"Yaramaz, yaramaz çocuk," diye fısıldadı ve Dean'in görüşünün kenarlarında siyah benekler birikmeye, bir gelip bir kaybolmaya başladı. Dean, kafasında artan baskıyı hissederek mücadeleyi bıraktı ve bu onu bilinç kaybına doğru itti-
Ani bir parlama, korkunç bir çığlık oldu ve Dean gözlerini kırpıştırdığında, o sıkı boğulma hissi yok oldu, ciğerleri rahatlayarak inip kalktı. Ruh önünde kıvranıp ani bir alev patlamasıyla yok olurken, kocaman, acılı bir nefes aldı.
Dean bir an için bacaklarını iki yana açmış, kalbi hala pürüzlü bir şekilde atmaya devam ederken, çaresizce derin hırıltılarla nefesini geri kazanmaya çalışarak orada oturuyordu. Cas kapı eşliğinde yeniden belirdiğinde hala titriyordu ve ciğerlerini normale döndürmeye çalışıyordu. Kollarını kavuşturup kapı pervazına yaslandı, tamamen kayıtsızdı ve üzerinde giysiye dair tek bir dikiş bile yoktu.
Dean, "Ben halledebilirdim," diye çıkıştı ama sesindeki meydan okuma, oradaki nefes kesici gıcırtı yüzünden biraz bozuldu.
"Evet, halledebilirmiş gibi görünüyordun," dedi Cas kaşlarını kaldırarak, saçları hala yüzüne düşüyordu.
Dean gözlerini devirdi, hala nefes nefeseydi ve başını masaya çarpacak şekilde geriye yasladı "Lütfen üzerine bir şeyler giy."
"Neden? Bunu oldukça özgürleştirici buluyorum."
Dean becerildiğinden %90 emindi, ki bu hoşuna gitmiyordu ama Cas'in geri dönmesi ve -bir kez daha- kıçını kurtarması onu rahatlatmıştı ve topa, nefessiz bir "Tanrım, berbatsın." demesine yetti.
"Biliyorum," dedi Cas, "Ceketini ödünç alabilir miyim?"
Dean, Cas'e yan yan bakmak için tehlikeli gözlerinden birini kıstı ama Cas kollarını şimdi daha sıkı kavuşturmuştu ve adeta titriyordu ki bu- doğru damlayan ıslaklık artı kıyafet yok artı klima. Ayrıca, oldukça cesurcaydı, Cas'in göğüs uçlarının şu anda mermeri kesebileceği gerçeğini de görmezden geliyordu.
"Evet, sadece mahvetme," dedi Dean, deri ceketini üzerinden çıkartıp Cas'e alması için uzatırken. Cas sessiz bir teşekkürle ceketi aldı ve kollarını beline dolayıp kalçalarına bağladı, Dean buna neredeyse itiraz edecekti ama hala tutarlı cümleler kuramayacak kadar bitkindi.
"Tekrar teşekkürler," dedi Dean, sesindeki mahcubiyeti saklamaya çalışarak ve Cas gülümseyerek ona yardım etti.
"Umursamadığımı biliyorsun," dedi ve Dean minnetle kağıdı alıp ayağa kalktı.
Dean bir an için ona baktı, onu içine çekti ve Cas de ona baktı, sessizlik garipleşmeden önce gözleri Dean'in yüzünde bir aşağı bir yukarı geziniyordu.
"Yani," dedi Dean, Cas'in vücuduna doğru belli belirsiz bir işaret yaparak. "Her şey için ilk kez, değil mi?"
Cas'in ağzı keyifle gerildi, dudağı seğirdi. "Bir hayaleti çırılçıplak öldürmek yaptığım en tuhaf şey değil, ister inan ister inanma."
"Ah, buna inanıyorum," diye mırıldandı Dean, başını sallayarak ve odanın diğer tarafında kaybettiği telefonunu almak için oraya gitti. "Bu arada kasabaya en son gelişinde evini yağmaladığını sanan Bobby'i arayacağım."
"Ne?" diye sordu Cas şaşkın bir şekilde kaşlarını çatarak, ceketi kalçalarına doğru düzeltirken ve Dean ceketi bir daha giydiğinde nerede olacağını düşünmemek için büyük bir çaba harcıyordu. Cas'in ıvır zıvırla uğraştığını öğrendikten sonra, babasının yüzünü düşününce neredeyse histerik bir şekilde gülmek istedi.
"Evet, görünüşe göre kötü ikizin Bobby'nin evine Ölüm yıldızını sokmaya çalışmış, bu yüzden sana pek ısınmış değil."
Cas iç çekti, bitkin görünüyordu. Dean'in onu hiç görmediği kadar yorgun görünüyordu, omuzları çökmüştü ve gözleri yorgunluktan yıpranmıştı. "Ne için özür dilediğimi tam olarak bilseydim özür dilerdim."
Dean başparmağıyla telefonu açıp Bobby'nin numarasını ezbere tuşlarken, "Eh, söylemek zorundayım, geçmiş halin baş belası," dedi.
Başını kaldırıp Cas'e baktığında gözlerini kısmış, odanın diğer ucundaki Dean'e bakıyordu. "Benimle başka karşılaşman oldu mu? Bu andan itibaren demek istiyorum."
Dean omuz silkerek, "Hayır," dedi ve cep telefonunu kulağına götürdü. "İstediklerinin ben olduğumu sanmıyorum, Cas."
Cas, alçak sesle uğursuz bir şeyler mırıldandı ve başını sallayarak, Dean'in yanında durmak için karonun üzerinde çıplak ayakla ilerledi.
*18.10.2023*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Turn Of The Earth / Destiel
Fanfiction*A Turn of the Earth serisinin ilk kitabıdır. *Tamamlandı *Çeviridir Dean, bir Eylül gecesi trençkotlu bir yabancı arka camına çarpıp, onu gelecekten tanıyan bir melek olduğunu ve kaçmakta olduğunu iddia edene kadar tipik yarı öksüz, canavar öldür...