarımı düşürdüm. "Deha..." gözlerim dolmuştu, "Ben Linda'nın intihar edeceğini düşünüyorum."

"Güneş..." elini yanağıma yerleştirdiği saniye yanağımı eline yasladım. Göz yaşım firar ederken Deha ona bir noktada müdahale ederek silmişti. "Linda'nın unutulmaz olması işine gelmez mi?"

Eline vurdum hızla, "Unutulmaz olması için ölmesi mi gerekiyor?" diyip dehşetle yakışıklı suratını izledim. Cevap vermediğinde şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Bakışları tam oraya kaymıştı ki Diego'nun sesini duyduk.

"Deha, tişörtünü çıkar."

"Gecenin devamını mı çekeceğiz hocam?" diye sorarken bir yandan da pencereden aydınlığı işaret ediyordum.

Betül'e güneşliği çekmesini işaret etti. "Gece gibi mi yapacağız? Önceki sahnede bir şey mi ters gitti?" sorularıma bir türlü yanıt alamadığım yetmezmiş gibi üstüme doğru tutmam için atılan nesneyle irkilerek ellerimle yüzümü kapadım. Nesne bir yere vurmadığında parmaklarımın arasından kocaman yatağı incelemeye başladım.

"Bu ruj niye?" diye soran Deha'yla o tarafa döndüm. Elinde bordo bir ruj tutuyordu. Sanırım az önce bana doğru atılan neyse buydu, ruj.

"O ruju Güneş'e ver, sürsün." dedi, Diego. Asla cevap vermemesi bir yana ilham gelmiş gibi odanın bir köşesinden başka köşesine yürümesi başka bir yana. Söyleneni yapmak için Deha'nın elinden ruju aldım.

"Sanırım bunu sürüp seni öpeceğim." rujun kapağını açıp ruju açığa çıkarırken Deha'ya ufak bir bakış attım, "Bunlar son sahnelerimiz." dedim.

"Son 'mutlu' sahnelerimiz." diye düzeltme yaptı, güldüm. Burcu gelip elime bir ayna tutuşturmuştu. Dikkatle ruju dudaklarıma yedirirken bu ruju dün geceki sahnede sürmediğimi hatırladım. Fakat bir köşede Diego ve Betül'ün bu kısmı halletmek için uğraştığını görünce çokta umursamamam gerektiğini fark ettim. Çantama iki üç tane ruj koyuyorlardı. Birini de yere koydular.

bir küçük dizi meselesi | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin