BÖLÜM 32: KENDİMİZDEN BAŞLAYARAK

8.2K 419 22
                                    


İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin

Twitter: aysegulkalay_

***

Yeni bölümden herkese selamlar...

Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar!

***

"KENDİMİZDEN BAŞLAYARAK"

"Aslan, çok küçüktü. Babasının av merakı vardı ve yine bir gün avdaydı. Bir kaza olmuş, ne olduğunu bile anlamadık. Hayata çok zor dönebildi, aylarca hastanede yattı. Sonra eve getirdik ama boynundan aşağısı tutmuyordu. Günler su gibi akıyordu ama hiçbir şey değişmiyordu. Aslan, babasını çok severdi. Her gün ona kitaplar okurdu. Yeri gelir minik elleriyle yemeğini yedirirdi. Belki de babasını o kadar süre hayatta tutan şey, Aslan'ın şefkatiydi. Neyse... Gel zaman git zaman, biz annemle çiftliği idare etmekte zorlanmaya başladık. Annem, benim evlenmem gerektiğini söyledi ve kâhyanın oğlunu uygun gördü. Niye yalan söyleyeyim, bende ona aşıktım. Bu yüzden itiraz etmedim."

Halide Hanım'ın gözünden birkaç damla yaş süzülürken, yüzünde hüzünlü bir tebessüm vardı. Eliyle yanağını kurutup devam etti.

"Onunda bana âşık olduğunu sanırdım. Öyle hissettirirdi. Onunla konuştuğumuz zaman dünyanın en güzel kadını gibi hissederdim. 18 yaşındaki o toy hâlim, kocaman bir aşkla silinir ve kocaman bir kadınmış gibi beni büyütürdü."

Dilşah, onun anlattığında duraksamalarını ve acısını hissedince ellerini tuttu ve merhametle söylendi.

"Hadi içeri geçelim, en azından oturmak iyi gelecektir."

İkisi de yıllar sonra açılan sırların ağırlığı altında eziliyordu. Salona geçip oturabildiklerinde, Halide Hanım hızla söze girişti. Çünkü bir an evvel anlatıp bitirmek istiyordu.

"Düğüne birkaç ay kala... Bir gece... Aslan, kâbus görüp uykusundan uyanmış. Haliyle annesinin yanına koşmuş teselli bulmaya ama odasında yokmuş. Babasının yanında olacağını düşünmüş ama onun yanında da bulamamış. Bahçeye çıkmış. Etrafına bakınırken, atların bulunduğu ahırın cılız ışığı çekmiş dikkatini... Annesi son zamanlarda pek bir meraklıydı atlara! Bu yüzden Aslan, orada olabileceğini düşünüp ahıra doğru ilerlemiş. İki kişinin fısıldaşmalarını duymuş önce, sonra da kafasını uzatıp baktığında bir çocuğun şahit olmaması gereken bir sahneye şahit olmuş... Annesi ve benim nişanlım..." deyip sustu Halide Hanım.

Dilşah, duyduklarıyla büyük bir şok geçirdi. Aslan'ın böyle bir şey yaşaması kanını dondurmuştu.

"Bu nasıl... Bu..." deyip söyleyecek bir şey bulamayarak, duyduklarını sindirmek adına sessizleşti. Aslan'ın hayatındaki en büyük sırrı bu muydu? Ne kadar acı çekmiştir o küçük bedeninde...

"Aslan, önce kusmuş sonra da düşüp bayılmış. Kendine geldiğinde, o artık eski neşeli çocuk değildi. Onları gördüğü için nişanlım olacak adam onu tehdit etmeye başlamış, korkutmuş. O günden sonra annesine yaklaşamadı. Babasına artık kitap okumuyordu. Odasında bir put gibi saatlerce durup duvarı izliyordu. Bir sürü doktor çağırdık ama fayda etmedi. Büyük bir buhran yaşıyordu."

"Konuşmuyor muydu?"

"Hayır, hiçbir şey söylemiyordu. Bir tek babaannesinin ona yemek yedirmesine izin veriyordu, başka kimseyi odasına sokmuyordu. O sıralarda benim düğünüme bir hafta kalmıştı. Ben içimde bir yerlerde, bir şeylerin ters gittiğini hissediyordum ama emin olamıyordum. Nişanlım eskisi gibi değildi, yengem eskisi gibi değildi. Sürekli böyle diken üstünde gibiydiler. Aslan'ın her an onları söyleme ihtimali onları yiyip bitiriyordu, tabii biz bunu bilmiyorduk. O sıralar abimin durumu da ağırlaşmıştı. Aslan'ın ilgisi kaybolunca, hayatta kalacak bir dal bulamadı sanırım."

ASLAN BEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin