20. BÖLÜM:İSTANBUL'A DÖNÜŞ

10 3 0
                                    

Balkondan içeri girip yatağa oturduk. İkimizde telefonla ilgileniyorduk. "Film izleyelim mi?" Diyerek bozmuştu sessizliği Barlas. "Olur" Diye cevap verdim. Yanına oturmam için yana kaydı. Yataktan kalkıp onun yatağına, yanına uzandım. "Bak böyle bi film buldum olur mu?" Korku filmiydi. Severdim. "Olur"

"Emin misin bak izlenmemesi gereken bi film"

"Eminim sen aç. Yapma denilen şeyleri yapmayı seviyorum biliyorsun" sırıttı. "Bilmez miyim" Filmi açtı. İzlemeye başladık. Başları gayet normaldi. "Bu mu izlenmemesi gereken film"

"Bu demek" Yüzümü buruşturdum. "Hmm hiç korkunç değil" Üstümdeki bakışları hissetmemle yüzümü Barlas'a çevirdim. "Nee?" Sessizce gülmeye başladı. "Sonlarına doğru bana yapışmak yok" Sırıtışında bile çakallık vardı karizmatik piçin. Kaşlarımı çattım. "Bunun için korku filmi açtın demi çakal" Tekrar gülmeye başlayıp başımı kaslı ama yumuşacık göğüsüne bastırdı. "İzle" Dedi. Baskın ve boğuk sesiyle. Filmin ortalarına doğru film iyice korkutucu olmaya başlamıştı. Tırsmıştım ama inat değil mi belli etmeyecektim. "Gerizekalı ruh çağırmayla onunla bununla uğraşırsan böyle olur"

"Hayatım film bu"

"Ama hikaye gerçek. Böyle bi kız var ve bunlarla uğraştığı için bunlar oluyor"

"Ama bu film" Yüzüne dokundum. "Pekii sen nasıl istersenn" Gülümsedi ve avuç içimden öptü. Filmin sonları gerçekten korkunç olmaya başlamıştı. Korkmuştum. Barlas'ın koluna sımsıkı sarıldım. "Ayy"

"Korktun mu?" Boğazımı temizledim. "Yoo ne alaka" Sırıttı. "Kolumu sıkıyorsun hala" Koluna bakıp sarılmayı bıraktım ve kaşlarımı çattım. "Fırsatçı" Güldü. Filmin son 20 dakikasıydı. Artık saklayamayacaktım korkuyordum. Barlas'ın kaslı, sert koluna sımsıkı sarılmıştım. "Barlas kapat"

"Hani korkmamıştın?" Dedi alayla. "Ya korktum şimdi kapat bitti zaten ya" Hemen telefonu kapattı ve bana sarıldı. "Tamam tamam sevgilim kapattım"

"Uyuyamıyorum"

"Ben uyuturum seni şimdi kapat gözlerini" Onu yanağından öptüm. "İyi gecelerr" Dudağıma minik bir öpücük kondurdu. "İyi geceler birtanem" Gözlerimi kapatıp Barlas'a sarıldım. Saçlarımı okşuyordu. Yumuşacık olmuştum, mayışmıştım. Uykuya dalmadan önce son duyduğum. "Ay gibisin be Miray" Olmuştu. Sonrasında ise uykuya bırakmıştım kendimi.

Ertesi sabah Barlas'ın yanında uyanmıştım. Hala uyuyordu. Gülümseyerek gözlerinin önünü kapatan saçlarını kenarı çektim ve yastık izi kalmış yüzünü incelemeye başladım. Sanat eseri gibiydi adeta. Galiba o kadar uzun süre izlemiştim ki sonunda Barlas uyanmıştı. Göz göze geldiğimizde dudağının sağ kenarı yukarı kıvrıldı ve uykulu sesiyle beni kendine daha da aşık ederek konuştu. "Beni mi izliyorsun sen" Derken belimden tutup kendine yaklaştırıyordu. "Aa ne alaka uyanmanı bekliyordum" Yarı açık gözlerini tamamen açtığında beni yatağa tamamen yatırıp üstümde de yerini almıştı. Gözlerimi kocaman açıp bakmıştım yüzüne. "Barlas ne yapıyorsun bak biri girecek içeri" Diye fısıldadım sert sesimle. Sırıtıyordu hala. "Kapı kilitli hayatım"

"Sebep?" Diye sorduğumda sırıtan yüzü ciddileşti. "Sence Mina'nın olduğu yerde ben seni güvenlik olmadan uyutur muyum? Hayır tabiki"

"Tamam kalk üstümden" Tekrar gülmeye başladı. "Yoo" Kaşlarımı çatıp göğüsünden ittirmeye çalıştım ama milim kıpırdamıyordu. "Yaa" Kapı çaldığında yavaşça yerinden doğruldu. "Oğlum uyandınız mı?"

"Uyandık anne"

"Tamam kahvaltı hazır gelirsiniz"

"Geliriz annecim" Annesi gittiğinde bana döndü. "Kalk bakalım üstümüzü değiştirelim dediğinde garip garip baktım. "Aynı odada?"

"Olmaz mı?"

"Olmaz tabi Barlas. Kalk arkanı dön öyle giyin" Derin bir nefes verip yataktan kalktı. "Peki hayatım. Sen nasıl istersen öyle olsun döndüm arkamı rahat giyin" Arkasını dönmüştü. Güveniyordum ona. Rahatlıkla siyah bol şortum ve siyah kısa kollu cropumu giydim. "Hazırım ben" Dediğinde arkasını döndü. Baştan aşağı süzdü beni. "Böyle mi çıkacaksın?"

