BÖLÜM 39: HER ŞEY SENSİN

9K 398 32
                                    


İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin

Twitter: aysegulkalay_

***

Yeni bölümden herkese selamlar...

Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar!

***

"HER ŞEY SENSİN"

Dilşah, kaçırıldığı andan itibaren yatak odasından çıkmamış, bir o yana bir bu yana dolanıp durmuştu. Sıkıntıdan patlasa da sesini çıkarmamıştı. Aslan'a olan sinirinden dolayı ağzından tek lokma bile geçirmemişti. İlla Aslan Bey'in inadı kırılacak ve onu eve geri götürmeyi kabul edecekti. Çünkü o da zamanla onların artık farklı yollarda olduğunu görecekti. En azından Dilşah öyle düşünüyordu!

Yataktan pencereye, pencereden yatağa derken gün yine bitmişti. Sıkıntıyla saçlarını karıştırdığında, günlerdir banyo yapmadığı için yağlandığını fark etti. Banyo yapması gerekiyordu ama yanında bir tişört dahi yoktu. Derin bir nefes alıp banyoya geçti ve gördüğü bornozla kısa bir tebessüm molası verdi. Kıyafetleri yıkanana kadar bornozla idare edebilirdi.

Üstünü çıkarıp makineye attı ve beklemeden çalıştırdı. Sonrada günlerdir hasret kaldığı suyun altına girip uzun bir banyo keyfi yaptı. Banyosunu tamamlayıp çıktığında, bornozu üzerine geçirip başına da küçük bir havlu sardı. Yüzünü nemlendirmek için banyonun dolaplarını karıştırmaya başlayınca, gördüğü ilaçlarla duraksadı. Alıp baktığında, hepsinin Aslan'a ait olduğu netti. İşte o an Dilşah'ın zihninde bir ampul yandı. Günlerdir terslediği, bağırıp çağırdığı adam büyük bir sınavdan geçmiş ve normal bir insan olmak için çabalamıştı. Ama o, Aslan'ın tüm emeğini inadıyla çöp etmenin derdine düşmüştü. Bu yüzden artık sakinleşmeye ve Aslan'la doğru bir iletişim kurmaya karar verdi. Bağırıp çağırarak bir yere varamazlardı.

Aldığı kararla birlikte banyodan ayrılıp salona geçti. Salonun bir köşesini kaplayan Amerikan tarzda mutfağa döndüğünde, Aslan'ın yemek yapmaya çalıştığını gördü. Onun bu hallerini ilk kez gördüğü için her defasında şaşırıyordu. Bir insan, nasıl bu kadar değişebilirdi?

"Aslan..." diye seslendiğinde, o hep sevdiği mavi gözler anında onu buldu. Ancak birkaç salise sonrasında Aslan acıyla inledi. Çünkü Dilşah karşısında bornozla duruyordu ve onun elinde aşırı tehlikeli bir mutfak aleti vardı. Bıçak gibi...

Parmağı kanayınca, Dilşah telaşla yanına koştu ve Aslan'ın elini tutup kesiği inceledi. Ancak Aslan, elini geri çekmeye çalıştı. Tabii bu Dilşah'ı oldukça sinirlendirdi.

"Rahat durur musun, yarana bakmaya çalışıyorum."

"Sen karşımda böyle durmaya devam etmeyi düşünüyorsan, benden sakin kalmamı bekleme!" Dilşah, kaşlarını çatarak baktı. "Yıllar her şeyini değiştirmiş ama bir şeyine dokunamamış; sapıklığına!"

"Ben sapık değilim, sadece sana zaafım var."

"Hı hı, tabii!" deyip Aslan'ı tuttuğu gibi salondaki köşe koltuğuna çekiştirdi. Onu koltuğa oturtmayı başardığında, yerini öğrendiği ecza dolabından yara bandı bulup geri döndü. Orta sehpaya oturup Aslan'ın elini tekrar ellerinin arasına aldı. Bedenleri o kadar yakındı ki Aslan bir an bile gözlerini Dilşah'tan ayıramıyordu. Onun parmağını temizleyip pansuman yapmasını bile fark etmemişti. Dilşah ise işini bitirdiğinde alayla söylendi.

ASLAN BEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin