"Ne yaptım dedin?"
Tesiste oturmuş, bizimkilerin beni azarlamasını dinliyordum.
"Bence süper yapmışsın kardeşim, boşver bakma sen bunlara." Barış güven verircesine elini gösterdiğinde beşlik çakmıştım.
"Gayet güzeldi. Ne anlarsınız oğlum siz eğlenceden?"
"Sahi sizin sevgili olduğunuzu bile düşünmüşler, insanlar çok garip!" Halil'in söylediği şeyle kahkaha attım.
"Öyle değil mi? Mert Hakan ve ben mi cidden?" Gülerek konuştuğumda Yunus kafasını iki yana sallıyordu.
"Biz düşman değiliz onlarla Efsa, bunu biliyorsun değil mi?" Omuz silktim.
"Ben sadece eğleniyorum, insan sadece düşmanlarına mı şaka yapar." Kerem'e verdiğim bu cevap onu oflatmıştı.
"Ya tamam geçti gitti. Kekimden o da nasiplendi, afiyet bal şeker olsun."
Okan hoca idmana dönmeleri için geri çağırmıştı onları.
Bense denilenleri çeviriyordum.
Uzun süren bir idmanın ardından Florya'dan çıkıp karşıya geçtik.
"Yemek mi yesek ya?" Halil, guruldayan karnıyla ona destek çıkmam için bana bakıyordu.
"Benim de karnım acıktı." Söylediğim şeyle Yunus ve Kerem kafalarını sallamakla yetinmişlerdi, çok yorgun gözüküyorlardı.
Yunusla ikimiz arkaya oturmuştuk, Halil iste önde. Kerem de arabayı kullanıyordu zaten.
"Uyumak ister misin? Rahat bir saatimiz var çünkü." Yunus'a söylediğim şeyle kafasını sallamıştı.
Kafasını dizlerime koymuştu ancak ayakları aşağı salıktı. Böyle nasıl uyuyabiliyordu?
Her ne kadar kavga da etsek Yunus bu. Eğer birilerinden kopacaksan en son birbirimizden kopabilirdik, en son birbirimizden vazgeçebilirdik.
Ne kadar anlaşamıyor gibi gözüksek de en çok biz anlaşıyorduk onunla, biz sevgimizi bu şekilde gösterirdik.
Gülümseyerek ona baktım birkaç saniye, daha sonrasındaysa yola çevirdim bakışlarımı.
Kerem arabayı park ettiğinde geldiğimizi anlamıştım. Yunus'u uyandırıp arabadan indim.
"Buz gibi buz!" Söylediğim şeyle Halil kolunu omzuma atmıştı.
"Donuyorum Efsa!"
"Ben de donuyorum Halil!"
Hızlıca içeriye girmiştik arkamızda bize gülen Kerem ve Yunus bırakarak.
İçeriye girdiğimizde yüzümüze çarpan sıcak hava dalgasıyla gülümsedim.
"Aa Kerem, hoşgeldiniz. Gelsenize siz de böyle." Bu tanıdık ses...
Gözlerimi açmamla Altay ve birkaç Fenerbahçeliyi görmem bir olmuştu.
Masadaki tek bir bakışa takılı kalmıştı bakışlarım. Ona alayla sırıttığımda bana gülmüştü.
Bu gülümseme hiç hayra alamet değildi ama.
Halil omzumdaki kolunu çekmişti.
Keremler ne ara bu masaya oturmaya karar vermişlerdi anlayamamıştım.
Mert Hakan'ın karşısındaki boş yere oturduğumda ona bakmamak için gayret ediyordum.
Evet maçı biz kazansak da takımlar düşman değildi, Kerem'in de söylediği gibi.
Rekabet olmazsa eğlence olmazdı.
Yemekleri sipariş ettiğimizde yapılan sohbetleri dinlemeye çalışıyordum. Bunu engelleyen tek şey ise, Mert Hakan'ın bakışlarıydı.
Kafamı ne olduğunu sormak istercesine hayırdır gibi salladığımda göz devirdi ve bakışlarını çevirdi.
Yunus konuşmaya girdi.
"Bizim Efsa çocukluk yapmış dün gece, kusura bakma onun adına." Bu söylediği şeyle onu cimcirdim.
"Pişman değilim Yunus." söylediğim şeyle bu sefer o beni cimcirmişti.
"Merak etme, kafama takmıyorum. Çocukluk işte, eğlenmiş."
Çocukluk?
Ne alaka?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redamancy || Mert Hakan Yandaş
Fanfiction"Senden nefret ediyorum aptal." Söylediğim şeyle kafasını salladı iki yana. "Hayır, benden nefret etmiyorsun." Bu söylediğiyle yumruklarımı sıktım. "Hayır, senden nefret ediyorum Yandaş." "Nefret ettiğin birinin dudaklarına bu kadar hasret kalırmış...