"Barlas. Lütfen karışma kendimi böyle güzel hissediyorum" Kıyamıyordu bana belliydi. Bakışları yavru kediye dönmüştü. "Peki sevgilim sen nasıl istersen" Yüzüm güldü. "Ben çıkıyorum o zaman giyinip gel"

"Mina'dan uzak dur tamam mı?"

"Yakınlaşmak istemiyorum zaten merak etme. Ama ona da o kadar kötü davranma. Bak o kardeşin senin giderken sarıl ona" Başını kaldırıp derin nefes aldı. "Tamam Miray. Peki. Hadi annemin yanına git. 5 dakikaya gelirim bende" Başımı sallayıp "Tamam" dedim ve odadan çıktım. Mutfağa annesinin yanına gidip güler yüzümle konuştum onunla. "Günaydın Nur abla" kahvaltıyı hazırlıyordu. Gülümseyerek bana yaklaştı ve yüzümü sevdi. "Günaydın güzel kızım"

"Yardım edeyim mi?"

"Gerek yok annem bitti zaten sen Barlas'ı çağır"

"Üstünü değiştiriyordu gelirim 5 dakikaya dedi" Mina'nın sesiyle ona döndü gözlerimiz. Nur ablanın gülüşü soldu. "Günaydın annecim" Diye sarıldı ona Mina. Bana o bakışlarını atmayı da ihmal etmiyordu. Nur abla ruhsuz bir ifadeyle. "Günaydın kızım. Geç sofraya" Diyip çekildiğinde Mina'nın yüzü düşmüş, bakışları bana dönmüştü. Beni baştan aşağı süzdü. "Utanmaz" diye fısıldadı. Tek kaşımı kaldırdım. "Anlamadım?"

"Neyse birşey demiycem. Suçlu ben olurum sonra" Dediğinde Barlas'ın mutfağa girmesiyle masaya oturdu. Beni kolunun altına alıp. "Günaydın anne" Demişti annesine. "Günaydın oğlum" demişti Nur abla gülen yüzüyle. "Babam nerde?"

"Erken çıktı oğlum iş yerinde yiyecekmiş" Başını sallayıp masaya oturdu "Anladım. Otur hayatım yanıma" Diyerek yanındaki sandalyeyi çekti. Yanına oturdum. "Bana günaydın yok mu abi?" Diye soran Mina'nın yüzüne bile bakmadan. "Günaydın" dedi soğuk bir tonda. Nur abla da masaya oturduğunda yemeğe başladık. Hiç kimse konuşmuyordu. Yemeğimizi yedikten sonra direkt kalktık. "Annecim biz gidelim artık"

"Hemen mi oğlum?"

"Yine geliriz annem şimdi gidelim" Nur abla ayağa kalkıp Barlas'a sarıldı. "O zaman görüşürüz oğlum. Dikkstli gidin yollarda kendine de kızıma da"

"Ederim annecim" Nur abla bana dönüp bana da sarıldı. "Güzel kızım iyi bakın kendinize"

"Sizde annecim"

"Hadi hayırlı yolculuklar"

"Sağol annecim" Mina masadan kalkıp Barlas'a sarıldı. "Görüşürüz abicim. Dikkat et kendine" Barlas'ın koyu renk gözleri tekrar öfkeyle dolup taşarken sarılması anlamında işaret yaptım ona Beni kırmayıp mesafeyle sarıldı kardeşine. "Sağol" Dedikten sonra çekildi ve elimi tuttu. "Hadi Miray" Evden çıktıktan sonra önce bizim eve sonra babasının yanına uğrayıp vedalaştıktan sonra İstanbul'a dönmeye başladık. Bir saat sonra yine bir yerde durup arabadan indik. Elini cebine attı. Sigarasını alacaktı ki elinden tuttum. "Hayır Barlas" Dediğimde duraksayıp yüzüme baktı. "İçme artık şu zıkkımı sağlığına zararlı istemiyorum"

"Miray buna bari karışma bırak içeyim rahatlayayım 2 günde hayvan gibi gerildim zaten" Kollarımı açtım. "Ya rahatlamak istiyorsan gel kollarıma. Koy başını boynuma rahatla ne gerek var ki buna" Bunu dememle yavaşça bana yaklaşıp sarıldı. Başını yine boynuma koyup derin nefesler çekti ciğerlerine. Öpmüyordu. Sadece hareketsiz şekilde tenimi kokluyordu. Uzun süre sonra çekildi. "İçmeyeceksin demi" Diye sordum tatlı tatlı gülümseyerek. "Bana sigarayı da bıraktıracak mıydın be. İçmeyecem" mutlulukla alkışlayarak zıplayıp ona sarıldım. "Teşekkür ederimm. Ama bir daha içmek yok"

"Yapma be bir anda kestirme öyle"

"Doğru. Peki haftada 3 gün bunu düşüre düşüre hiçe kadar indiricez tamam mı? Ha birde günde bir tane sadece" Başını salladı. "Sen nasıl istersen sevgilim" Dudağıma minik bir buse kondurdu. "Sen mutlu olacaksan her şeyi çıkartabilirim hayatımdan. Sigara ne ki" Çok seviyordum bu adamı. Sevmek ne ki aşıktım. Bu manyak adamın yaptığı bütün kötü şeyleri unutmuş sadece şimdiki melek haline odaklanmıştım. Bütün hayatımı değiştirmişti. Kahramanımdı artık o benim.

Kalbim Senin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin