Bir Hafta Sonra /Set
Güneş'den
"Bazen," ellerimi tutup gözlerimin içine büyük bir aşkla bakarken burukça gülümsedi ve "İnsan kime aşık olacağını seçemiyor Hera." dedi.
Üstümdeki kıyafetlerde kabaca göz gezdiriyor, bir yandan da dudağımın kenarını dişliyordum. Sanki çekiniyormuş gibi ellerini bırakıp azıcık geri çekildiğimde panikledi. "Hera, yapma." dedi, kaybetmekten korkarcasına, "Amacım seni rahatsız etmek değildi. İzin verirsen uzaktan da severim demeye geldim." Diego'nun yazdığı bu erkek karakterin nahifliği beni ürpertiyordu. Acaba ilerleyen sahnelerde Hera'nın rahibe olmadığını öğrenince ne yapacaktı?
Bütün bunları düşündüğüm sırada "Kestik!" diye bağıran Diego'yla silkelendim. Diego "Harikaydın." diyerek yanıma geliyordu. Sahnede bana eşlik eden arkadaşa baş selamı vererek Diego'ya doğru birkaç adım attım. Ortada buluştuk.
"Hera, bu çocukla çıkıyor mu?" diye sordum, merakla. Başını salladığında içime derin bir nefes alıp bıraktım. "Peki, ilk sahnedeki yabancı ne olacak?"
Senaryonun hepsini bilmediğim için sorgulamam çok normaldi. Diego eliyle yandaki mağazayı işaret ettiğinde ona uyarak oraya ilerledim. Benimle geliyordu. "Kilisede Hera'yı dinleyen kişi, Leo'nun abisi." sözlerine karşın adımlarım yavaşlarken içime derin bir nefes aldım.
"Yasak aşk çekiyoruz yani?"
"Bir nevi."
Mağazaya girdiğimiz gibi içerideki set çalışanları dışarı çıkmaya başladı. Diego'nun karşısına geçip durması için elimi kaldırdım. "Aksiyon dizisi çektiğimizi sanıyordum." dedim, kendimden emin bir tavırla, bana böyle söylemişti, "Ne oldu da konu yasak aşka geçti?"
"Aksiyonun bir parçası." dediğinde kaşlarımı çattım. Daha açıklayıcı olmak için gözlüğünü çıkararak "Bak, Güneş." diyerek söze girdi. "Leo'nun abisi Gabriel kirli işler yapan bir iş adamı. Sense Leo'yla abisi için çıkacak bir ajansın. Anlaşıldı mı? Yani net bir şekilde yasak aşk var diyemeyiz." ikna oldum mu diye gözlerime uzun uzun baktığında başımı belli belirsiz aşağı yukarı salladım. "Hem sen niye yasak aşka takıldın? Alexander'la olan ilişkin gibi düşün bunu. Çokta abartılacak bir olay değil." sözlerini bitirmeden susması için işaret parmağımı kaldırıp tehdit vari salladığımda sesini sona doğru kıstı.
"Aynı şey değil." dedim, karşı çıkarak.
Hatırlatmak istercesine "Alexander, abinin arkadaşıydı." dedi. Mağazanın camından dışarıya baktığımda çalışanların kendi hâlinde olduğunu gördüm. Tabii birkaçı da buraya kaçamak bakışlar atmayı ihmal etmiyordu.
"Diego," bastıra bastıra konuşurken son anda ona baktım, ne diyeceğimi merakla bekliyordu. "Eğer bir daha Alexander konusunu açarsan çok ciddi diyorum bu projeden çekilirim." ciddi miyim değil miyim diye bir müddet gözlerime baktıktan sonra geri çekildi. Her anlamda. "Tekrarı olmayacak." diyip mağazanın dışına yöneldiğinde rahat bir nefes aldım. Diego dışarı çıkar çıkmaz kalabalığa toparlanabileceklerini söylemişti. Aklıma kabindeki kıyafetlerim gelince topluluğa aldırış etmeden kabine yöneldim.
Mağazanın içinde kimse olmasa da kabine girdiğim gibi kapısını kapatıp üstümdeki çiçekli elbiseyi çıkardım. Onu kenardaki pufa koyarken askılıktaki pantolonumu alıp giyindim. Ardından siyah büyük kazağımı üstüme geçirerek çantamı da koluma taktım. Diego sahne öncesinde beni sete geldiğim kıyafetlerle sahneye çıkarmak istediğini söylese de sonradan fikri değiştiği için elbise giyinmiştim. Kendi kıyafetlerimde bu kabinde kalmıştı. Büyük ihtimalle kararın değişmesinin ardında sponsor bir marka olabilirdi. Aynadan kendime baktığımda saçlarımın kazağımın içinde kaldığını gördüm ama aldırış etmedim. Eğilip pufun üstündeki elbiseyi aldığım gibi kabinin kapısını açtım. Dışarı çıktığımda derin bir sessizlikle karşılaşmıştım. Mağazanın içinde yürürken gözüm dışa bakan cama takıldı.
