Çalan kapımla gözlerimi açtım.
Saat henüz çok erken değil mi kalkmak için? Uykulu gözlerle açtığım kapının ardında Gözde'yi ve Sera'yı görmeyi beklemiyordum. Küçük Can'ı da öyle.
"Günaydın."
"Gün aymamış sanki sana." Gülerek söylediği şeyle gülümsedim Gözde'ye.
"Uyuyamadım, yerimi yadırgadım galiba."
"Otobüste de uyudun ya, ondan olabilir." Sera'nın söylediği şeyle doğru der gibi kafamı salladım.
Görmüştü yani Mert Hakan'ın omzunda uyuduğumu. Ancak bunu ima amaçlı söylememişti, samimiyeti gözlerinden okunuyordu.
Kahvaltı için aşağı inecektik. Beni beklerken kapının önünde onları fazla bekletmek istemediğimden çabuk bir şekilde hazırlandım. At kuyruğumu da yolda yapmaya başladım.
Can elime uzandığında gülümsedim ve onun elini tuttum. Biz ilerlerlerken arkadan fotoğraf sesi gelmişti.
"Çok tatlı gözüküyordunuz." Gözde'nin söylediği şeye gülümsemiştim.
Kahvaltı masasında herkes yerini almıştı. "Seni çok sevdi, bırakmak istemiyor." Gözde'nin gülerek söylediği şeyle gülümsedim.
"Ama Efsa ablanı rahat bırakmalıyız Can, kahvaltısını yapsın. Sen tabii yedin mama." Söylediği şeyle bakışlarımı Can'dan çektim.
"Sıkıntı değil, sorun olmayacaksa kalabilir." Can kısa sürede çok sevmiş gibiydi. Gözde gülümseyerek kafasını salladığında Can'a baktım.
O elindeki oyuncak arabasıyla oynarken ben de tabağıma bir şeyler koyuyordum. Bakışlarımı masada gezdirmek isterken bakışları üzerimde olan biriyle karşılaştım.
Aramızın düzeldiğini zannettiğim hâlde hâlâ bozuk olan Mert Hakan...
Kahvaltı bittiğinde Can'ı annesine verdim.
"Kaymaya gideceğiz Efsa, gelecek misin?" Kafamı iki yana salladım.
"Çok soğuk, takılırım burada." Söylediğim şeyle Yunus anladığını belli edercesine kafasını sallamıştı.
Saçlarıma öpücük kondurduğunda gülümsedim. "Dikkatli ol!" Arkasından seslenmeyi de ihmal etmemiştim.
Masada çok az kişi kalmıştı.
Gözde, İrfan, Mert Hakan, Sera ve ben.
Kendimi kanaryaların arasındaki aslan gibi hissetmiştim.
"Eee Efsa, senin sevgilin var mı?" İrfan'ın sorusuyla kafamı iki yana salladım.
"Tercih etmiyorum." Söylediğim şeyle Sera güldü.
"Anısı var gibi?"
"Yok be, sadece kendime zaman ayırmaktan memnunum." Bu söylediğime katılmıyor gibiydi Gözde.
"Ancak sevilmek de insanın kendine yaptığı bir katkı değil mi?" O da doğru söylüyordu.
"Hiç istemiyor musun yanında birilerinin olmasını?" Merakla bakıyordu bana.
"Yani, yalnız değilim ki. Arkadaşlarım var ve... Bilmiyorum aslında, olsa nasıl olurdu bu yaşımdayken diye düşünmeye zamanım olmadı hiç." Gülümseyerek söylediğim bu şeye onlar da gülümsemişlerdi, Mert Hakan hariç.
Derinlemesine bakıyor gibiydi bana, inceliyordu mimiklerimi. Bakışlarım onunkilere değdiğinde kaçırmadı hiç kendininkileri. Kaçıran taraf ben olmak istememiştim.
Bakışlarını üzerimden çektiğinde dikkatimi Sera'ya verdim.
"Çok da güzel kızsın, senden hoşlananlar vardır herhalde. Öyle değil mi?"
"Bilmem, genelde haberim olmaz."
"İnsanlara bulaşmak yerine samimice davranmayı bilmiyor olabilir. Bu yüzden son sevgilinin sana nasıl katlandığını düşünüyorum."
"Katlanamadı zaten Yandaş, gitti." Söylediğim şeyle gülümsedi.
"Eski sevgilin sana katlanamamış olacak ki ayrılmış senden ve başkalarında aramış sende olan eksikleri." Sert bir ifadeyle söylediğim şeye kahkaha attı.
"Bu komikti, benim bir eksiğim yok."
"Kendini mükemmel zannetmek de bir eksikliktir." Söylediğim şeyle kaşları çatıldı.
"Dedi her şeyinin mükemmel olduğunu iddia eden tercüman kız."
"Ben böyle bir şeyi iddia etmiyorum Yandaş, konuyu çarptırma."
"Bazen ailene üzülüyorum biliyor musun? Sana bu kadar yıl nasıl katlandılar acaba." Bu söylediğiyle etraftaki tüm sesler kesildi.
Sessizliğim bu sefer onun için bir zafer değil gibiydi.
Ailem bana katlanamadığı için onlarla yaşamıyordum.
Ailem bana katlanamadığı için kardeşimle aynı evdeyim.
Ailem bana katlanamadığı için küçük yaşlardan beri çalışıyorum.
Ailem bana katlanamadığı için beni evlendirmeye kalktı.
Ama bunları bilmesen de olur Yandaş.
"İyi eğlenceler size."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redamancy || Mert Hakan Yandaş
Fanfiction"Senden nefret ediyorum aptal." Söylediğim şeyle kafasını salladı iki yana. "Hayır, benden nefret etmiyorsun." Bu söylediğiyle yumruklarımı sıktım. "Hayır, senden nefret ediyorum Yandaş." "Nefret ettiğin birinin dudaklarına bu kadar hasret kalırmış...