BÖLÜM 26: GİTMEK

10.1K 458 31
                                    


İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin

Twitter: aysegulkalay_

***

Yeni bölümden herkese selamlar...

Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar!

***

"GİTMEK"

Saniyeler dakikaların, dakikalar ise saatlerin peşine takılmıştı. Gece güne kavuşmuş ancak Dilşah'a güneş doğmamıştı. Arabanın içinde iki büklüm dururken, onunla birlikte saatlerdir sessizce oturan Asaf'a bir kez olsun dönüp bakmamıştı. Güç bela ağlamasını durdurmuşken, kendisine acıyarak bakan bir çift göz görmek, ağır gelecekti. Bulundukları tepede, güneşin önlerinden süzülerek yükselmesini izlediler. Bir müddet daha süren bu sessizlik fırtınasını, Dilşah'ın boğuk sesi dindirdi.

"Eve gidelim."

Asaf, ikiletmeden arabasını çalıştırdı ve gece boyunca yaptığı gibi sessizliğini sürdürdü. Geçtiği yolların her karışında bir şeyler haykırmak istese de artık çok geç olduğunu görebiliyordu. Abisiyle defalarca konuşmuştu. Dilşah'a yanlış bir şey yapmamasını söylemişti ama onun sağlıklı düşünemeyen zihni, onu yine bir hatanın içine düşürmüştü.

Yıllarca onun öfke kontrol bozukluğuyla savaşsalar da kat ettikleri yol, hiçte uzun değildi. Onu iyileştirecek bir şeye ihtiyaçları vardı ve Dilşah, tam o zamanda çıkagelmişti. Ancak hesaplar yine ters dönmüş ve Dilşah bile, onu iyileştirmeyi başaramamıştı. Aksine içindeki öfkeyi, katbekat arttırmıştı.

"Yanında kalmamı ister misin?" diye sorduğunda, Dilşah başını iki yana salladı ve arabadan hâlsiz bir şekilde indi. Eve doğru ruhsuz adımlar atarken, olmayan gözlüklerinin tuhaf hissini yaşıyordu. Evin kapısından girdiği gibi karşısında bulduğu annesi, hayli öfkeli görünüyordu.

"Neredeydin sen tüm gece?"

Dilşah, ona boşluğa bakar gibi bakıp yanından geçti ve merdivenleri tırmanmaya başladı. Koridorda gördüğü Zeliş'in konuşma hamlesine, karşılık dahi vermedi. Odasına girip kapısını kapattığında, tek yapmak istediği derin ve uzun bir uyku uyumaktı. Ancak annesiyle, bu pek mümkün olamadı.

"Sana dün gece neredeydin dedim!" diye sinirle odaya giren Seyran Hanım, onun için gece boyunca telaşlanmanın verdiği öfkeyle sesini yükseltti. Dilşah ise ona cevap vermeden odasının ortasında durdu. Bakışları pencereden bahçeyi süzerken, ardındaki annesini daha da öfkelendirdiğini fark etmiyordu.

"Seni kaç kere aradım, haberin var mı? Korkudan deliye döndüm!"

"Senin umurunda olduğumu bilmiyordum." Dilşah'ın mırıldanmasıyla, Seyran Hanım sinirle sorusunu yineledi. "Neredeydin dün gece?"

"Cehennemin dibinde!" diye bağırarak annesine döndü, Dilşah. Sonra aynı ses tonuyla devam etti. "Mecaz olsun diye demiyorum, gerçekten cehennemin dibindeydim! Ve sen, gelip karşıma yapmadığın anneliğin hesabını sormaktan vazgeç!"

Seyran Hanım, şaşkınca kızına bakakaldı.

"Yapmadığım annelik, öyle mi? Ben size tek başıma hem ana oldum hem de baba, mükafatı bu mu?" Dilşah, alaycı bir kahkaha patlattı. "Sen bana değil, diğer çocuklarına annelik yaptın. Çünkü onlar yaralıydı. Çünkü onlar çaresizdi. Onlar talihsizdi! Ama Dilşah... Dilşah, şımarık küçük bir kız çocuğuydu! Onun gerçek dertleri yoktu. O hep, şımarık bir çocuktu! Öyle değil mi?"

ASLAN BEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin