"O mu?" Mert'in sesiyle herkesin dolu bakışları Yunus'a kaymıştı.
"Hayır, değil." Bu dediğiyle her ne kadar derin bir nefes çekseler de Efsa neredeydi bilinmiyordu.
"Beyefendi bakabilir misiniz?" Doktor hanımın sorusuyla herkes dönmüştü bu defa ondan yana.
"Efsa Akgün öyle değil mi?" Kafasını sallamıştı Yunus.
"Ameliyata alındı." En azından bulunmuştu.
İyileşecekti biliyordular.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Efsa'nın anlatımıyla
Bankın köşesinde oturmuş ağlayan bir kız çocuğu görmüştüm.
Yaşını anlayamıyordum ancak tahminen 6-7 yaşlarındaydı.
Yanına yaklaşma gereksinimi duydum ve elimi omzuna koydum, destek vermek istermişçesine. Kız kafasını kaldırıp bana kocaman sarıldığında kaşlarım çatılmıştı ancak rahatsız olmamıştım.
"Ne oldu?"
"Ailem..."
"Anlatmak ister misin?"
Kız kendini benden ayırdığında bu ifade bu sima...
Bu bendim.
Benim küçüklüğümdü.
"Annemler beni sevmiyor, hiç beni parka götürmüyorlar!" Söylediği şeylerle gözlerim dolmuştu.
O yaşlarda belki de çok ağır geliyordu dertler.
"Belki işleri vardır." Bahaneme inanmamış gibiydi. Henüz 7 yaşındaki bir çocuk bile anlamıştı insanların ne halt olduğunu.
Ben 23 yaşındaydım ve hâlâ anlayamıyordum.
"Hayır, ikizimi götürüyorlar." Ellerim saçlarına gitti.
"Bazen ailelerin sevgisine ihtiyacımız olmaz, büyüdüğünde daha iyi anlayacaksın."
"Peki seni seven insanlar var mı?" Gülümsedim ve kafamı salladım.
"Kerem var. Kardeşim gibi, eğer bir daha beni göremezse çok üzülür. Sera var, artık kız kardeşim gibi. İkizim Yunus, Gözde, Can..." Duraksamıştım.
"Mert var mı?" Küçük kızın söylediği şeylerle kaşlarım çatıldı.
"Hayır, yok."
"Bence var, senin şu an burada olmaman gerekiyor. Sevdiklerinin yanına geri dön." Küçücük kız bana tavsiyede bulunuyordu.
"Büyüdüğümde senin gibi olmak istiyorum." Bu dediğiyle kafamı iki yana salladım.
"Sen benim en güzel versiyonumsun."
Gözlerime düşen ışık hazinesiyle yüzümü buruşturdum.
"Hocam hasta uyandı." Tanımadığım bir kadının sesi doldurmuştu kulaklarımı. Gözlerime ışık tuttuklarında gülümseyen ifadeleri görmüştüm.
İçeriye giren arkadaşlarıma baktım.
"İyi ki tek tek girin dedik." Doktor söylene söylene çıkmıştı.
"Su." Kısık sesimi duyan tek kişi Mert Hakan olmuştu.
Suyu dudaklarıma götürdüğünde yudumladım ve gülümsedim.
"Teşekkür ederim."
Yüzünde büyük bir pişmanlık doluydu.
"Güzelim, iyi misin?" Kerem'in sorusuyla gülümsedim. "N'oldu bana?"
"Orospu çoçuğunun teki zincirleme kaza yapmış." Söylediği şeyle Mert Hakan'a döndüm.
"İnsanlara öyle deme."
Yunus çıkmamakla kararlı olsa da Keremler herkesi çıkarmıştı, Mert Hakan hariç.
Demek ki konuşacaklarımız vardı.
"Özür dilerim."
"Ne için?"
"İddia hakkında." Çekinerek söylediği şeyle gülümsedim.
"Bir dahaki ilişkinde daha başarılı ve gerçekçi olursun umarım." Bu dediğimle kaşları çatıldı.
"Ne?"
"Sen benden çoktan vazgeçmiştin." Söylediğim şeyin doğruluğunu o da biliyordu.
Benden vazgeçti demiştim çünkü eğer beni isteseydi her şeyi çoktan anlatırdı.
"Mert gecelerce bana itiraf etmeni bekledim, Günlerce ağladım kendimi perişan ettim. Hepsi senin içindi."
"Yemin ederim uyuyamadım Efsa, Allah belamı versin dedim! Verdi işte, seni kaybetmekle yüz yüze geldim."
Kafamı iki yana salladım.
"Diğerlerine ne diyeceğiz?" Çekinerek sormuştu. İddiayı biliyordum ama söylememiştim. Hoş, söylesem bu odada yalnız kalmamıza izin vermezlerdi.
"Sorarlarsa bitti dersin. Ben vazgeçtim, o da gitti dersin. Çok ağladı, vicdanım hiç sızlamadı, umrumda olmadı ama ahı da uyutmadı dersin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redamancy || Mert Hakan Yandaş
Fanfiction"Senden nefret ediyorum aptal." Söylediğim şeyle kafasını salladı iki yana. "Hayır, benden nefret etmiyorsun." Bu söylediğiyle yumruklarımı sıktım. "Hayır, senden nefret ediyorum Yandaş." "Nefret ettiğin birinin dudaklarına bu kadar hasret kalırmış...