47.Bölüm

31 7 27
                                    

Dedublüman-Belki
Sezen Aksu-Geri dön
Enes Güngör-Gitti diyemedim
Esmeray-Unutama beni
Ali Atay-Yalan

Yazar'dan
Yağız gözlerini restoranın tabelasına çevirip,gülümseyerek baktı.
Deniz gözlüm restorantı.
Burayı çok seviyordu.
Daha doğrusu Nalan ile yaptığı her şeyi seviyordu.
Yemek yapmayı, uyumayı, sarılmayı,eğlenmeyi, öpüşmeyi, sevişmeyi...
Nalan'ı seviyordu hem de herbir zerresini.
"Sevgilim artık vedalaş nasılsa birkaç hafta sonra geleceğiz."
Yağız bu sefer gözlerini sevdiği kıza çevirdi.
Denizin önünde, saçları uçuşuyordu.
Adam denizin maviliğine baktı,ürperdi.
Kızın gözlerinin maviliğine baktı, can buldu.
Adam zoraki gülümsedi "Hadi,gidelim o zaman."
Nalan tebessüm edip,arabaya bindi.
Yağız etrafına bakıp derin bir iç çekti ve şoför koltuğuna oturdu.
Hissetmişti,öleceğini hissetmişti ama bir şey diyemiyordu çünkü ne derse desin kaderinde ölmek vardı.
Kaderinde Nalan ile ayrı kalmak vardı.
Arabayı çalıştırdığın da ölüme giden yola koyuldular.

Sohbet ede ede İstanbul çıkışına yaklaşmışlardı.
"Yağız peki neden kemanı aldık?"
"Çünkü çalma zamanın geldi. "
Nalan dudaklarını araladığında arabayı telefonunun melodik sesi doldurdu.
Ekrana baktığında Anıl'ın aradığını gördü.
"Kim arıyor? "
"Anıl arıyor. "
Yağız kaşlarını çattığında Nalan aramayı açarak,kulağına koydu.
"Alo,"
"Nalan." dedi güçsüz bir ses.
"Anıl ne oldu?"
"Nalan biz saldırıya uğradık ikimiz de vurulduk."
Nalan şoka girmiş bir şekilde karşıya baktı.
Yağız "Ne olmuş?kötü bir şey mi var? " diye sordu.
Nalan kendine gelip "Durumunuz nasıl?" dedi.
Anıl 'ın yaralarına bakmaya çalışmışlardı fakat o reddetmişti.
Sema iyi olmadan ,iyi olmak istemiyordu.
"Ben de bir şey yok ama Sema. "
Nalan elini korkudan hızla atan kalbine götürdü.
"Sema'yı ameliyata aldılar. "
Aslında Sema orada can vermişti fakat Anıl bunu kabullenmek istemiyordu . Babası Yusuf bey de oğluna Sema'yı ameliyata aldıklarını söylemişlerdi. Fakat Sema'nın ölü bedeni morgda duruyordu.
Nalan Yağız'a baktı sonra "Biz geleceğiz." dedi.
Telefonu kapattılar.

"Nalan ne olmuş? Neden aramış? "
"Yağız arabayı sağa çeksene."
Adam başını olumlu anlamda salladı,arabayı yanaştırdı ve frene bastı.
"Nalan. "
"Efendim? "
"Frenler tutmuyor. "
İkisi birbilerine korkuyla baktıklarında,silah sesleri duydular.
İkisi de ne yapacaklarına bilemez haldelerdi.
Silahlardan çıkan kurşunlarla arabanın arka camını tuzla buz etmişti.

Yağız arabayı hızlandırdı.
Nalan ise torpidoda ki silahları çıkardı.
Arkalarında ki arabalar o kadar çok fazlaydı ki onlar yetemezdi.
Nalan'ın gözyaşları akarken Yağız'ın canından can gitti.
"Anıl'ı ara." dedi.
Nalan yere düşen telefonunu aldı,son aramalara girip Anıl'ı aradı ve telefonu hoparlöre verdi.
Yağız telaşla konuştu "Anıl İstanbul çıkışındayız, arabanın frenleri tutmuyor ve..."
Karşılarına çıkan virajı dönemeyecek kadar hızlıydı.
Hem hız,hem frenlerin tutmaması ile birlikte dönemiyordu.
Cümlesini tamamlayamadan araba üst üste takla atmaya başladı.

Yağız kendisinden önce sevgilisini düşündü.
Kolunu kızın önüne getirerek korumaya çalıştı.
Araba tepetaklak bir şekilde durduğunda Yağız hâla yaşıyordu.
"Yağız. "
Adam gülümsedi hem de en içten bir şekilde.
"Nalan bu bir veda değil ama yine de söylemek istiyorum. "
Nalan yüzünde oluşan kesikler yüzünden zar zor konuştu.
"Neyi söylemek istiyorsun?"
Arabanın sağlam bir yeri kalmamıştı.
Arkası uçurumdan aşağı yuvarlanmış,önü ise yolun ortasında kalmıştı. Ön cam tamamen kırılmıştı,cam kırıklıkları vücutlarına batmıştı.
Yağız'ın Nalan'ı korumak için koyduğu kolu ise kopmak üzereydi.
Arabanın bir parçası kolu kesip,atmıştı.
Nalan fark etmemişti bile.

Aşk Acıtır-mış (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin