BÖLÜM 35: BELA GELİYORUM DEMEZ

7K 361 28
                                    


İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin

Twitter: aysegulkalay_

***

Yeni bölümden herkese selamlar...

Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.

Keyifli okumalar!

***

"BELA GELİYORUM DEMEZ"

Aradan geçen iki günün sonunda, Dilşah'ın heyecanla beklediği o an gelmişti. Akşam çağırdığı arkadaşı gelecekti ve o, haftalardır düşündüğü planları uygulamaya geçirecekti. Dışarıdan bakınca bunun için aşırı heyecanlı ve umutlu görünüyordu ancak içinde yaşadığı duygu karmaşası onu yiyip bitirmek üzereydi. Her ne kadar Aslan'ın normal bir hayat sürmesini istese de bu kadar ileri gitmesine gerek var mıydı, bilemiyordu. Tek bildiği şey, yaptıklarının oldukça can sıkıcı olduğuydu. Ama bir kez adım atmıştı, geri dönemezdi!

Arkadaşı geleceği için evdeki tüm hazırlıklarla bizzat kendi ilgileniyordu. Bu yüzden başta Zerrin olmak üzere, evdeki herkes diken üstündeydi. Onun beğenmediği bir şey hemen ortadan kaldırılıyordu. Akşam için kalabalık ve güzel bir yemek daveti ayarlamıştı. Herkes toplanınca işler sandığından kolay ilerler gibi geliyordu ama her şeyin sarpa saracağından bihaberdi.

Bahçe işleriyle uğraşırken, ansızın çiftlik bahçesine Aslan arabasıyla giriş yaptı. Onu gören Dilşah kaşlarını çatıp neden geldiğini anlamaya çalıştı.

"Niye geldin sen?" diye sorduğunda, karşısına geçen adamın sırıtışına sinir olmadan edemedi. "Beni özlemişsindir diye düşündüm."

"Beş yıl özlemediğim adamı, iki günde mi özleyeceğim? O Kaf Dağı'ndaki burnunu azıcık indir bence!"

Aslan, güneş gözlüğünü çıkardı ve ceketinin cebine takıp gülümsedi.

"Beş yıl boyunca özlemediğin adam... Neden hiç inandırıcı gelmiyor acaba?"

"Çünkü dünyanın tek kalpsizi sensin sanıyorsun. Ama herkesin doğuştan değil, Aslan Bey! Senin gibi buz kütlesi bir adamla aylarca uğraşan biri de kalbini kaybedebiliyor. Benim gibi!"

"Kalbini yitirdiğini mi iddia ediyorsun?"

"Etmiyorum. Çünkü benim kalbim hak edenler için hâlâ var ama bir sana Fransız! Kapiş!"

Aslan, hafifçe güldü. Boncuk'la atışmalarını özlemişti, hem de fazlasıyla... Şimdi onun dudaklarından dökülen her kelime, paha biçilmez bir elmas değerindeydi. Ve Aslan, bunun kıymetini bilecekti!

"Öyle olmadığını sana kanıtlarsam?" diye meydan okuduğunda, Dilşah kendinden emin bir tavırla karşılık verdi. "Hiç şansın yok!"

"Görelim o zaman..."

Yanından ukala bir tavırla geçen adamın ardından, kaşlarını çatarak bakakaldı. Ne olmuştu bu adama? Nerde o soğuk ve ölü adam? Oysa onu en son bıraktığında, ruhsuz adamın tekiydi. Üç günde mutlu olmaya mı karar vermişti? Peki onun bu kararı verdiğinden, neden Dilşah'ın haberi yoktu? Bilseydi bu kadar uğraşma zahmetine girmez, bavulunu toplayıp yola düşerdi. Ava giderken avlanmış gibi hissediyordu.

"Off! Yine ne dönüyor burada ya?" diye kendi kendine söylenip, morali bozuk bir şekilde odasına çıktı ve akşama kadar ortalıkta görünmemeye karar verdi.

ASLAN BEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin