"Efsa lütfen." Mert Hakan, dolu gözleriyle bana bakıyordu.
Bazen vazgeçmek gerekirdi arkadaşlar.
Böyle şeyler yaşatan bir insana geri dönülmemeliydi. Belki...
"Seni istemiyorum Mert. Yaptığının bir açıklaması yok anlıyor musun?"
"Özür dilerim diyorum anlamıyorsun! Herkes ikinci bir şansı hak eder!" Sitemle söylediği şeyle kafamı iki yana salladım.
"Mert yaptığın ilk hata değil. Hiçbirimiz kusursuz değiliz ancak hata yapmamak için çaba gösteriyoruz. Yalnızca yatağa atmak istediğin bir kızı ikna etmek için neden bu kadar uğraşıyorsun?"
"Çünkü sana aşık oldum tamam mı gerizekalı?" Sinirle söylediği şeyden sonra ben de gerildim.
"Senden nefret ediyorum aptal." Söylediğim şeyle kafasını salladı iki yana.
"Hayır, benden nefret etmiyorsun." Bu söylediğiyle yumruklarımı sıktım.
"Hayır, senden nefret ediyorum Yandaş."
"Nefret ettiğin birinin dudaklarına bu kadar hasret kalırmışçasına bakamazsın."
"İstemiyorum Mert. Seni istemiyorum neyini anlamıyorsun?"
Gözlerindeki yaşlar kendiliğinden düşmeye başlamışlardı.
"Mert, git."
"Gidemem Efsa."
"Bana Yunus'u çağır." Söylediğim şeyle derin bir nefes aldı.
Yunusla birlikte içeriye girdiğinde ona bakıyordum. "Mert çık, kardeşimle konuşacağım."
"Çıkamam Efsa."
"Şimdi beni paramparça eden ailemden ne farkın var Mert?" Söylediğim şeyin bendeki anlamını biliyordu.
Evet ailem olmuştu, Mert benim ailem olmuştu.
O da beni ailem gibi darmadağın etmişti.
Odadan çıktığında yatağımın kenarına oturmuş Yunus'un ellerini tuttum.
"Seni kaybedeceğim diye çok korktum Efsa!" gerginlikle konuştuğunda gülümsedim.
"Seni çok seviyorum Yunus ama bazı şeyleri söylemem gerekiyor."
Duraksadım.
"Bunların hiçbirinin sebebi sen değilsin. Ben gidiyorum, gitme kararı aldım ve bu benim için daha iyi olacak." Bu söylediğim şeylerle kaşları çatıldı.
"Annem ve babam ben küçükken benden neden bu denli nefret ettiklerini anlamaya çalışmıştım. Hiçbir zaman da anlayamamıştım, onlara sorduğumdaysa annemi zehirleyip öldürebileceğim ihtimali olduğunu söylediler ve ben de araştırdım."
Oturduğum yerde doğruldum.
"Ben biyolojik kardeşin değilim." Bu söylediğim şeyle kaşları çatıldı.
"Annemler benden nefret ediyorlardı çünkü ben teyzenin öldü olarak gösterilen kızıyım." Bu dediğimle şaşkınlık içerisindeydi.
"Nasıl yani?"
"Kocasından dolayı öldü diye gösterildi. Bize de küçükken anlatılmıştı hatırlıyor musun?" Kafasını sallamıştı.
"Sen doğmadan beş altı gün önce doğum yapmıştı ve annenlere vermiş beni. Hastane kayıtlarına ulaştım ve birkaç doktorla konuştum." Bu söylediğimle gözleri dolmuştu.
"Biz kardeş değil miyiz?"
"Hayır sen benim her zaman kardeşim olacaksın."
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
"Nereye gideceksin?" Sera'nın sorusuyla dudak büzdüm.
Hastaneden çıktığımdan beri yanımda olmaya çalışıyorlardı. Her şeye rağmen Mert Hakan da aynı şekilde.
"Fransa."
Bu dediğimle gözleri doldu. "Geleceğim sık sık." Bu dediğine güldüm.
"Oh zenginsiz tabii." Bu aramızdaki bir şakaydı.
Eşyalarımı toplamıştım.
Herkesle görüştükten sonra sıra Mert Hakan'a gelmişti.
Buruk bir tebessüm oluşmuştu suratıma.
"Çok kötü bir hikayeydi."
"Umarım yakında daha iyisini yazarsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redamancy || Mert Hakan Yandaş
Fanfiction"Senden nefret ediyorum aptal." Söylediğim şeyle kafasını salladı iki yana. "Hayır, benden nefret etmiyorsun." Bu söylediğiyle yumruklarımı sıktım. "Hayır, senden nefret ediyorum Yandaş." "Nefret ettiğin birinin dudaklarına bu kadar hasret kalırmış...