18.Bölüm

82 55 15
                                    

Zeynep Casalini-Duvar

Gözlerimi açmaya başladım.

Zorlandığım için yavaş yavaş açıyordum. Tamamen açtığımda tavanla göz göze geldim.Tavanda ise yanıp sönen lamba vardı.
Gözlerimi tekrardan kapattım.

Boğazım o kadar çok kurumuştu ki yutkunamıyordum bile.
Nerdeydim ben böyle.
En son kafama bir şey vurulmuş ve yere yığılmıştım.
Şuan yerde sırt üstü uzanıyorum kollarımı hareket ettirmeye çalıştım ama bir şey engelliyordu.
Kafamı çevirdiğimde  iki kolumun da belli aralıklarla yere zincirlenmiş olduğunu gördüm. Bu zincirlerdi hareket etmeme engel olan şey.

Bacaklarımı da hareket ettirmeye çalıştım ama onlar da hareket etmiyordu zincirlerden dolayı başımı bile kaldıramıyordum.
Nefes alıp verdim ama burası küf kokuyordu.
Dilimi damağıma bir kaç kere vurdum.
Ne zamandır burdaydım ve neden.

Hilal.O nasıldı. En son kalın bir erkek sesi -kalınlığından ziyade ürkütücüydu- bu yüzden korkmuştum ve Hilalin sesini duymuştum.
Söylenenleri hayal meyal hatırlamaya başladım.
Hilal en son 'para nerde ' demişti o sesinden korktuğum adam da 'iyi iş çıkardın ' demişti.

Baş ağrıma rağmen kaşlarımı çattım.
Buragin evinde ki Hilal'in telefon konuşması, Bana soğuk davranması ve son duyduğum cümleler.
Akif Keskin'in Hilal'i kaçırması ve serbest bırakması 'Bunlar daha iyi günleri 'demesi. Bütün bunlar Hilalin ihan...
Hayır kardeşim dediğim kişi bana ihanet etmez. Kardeşim o benim. Olamaz.
Ama olanlar bunu gösteriyor.
Zorlukla konuşmaya başladım "Kimse var mı burda? "
Sessizlik.
Adım sesleri.

Sesler kesildi sağ tarafımda olduğunu hissedebildim.Başımı sağ tarafa çevirdim. Simsiyah giymiş,sakallı, yaklaşık 1.80 boylarında,50 yaşlarında bir adam. Ve konuşmaya başladı. "Nalancıķ uyanmış mı"

Bu korktuğum sesti. "Sen kimsin? "
"Sen beni hiç görmedin değil mi. " başımı olumsuz anlamda salladım.
"Akif Keskin " dedi o iğrenç sesiyle.
Anne ve babamın katili. Onları benden alan adam tam karşımdaydı ve ben hiç bir bok yapamıyordum.
"Sen" dedim.Gülerek konuşmaya başladı "Ben .Anne ve babanın katili. "
Gözlerimi kapattım. "Hayatını mahvetmis ve hala mahvedecek olan adamım"
"Ne biçim bir yaratıksın sen." Şuan onun üstüne kusmak istiyordum.

"Hilal nerde "
"Vah vah hâla merak mı ediyorsun arkadaşını. Ya da seni bir para uğuruna satan arkadaşınmı demeliydim"

Kardeşim dediğim kişi ihanet etmişti.
Arkamdan bıçaklamıştı.
Bir para uğruna.
İhtiyacı yoktu ki.
Durumu benden iyiydi.
Kaç paraya satmıştı beni.

"Ne yapacaksın bana"
"Ona tam karar vermedim Nalancık"
"Bana Nalancıķ deme" Ellerini pantolonunun cebine koydu "tamam Nalancık'" dedi
Bu adam tam bir götlek.
"Sevgiline haber verelim değil mi"

Yağız 'dan
Bugün sabah kalkmış şirkete gitmiştim.Anıl ile ortaktı bir çok ülkede de vardı. Okullarımız, şirketlerimiz ün salmıştı.
Anıl nil genellikle Yurt dışındakiler ile ilgileniyordu ben de yurt içindekilerle. Şirkette bir kaç sorun çıktığı ve toplantılarım olduğu için gitmiştim.

Şu an ise halden hale gidip erik arıyordum. Nalan erik seviyorsa bu mevsimde bile olsa bulcaktım.
17.girdigim halde sonunda bulmuştum. Bir kese kağıdına koymuş Nalan'a sürpriz yapacaktım.
Ee sürprizse kese kağıdını da süslemem gerekirdi.

En sevdiği çiçek lavanta çizdim üstüne.Otada kocaman lavanta yanlarında ise minik minik lavantalar...
Vakit kaybetmeden Nalan'a yazdım.
Mesajlaşmanın ardından Sema 'yı okuldan alıp cafeye gittik.
Canım kardeşim, iki gözüm...
Çocuksu neşesi ile bugün olanları anlatıyordu. Onun tırnağı kırılsa canımdan can gidiyordu.
Orda güzelce vakit geçirdikten sonra onu arkadaşının evine bırakıp Nalan'ın evine doğru yola koyuldum.

Aşk Acıtır-mış (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin