on beş

4.5K 150 12
                                    

BirSonrakiGün/Alexander'ın Evi

Yan tarafıma yerleştirdiğim meyve tabağından bir kiraz daha alıp dudaklarımdan içeri soktum. Telefonumdan reklam çekimi için belirlenen yere bakarken aklıma Diego'nun gelmesiyle ekranı kaydırıp mesajlara girdim. Ona dün "Bunu kimseye söyleme" demiştim ve o da bana cevap olarak "Oradan bakınca elime mikrofon alıp 'dikkat millet, Güneş'e bakın, biriyle sevişiyormuş' diyecek birine mi benziyorum?" diyip adeta beni kınamıştı.

Kirazı yanağıma yaslarken başımı salladım, "Tıpkı öyle birine benziyorsun Diego." dedim. En olmadı Alexander'la iletişim kurabildiği ilk dakika, "Sizin hikayenize gerçekten de çok benziyor ama yapabilecek bir şeyim yok. Linda ve Oscar sizden daha önce sevişti." derdi. İhtimaller tek tek kafama dolduğu sırada bıkkınlıkla derin bir nefes aldım ve tam o esnada ağzıma bir tane daha kiraz koydum.

"Alexander'a Diego'dan önce söylersem 'gizlilik maddesini çiğnemişsin' diyerek bana tazminat davası açar mı?" bir kiraz daha ağzıma sıkıştırıp üçünü birden yemeye başladım. Kendi kendime "Muhtemelen açar." derken kapının açıldığını duydum. Koltuğun kolunda duran kumandayı alarak televizyonun sesini hızla yükselttim. Kapının kapanma sesiyle birlikte kumandayı yerine koydum ve bu defa telefonumun ekranını kaydırıp reklam çekimi için bana gönderilen mekanların fotoğraflarına tıkladım.

Adım seslerini duyuyordum.

Sanki geldiğini yeni fark ediyormuş gibi kafamı kaldırıp ona kısa bir bakış attım. Ceketi elindeydi, yorgun gözüküyordu ve kesinlikle bana doğru geliyordu. Ceketini tekli koltuğa attığını hissetsem de bacaklarımın üstüne koyduğum telefonumu izlemeyi sürdürdüm. İlk fotoğrafta denize sıfır bir mekan vardı. Ben denizi büyütürken önümdeki sehpaya oturmasıyla elini bacağıma koyması bir oldu. "Orada mı yapmak istiyorsun?" diye sordu. Neden bahsettiğini anlamadığım için yüzünü inceledim. Gözleriyle telefonumun ekranını işaret etti.

"Bu denizde mi? Yok, ben şey için fotoğrafa bakıyordum," bacağımı okşaya okşaya üstüme eğilince sustum. Biraz daha eğildiğinde telefonumu yan tarafıma attım; meyve tabağına çarptığına dair birkaç ses duydum ama aldırış etmedim. Bacağımı öteki bacağımın üstünden indirdiğim esnada duraksadı. Hâlâ sehpanın üstünde oturuyordu. Tek farkla, artık çok yakındı ve bu heyecanlanmama neden oluyordu.

Ulaşabilsin diye bacaklarımı araladım. Bunu bekliyormuş gibi siyah saten geceliğimin eteklerinden içeri doğru soktuğu eliyle derin derin soluklar alıp verdim. "Reklam çekimi için fotoğrafa bakıyordum." güncel konumuzdan alakasız, "Hafta sonu çekimin ilk günü olunca alelacele karar vermek istediler." dedim. Alexander anladığına dair başını salladı ve bacak arama gelince durup gözlerime baktı.

"Sözümü dinledin mi?" diye sordu.

Başımı hızla aşağı yukarı salladım.

Kadınlığıma dokunarak iç çamaşırı giyinmediğimi o da teyit etti. Ona yaklaşarak yanağını sardım ve göğüs dekoltemi gösterdim. "İstediğin gibi." dedim.

"O hâlde şu an ne yapman gerektiğini biliyorsun." parmaklarının tersiyle kadınlığımı okşadı, neden bahsettiği hakkında en ufak fikrim yoktu. Başımı sağa sola sallamama kalmadan yeniden konuştu, "Arkana yaslan ve bacaklarını arala." dedi.

Dediğini yaparak arkama yaslandım ve bacaklarımı daha çok araladım. Alexander önümde diz çöktüğünde bu manzara karşısında gözlerim kocaman açıldı. Bugüne kadar hep tersi olmuştu. Nefesini bacak aramda hissettiğim gibi koltuğun kolunu sıkıca kavradım. "Yarın gece babamın holdinginin altmışıncı yıl kutlaması var." nefesi öylesine çarpıyordu ki inlememek için dudağımı dişliyordum. "Gelecek misin?" diye sorduğunda suratımı buruşturdum.

bir küçük dizi meselesi | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin